Ünlülerin isimlerini yazmayacağım.
Bazılarından hiç hoşlanmıyorum, bazılarından çok sıkılıyorum,
Ve bunların, ülkeyi kendi aile saçmalıkları ve çirkeflikleri ile oyalamalarını istemiyorum.
Bir dolu sebep sayabilirim.
Arkadaşlar çocuğum kaçırıldı, ablası kaçırdı diye avaz avaz bağıran kadın.
Arkadaşlar dedikleri kim bilmiyorum, bunların takipçileri arkadaşları mı oluyor onu da bilmiyorum.
Sonra bu arkadaşlar dedikleri, başlıyor yorum yapmaya döşenmeye.
Kafasını cep telefonundan kaldırmayan, orada kavga arayan, sosyal medyada laf sokmak için nöbetçi kadınlar var.
Atmaca gibiler.
Eh atlıyorlar, bu defa bunların canı sıkılıyor, istemiyorlar bir şeyler yazsınlar.
Şımarıklık ya.
İnsanlara susun diyor
Kendi anlattığı olmadık hikayenin, canı istediği zaman sonlanmasını istiyor.
Herkes oldu canım, gözlerim doldu diyor.
Biz, çocukken, gençken, evde kardeşler kavga ederdik, annem, ben öbür odadan duymayacağım, kimse duymasın, komşularımız duymasın, aranızda sessizce konuşun ve sorunu çözün derdi.
Aile içinde kol kırılır yen içinde kalırdı.
Aile mahremiyeti olmayan, daha doğrusu mahremiyetini en kıymetlisi olan aileyi bilmeyen insanlar.
Özelikle çocuklar söz konusu olduğunda, aman onlar yaralanmasın diye çok düşünmek lazım.
Farkındayım.
Herkes kendi yaşadığını biliyor.
Ve hiç kimse bildiklerini yaşamıyor.
Herkes hayat denen filmin sırlar dolu sıradan oyuncularıdır.
Varoluşumuzun nedeni ve adı insanlık değil mi?
O zaman insan olmak lazım.
Evet hayat herkes için farklı roller yazar, ama insanlar kendi rolleri içinde sırları var ise ciyak ciyak bağırmazlar.
Yahu, siz böyle canınızın istediği gibi davrandıkça, farkında değil misiniz çocuklarınızın başı büyük belada.
Kimsenin kimseye tahammülü kalmadığı şu dünyada, sizin derdinizi kim dert edinecek.
Yarısı, eğleniyor
Yarısı, oh olsun diyor
Yarısı, sizin halinize bakarak kendi haline şükürler olsun diyor.
Eskiden, pencereden bakan gözlere ne bakıyorsunuz, ne var, ayı mı oynatıyoruz burada derlerdi.
Şimdi
Ayı yerine siz oynuyorsunuz.
Meraklı gözleri, arkadaşlar arkadaşlar diye siz topluyorsunuz.
Geleceği, çocuklardan kiraladığınızı unutmayın.
Sokağa saçılmayın.
Sokaktan kimse toplayamaz sizi.
Ya da topladık sanmayın.
Sokağa döktüklerinizi topladığınızda, bir avuç aile, asla bir bütün aileniz etmeyecektir unutmayın.
Her yanlışınıza mazeret uydurmaktan da vazgeçin.
Ve susun.
Funda'nın aklındakiler…
… İyisi ve kötüsü ile bir yaz mevsimi daha bitiyor.
Kız sezonu, bazı televizyon programları başladı.
Erken kalkan yol alır misali, önden müşteri kapacaklar.
Ben, yaptıkları program içeriği nedeni ile televizyon seyircisi demiyorum, müşteri diyorum bunlara.
Öğlene doğru, kadın erkek aldatma hikayeleri olan, yalandan ölmüş kocasını arayan
programlar başladı.
Kadının sayısı belli olmayan kocaları var, kadının babası belli olmayan çocukları var.
Hepsi utanmazca avaz avaz bağırıyorlar.
Programcılar bunlar bağırsın diye adeta yalvarıyorlar.
İnanılmaz ahlak erozyonu var.
Aile kavramı kalmamış.
Bizim aile yapımızda bunlar nasıl oluyor, nasıl yaşanıyor denilen hikayeler var.
Utanmadan ekrana taşıyorlar.
Her ahlaksızlığı normalleştiriyorlar.
Bu programları.
Derhal, RTÜK’ün takibe alması ve bu programlara müdahale etmesi gerekiyor.
Funda'nın aklındakiler…
... Ana yazımda.
Sosyal medyayı açıp, "arkadaşlar arkadaşlar" diye kendine ve ailesine ait ne kadar sır varsa, anlatamaması gereken ne varsa, ortaya, yani sokaklara saçan insanları anlattım.
Serdar Ortaç da bunlardan.
Canlı yayın açıyor, akıl almaz, saçma sapan şeyler anlatıyor.
Kendi sayfasına yazanlara, okuyup cevap veriyor.
Oğlum diyor
Kızım diyor.
Yakından dişleri simsiyah görünüyor.
Kendi de kötü görünüyor.
Tam.
Tam zamanında alkol ve sigarayı bırakmış diyeceğim.
Zamanı geçmiş.
Yayında anlattıklarına bakıyorum.
İnsan saçmaladığını bilmez mi, anlamaz mı?
O da sokaklara saçılmış.
Topla toplayabilirseniz.