Yine döndük dolaştık o masum küçücük canlar için kalbimiz elimizde, sunulan yasa tasarısını hayretler içinde bekliyoruz.
Allah’ın can verdiği masum varlıklar onlar. Dili yok, seçme şansı yok, çalışma şansı yok, çabalama şansı yok. Neden bunu anlamakta ya da görmekte zorluk çekiyoruz. Tek ihtiyaçları bir kap mama, biraz su ve birazcık şefkat. Ne kadar zor olabilir ki?
Düşünsenize meclise daha büyük ve donanımlı hayvan hastaneleri teklifi sunulmuyor, her aileye bir evcil hayvan zorunluluğu getirilmesi sunulmuyor, her bahçeli evi olana bir sokak hayvanı sahiplenme zorunluluğu sunulmuyor, kuduz riski taşıyan, saldırganlaşmış, rehabilite imkanı olmayan sahipsiz köpeklerin uyutulmasını yani ötanazi kavramını da bu düzenlemede getiriyoruz diyerek meclise sunuyorlar.
Akıl alır gibi değil. Sokakta yaşamak zorunda bırakılan bu canlar için nasıl çalışmalar yapıldı daha önce? Neyi denediniz de başarısız olup çözüm uyutmak diye karar vermeye kalkıyorsunuz! Evet yeri geliyor ben de sokakta kavga eden, sağa sola havlayan köpeklerden korkabiliyorum ama hiçbiri için keşke bunları uyutsalar da ben de rahat etsem demedim. Bunun vicdana sığabilen bir yeri olduğunu da düşünmüyorum. Bizler inançları olan, yardımsever, Müslüman bir toplumuz. Herkesi her yere sığdırdık da bu dilsiz canları bir yere sığdıramadık.
Sevgili Ömür Gedik’in de dediği gibi; “Tarihe kara leke olarak geçmek istemeyen, çocuklarının, torunlarının hafızalarında ‘onları öldürenler' olarak kalmak istemeyen tüm milletvekillerine saygı ile... Umarım gerçek çözümün öldürmek olmadığını bir an önce anlarsınız.