Üstelik onlar öyle sıradan insanlar değil. Bağışçılarımızı tüm dünya tanıyor.
“DEC” yani, “Disasters Emergecy Commitee” yaniiii, “Afet Acil Durum Komitesi’’... Tıbbi bakım, barınak, yiyecek, su, battaniye ve ısıtma dahil olmak üzere, daha birçok alanda yardım sağlıyorlar. İlk müdahale ekipleri arasında yer alıyor. 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli deprem sonrası komite, büyük bir bağış kampanyası başlattı. Ve bu kampanya halen devam etmekte… DEC yeni bir bağışçının, depremzedelerimiz için bağış yapacağını duyurdu. Bağışçı demek yanlış aslında... “Bağışçılar” demeliyim.
Üstelik onlar öyle sıradan insanlar değil. Bağışçılarımızı tüm dünya tanıyor. Beyaz perdenin efsanevi ismi Johnny Depp, Rock müziğin idolü Alice Cooper ve Joe Perry. Bu üçlünün kurduğu grup, “Hollywood Vampires” dünya turnesine çıktı. Konser duraklarından biri de İstanbul. Yarın aksam Life Park İstanbul'da konser verecekler. Konser gelirlerini de depremzedelerimiz için Disasters Emergecy Commitee bağışlayacaklar.
Aynı gecede Ogün Şanlısoy da sahne alacak. Hollywood Vampires ve emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler.
Prens Mahmut
Prens William İskoçya'da St Andrews Üniversitesi'ne Sanat Tarihi okudu. Mezun oldu. Evlendi, çoluk çocuğa karıştı. Ama üniversite yılları ile tekrar gündeme geldi. Meğer Buckingham Sarayı prensi okulda rahat bıraksınlar diye, medya ile anlaşma yapmış. Tüm öğrenciler, tehdit edilmiş. Prensle ilgili bilgi vermeleri halinde, okuldan uzaklaştırma cezası alacakları söylenmiş. Hadi tüm bunları anladım da… William üniversitede rahat hareket etmek için, sahte isim kullanmış. İşte bunu anlamadım! Hayatımda duyduğum en saçma şey... Yahu bu adamı zaten 7 düvel tanımıyor mu? Bir devir annesini, ailesini izlerken yaşlandı. Bir nesil prens kardeşleri izlerken büyüdü. Sen deve kuşu musun? Adını değiştirince, tanınmayacağını düşünüyorsun… Hiç anasına çekmemiş bu çocuk! Keşke Prens William okumaya Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi’ne gelseymiş… Adını değiştirip Mahmut yapsa da… Yüz nakli yaptırsa da bizimkiler İskoçlar gibi aptala yatmazdı. Öyle iki tehdide de pabuç bırakmazlardı. Okuldan atılsalar bile, prensin günde kaç kere tuvalete girdiğini, canlı yayın verirlerdi. William yatsın kalksın İskoçya’da okuduğuna dua etsin.
Taktik
Bugünün yeni nesil yetişkinleri, “Z kuşağı” iş ortamındaki rekabete karşı gardını almış durumda. Hangi alanda çalışırsa çalışsınlar, yerinin kolaylıkla doldurulabilir olması canlarını sıkıyor. İşlerini çok iyi yapsalar bile sonsuz bir rekabet var. Daha genci, daha donanımlısı, daha ucuz çalışanı, daha fazla mesai yapanı, dahası ve dahası var. Yani anlayacağınız hangi sektörden olursa olsun, artık herkes diken üstünde çalışıyor. Ve bu minnetsiz durum karşısında, çeşitli savunma mekanizmaları geliştiriyorlar. Bunlarda biri de “Sessiz Kısıtlama”... İşin aslı astarı; adı yeni de olsa, çok eskiden beri kullanılan bir taktik bu. Yeni gelene işi öğretmeme, İşin detaylarını kendine saklayıp, çömeze işin inceliklerini söylememe haline şimdilerde “Sessiz Kısıtlama” diyorlarmış. Bugüne kadar bu taktiğin tuttuğunu pek görmedim. En kötü birkaç hafta kazandırır. Hadi çalıştırın saksıları, daha iyi daha yeni taktikler lazım.