AĞIR YÜK  

Halil İbrahim İZGİ
Dün Filistin'in sembol isimlerinden Ahed Tamimi ile Financial Times gazetesinde yapılmış uzun bir röportajı okudum. Filistin meselemiz hakkında daha çok düşünmemi gerektiren birçok ipucunu cebime koyarak bitirdim röportajı.

Ahed Tamimi, büyük kardeşlerinden biri hala İsrail hapishanelerinde olan 17 yaşında bir genç kız. Kabarık kızıl saçlarından dolayı arkadaşları Ümmü Kuşeş, yani büyük saçların anası olarak sesleniyorlarmış kendilerine. İşgal güçlerinden birine tokat attıktan sonra hapishaneye atıldı ve bir süre sonra da serbest bırakıldı. Fanatik Yahudiler ve şüpheci Filistinliler tarafından farklı pencerelerden bir “proje” olarak algılanıyor. Gençler arasındaysa hayranı çok ve popülaritesi de yüksek.

Financial Times’ta yapılan röportajın formatı öğle yemeği sohbeti şeklinde. Genelde gazete bu formatta teke tek sohbet eder ama bu sefer Ahed’in ailesi de yemekte yerini almış, tercümanlarıyla birlikte. Ramallah’ta Reef Cafe’de gerçekleşmiş röportaj. Geçen Ramazan ayında iftar sahur arasında Filistin’deki arkadaşlarımızla gecenin geç vakitlerine kadar sohbet etmiştik. Utanç duvarının öteki tarafında olduğunu ekleyelim.

Ahed, Türkiye’de de hayranları olan bir medya figürüne dönüştü. Filistin davasını anlatmak için medyatik bir yüz olarak sempati toplasa da bazı sorunları içinde barındırıyor. Sorunların içinde doğmuş birisi olarak neler hissettiğini ve kendini ifade etmede neden keskin davrandığını anlayabiliyorum. Ancak gösterdiği tavır sadece işgal güçlerine karşı değil. Kendisi ne isterse onu yapacağını ailesinin görüşlerini pek de umursamadığını ifade ediyor. Üstelik yanında ailesi varken. Muhabir onun yaşlarındayken en büyük korkusunun ailesini hayal kırıklığına uğratmak olduğunu araya sıkıştırmış, belli ki şaşırmış duyduklarına. Ahed’in annesi yarım ağız kızına söz geçirememekten şikayetçi. Ancak elde edilen şöhreti geri çevirmek gibi bir niyetlerinin olmadığı da aşikâr. Aileyi daha çok Ahed yönetiyor gibi görünüyor.

Muhabir kendisine 17 yaşında bir kız olmak ve Filistin davasını temsil etmenin kendisini nasıl etkileyeceğini sorduğunda “ne yardan ne serden vazgeçerim” edasında, bunun kendi gerçeği olduğunu söylüyor. Belli ki o da halinden memnun. Ahed, ailesi, Filistinliler ve Filistin dostları durumdan memnunsa sana ne oluyor da endişe ediyorsun diyebilirsiniz. Öncelikle Ahed’in yaşına yakın yaşta bir kızı çocuğu babası olarak okuduğum röportajdan irkildim. Filistin’in sadece liderlik sorunu olduğunu düşünürdüm. Şimdi ise Filistin’de anne-baba sorununun tezahür ettiğini ve sokaklarda büyüyen çocukların medya çağında kısa yoldan ilgi çekmeye çalıştığını görüyorum. İşin kötüsü bu durumu hepimiz destekliyoruz. Filistin’in geleceği olan çocukların eğitimleri öncelikler arasındaki öncelik olmalı. Eğitim olmadan, fikriyat olmadan gelişecek aksiyon bizi çıkmaz sokağın birinden diğerine götürecektir.

Diğer taraftan tüm insanlığın ortak meselesi olan İsrail işgali ve sonrasındaki durumu, önce sadece Müslümanların sonra sadece Arapların, sonra sadece Filistinlilerin ve sonra sadece Filistinli çocukların sırtına yükleyip sonuç ve beklemek hem hayalcilik hem de adaletsizlik olacaktır. Dün Türkiye’de okullar başladı ve şunu hatırlatmama izin verin: İyi bir geleceğe giden yol eğitimden geçiyor.