AB'NİN, RUSYA VE TÜRKİYE İLE İŞBİRLİĞİNE İHYİYACI VAR

Ozan CEYHUN 25 Oca 2017

Ozan CEYHUN
Tüm Yazıları
Donald Trump'ın ABD başkanı olması aslında AB'nin bir başka alanda ne kadar yanlış politikaları olduğunu da gözler önüne serdi.

ABD'nin yeni başkanı Donald Trump'ın yemin töreni esnasındaki konuşmasının ardından AB yöneticileri ve üye ülkelerin başkan ya da başbakanları çok sert tepkiler verdiler. AB şimdi Donald Trump'ın ABD'si konusunda çok kaygılı. ABD ve AB arasında özellikle ticaret alanında ilişkiler zaten oldukça sorunluydu. Şimdi ise ABD ve AB arasında işbirliği açısından büyük sorunlar çıkacağına yönelik olarak endişeler arttı.

Donald Trump'ın ABD başkanı olması aslında AB'nin bir başka alanda ne kadar yanlış politikaları olduğunu da gözler önüne serdi. ABD'siz düşünemeyeceğimiz AB, ABD ile çelişkiler yaşadıkça Çin, Rusya ve hatta Türkiye konusunda ne kadar hatalı politikalar uyguladığı da ortaya çıkmakta.

ABD olmadan Çin ile ilişkileri hala çok sorunlu, Rusya ve Türkiye ile “dost olmayan” bir AB'nin yalnızlığı AB için büyük bir sorun olacağa benziyor.

Geçtiğimiz hafta Almanya'nın popüler dergilerinden “Stern” dergisinin yöneticilerinden biri olan başyazarları Hans-Ulrich Jörges bu gerçeği çok net bir şekilde kaleme alan bir makale sundu. Jörges “düşmanlarımızı kendimiz yaratıyoruz” diyerek Almanya'nın ve AB'nin Rusya ile Türkiye'ye yönelik olarak büyük hatalar yaptığını dile getirdi.

“2001 sonbaharında Alman federal meclisi “Bundestag'ta” konuştuğunda ayakta alkışlanan Rusya devlet başkanı Wladimir Putin'in ardından izole edilmeye çalışılmasının ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın “baş düşman” olarak tanımlanmasının kabul edilemeyecek büyük hatalar olduğunu” yazdı. Türkiye'nin AB üyeliği yolunda engellenmesinin, vize muafiyetinin reddedilmesinin ve çok önemli müzakere başlıklarının açılmamasının aslında AB'nin çıkarlarına aykırı olduğunu söyleyen Jörges çok haklı.

Hatta “AB ve Almanya'nın bir an önce Rusya ve Türkiye ile ilişkilerini düzelterek Suriye konusunda sıkı işbirliği yapması gerektiğini” belirten Jörges, ülkesinin ve AB'nin politikacılarına “bu hatanızı sonlandırın” çağrısı da yaptı.

Dileğimiz son yıllarda Rusya ve Türkiye ile düşmanlığı sürekli körükleyen AB medyasında gerçekleri görerek kamuoyunu uyaran bu gibi yazıların sayısının artması ve herkesin aklının başına gelmesi . 

Türkiye'de çok sevdiğimizi bir atasözümüz var; “zararın neresinden dönülürse kardır” diye. İşte bu atasözümüz şimdi AB'nin içinde bulunduğu durumdan bir an önce çıkabilmesi için en doğru öneri .

Her geçen gün daha fazla kendi iç sorunları ile boğuşmaya öncelik verecek ve dünyanın bir çok bölgesinde artık daha farklı bir rol oynamaya hazırlanan ABD tarafından yalnız bırakılacak olan AB'nin daha aktif olma zorunluluğu gündeme geliyor. Ancak daha düne kadar hep ABD'nin peşine takılarak ya da “ABD nasılsa çözüyor” mantığı ile pasif kalarak kendini “etkisizleştiren” AB'nin şimdi ABD'nin boşluğunu kendi başına doldurması çok zor.

AB'nin en başta Suriye ve Ortadoğu olmak üzere yeni müttefiklere ihtiyacı var.

Sadece Ortadoğu'da değil, Balkanlar'da, Kafkaslar'da, Asya'da, Afrika'da ve en önemlisi teröre karşı mücadelede Rusya ve Türkiye'ye ihtiyacı var.

Rusya ve Türkiye ile ilişkilerini düzeltmeyen bir AB'nin Suriye ya da Irak'ta adım atabilmesi artık mümkün değil. Eğer sadece seyreden ve ardından da sonuçlarına katlanmak zorunda kalacağı krizlerin çözümüne yönelik olarak aktif bir rol oynamak ve kriz bölgelerindeki “çözüm mimarlarından biri” olmak istiyorsa bir an önce Wladimir Putin ve Recep Tayyip Erdoğan ile “olmayan” diyaloğunu düzene sokmak zorunda.

Ancak bu konuda sadece politika değil AB medyasına da büyük sorumluluk düşmekte. Son yıllarda AB kamuoyunu gerçek dışı iddialarla Rusya ve Türkiye'ye karşı kışkırtan ve AB ülkelerinde insanların yazılan yalanların etkisinde kalarak Wladimir Putin ve son zamanlarda daha fazla Recep Tayyip Erdoğan'a karşı tavır almalarına neden olan medya şimdi neden olduğu bu durumu düzeltmekle yükümlü. Kolay olmayacak. Ancak başka bir şansları yok.

Özellikle 2017 seçim yılında AB ülkelerinde seçmenleri bu konuda doğru bilgilendirmek AB'nin geleceği açısından da hayati önem taşımakta.

Donald Trump ABD'si hem politikada hem de medyada her geçen gün daha fazla yönetici ve gazetecinin “AB'nin hataları” konusunda “uyanmasını” sağlayacağa benziyor.

Ancak son yılların yanlış politikalarını düzeltmek de kolay olmayacak. Sadece AB kamuoyunu değil, haklı olarak AB'ye çok kızgın olan Rusya ve Türkiye kamuoylarını da ikna etmek ve kazanmak gerekecek.

Bakalım AB, Rusya ve Türkiye'ye ile olan acil işbirliği ihtiyacını fark edip bir an önce “doğru adımları” ne zaman atmayı başarabilecek!

Kaybedilen her gün aslında AB'nin aleyhine!

Sığınmacı sorununun çözümünün ve terörle mücadelenin başarılı olabilmesinin “anahtarları” Suriye'de. Orada ise artık ABD yok! Rusya ve Türkiye var. Bilmem anlatabildim mi?