Vakıf Katılım web

ABD BAŞKAN YARDIMCISI BİDEN'İN ARDINDAN

Vehbi BAYSAN 28 Ağu 2016

Vehbi BAYSAN
Tüm Yazıları
Biden'ın bir günlük Ankara ziyareti genel olarak ülkede heyecan yarattı, hatta bir sürpriz ile karşılandı.

Biden’ın bir günlük Ankara ziyareti genel olarak ülkede heyecan yarattı, hatta bir sürpriz ile karşılandı. Kendisinin uçağı Türkiye topraklarına girmeden aynı günün sabahı özel kuvvetlerimiz sınırı geçerek Cerablus operasyonunu başlattı. Basına verilen pozları bir kenara bırakırsak resmi açıklamalar esnasında ‘tam’ olarak vücut diliyle neler olup bittiğini anlamak pek mümkün olmadı. Kapalı kapılar ardında neler konuşulduğunu tahmin edebiliriz ama gerisi uzmanların yetilerine kalmış durumda.

Aynı günün akşamı, basın mensupları ve kameralar önünde yapılan açıklamalar iki ülkenin bir birlerinden beklentilerini özetleyen dikkatle seçilmiş ifadelerle doluydu. Ardından, her iki taraftan sadece birer soru alınacağı söylendi. Ne olduysa Biden’a Türkçe sorulan ikinci sorudan sonra oldu, Biden o ana kadar ustaca gizlediği düşüncelerini dışa vurdu. ABD’nin kaygılarını bir biri ardına sıralamaya başladı. Belli ki, o meşum 15 Temmuz darbe girişiminin ardında olmakla suçlanmayı, bir terör örgütüne kendi ülkelerinde yataklık etmeyi ve o terör örgütünün başındakini koruyup kolluyor durumunda bulunmaktan ziyadesiyle rahatsızlar. ‘Biz niye böyle bir şey yapalım?’ diye sordu müteaddit defalar. Türkçe sorulan bu ikinci soru üzerinde epey çalışılmış, çeşitli tuzaklarla dolu ve Türk tarafının kaygılarını/beklentilerini özetleyen ifadelerle doluydu.

Ancak, bu soruyu hazırlayanlar, Biden gibi bir ‘koca kurdun’ böylesi tuzaklara düşmeyeceğini, hatta yanıtında durumu kendi lehine kolayca çevireceğini tahmin etmiş olmaları gerekirdi. Tam da öyle oldu, Biden ABD’nin bir hukuk devleti olduğunu, kararın yargıda olduğunu, başkan dahil hiç kimsenin müdahale edemeyeceğini vs.. vs.. sıralamaya başladı. ‘İkna edici’ delillerin mahkemeye biran önce sunulması gerektiğini, mahkemenin durumu inceleyeceğini ve en adil kararı vereceğini de sözlerine ekledi. Ayarı yedik, hizaya çekildik.. Öyle mi acaba? Afganistan’a hangi hukuk ile müdahil olup binlerce insanı öldürdüler? Somali’de hangi mahkeme kararı ile bulundular? Saddam’ın kitle imha silahları palavrasının ‘ikna edici’ delillerini (credible evidence) hangi Amerika mahkemesine sundular? Irak’ı hangi mahkeme kararı ile işgal edip bir milyondan fazla insanı öldürdüler? Öldürülen çocuk, genç, kadın, erkek onca insan için ‘collateral damage – savaş zayiatı’ terimini uydurarak o insanların hayatlarını giydikleri postalları seviyesine hangi mahkeme kararıyla indirgediler ve vicdanlarını sorumluluktan kurtardılar?

O topraklara atılan binlerce ton bombadan sızan zehirli maddeler yüzünden her gün onlarca insan çeşitli hastalıklarla hala ölmeye devam ediyor, mahkeme kararı var mı? Zamanın İngiltere başbakanı Tony Blair’e kitle imha silahları sorulduğunda, ‘bulamadık’ diye yanıt veriyor, dürüst olup ortada böyle bir şey yoktu demiyor hala. Guantanamo hapishanesi hangi mahkeme kararıyla açıldı ve açık tutulmaya devam ediliyor? Mahkumların en temel haklarının yok sayılması ve yıllarca orada işkencelere tabi tutularak kötü şartlarda yaşatılmaları hangi mahkeme kararına dayanıyor? Sadece bu yıl içinde polis kurşunu ile öldürülen onlarca masum siyahi gençler hangi mahkemenin kurbanı ve silahsız bu insanları acımadan öldüren beyaz polislerin, ‘Bana zarar vereceğinden şüphelendim..’ gibi absürt savunmalarını ‘delil’ kabul edip o polisleri ceza almadan serbest bırakan yine Amerikan mahkemeleri değil mi?

Bu liste daha da uzatılabilir, ama bu yazının tam olarak konusu değil. Anlatmak istediğimiz, ABD’nin Türkiye gibi eski ve dost müttefikleriyle ilişkilerinde daha dikkatli olması gerektiği, işlerin bu kadar sarpa sarmasına müsaade etmemeleri gerektiği, ilişkilerinde hata yaptıklarını dürüstçe kabul etmeleri.. Tüm bunlara ek olarak, ABD’nin bölge politikalarında uzun süredir ciddi sıkıntılar yaşadığı, bölgenin demografik yapılarından bihaber olduklarını, bölge ülkelerinin hassasiyetlerini dikkate almadığı ve sadece ama sadece kendi planlarını uygulamaya giriştiklerinde ortaya çıkan vahim sonuçlardan bölge halklarının ciddi zararlar gördüğünü artık anlaması gerekiyor.