AHMET KAYA'NIN "İKİ GÖZÜM" BİLMECESİ

Micheal KUYUCU 15 Şub 2020

Micheal KUYUCU
Çok garip bir durum. Dünyada eşi benzeri olmayan şeyler yaşıyoruz.

Ben cidden artık ülkemiz insanlarını anlamamaya başladım. Son üç, dört yıldır bir kavgacı ortam içinde yaşıyoruz. Arkadaş herkes herkesle kavga ediyor. Ben bu durumdan çok ürküyorum, psikolojimi bozuyor. Herkes bir agresif, herkes bir artist, zaten toplum olarak strateji konusunda zayıftık, şimdi işi tamamen duygusala vurduk ve her konuda bir agresiflik içine girdik. Her projede bir kavga, bir tartışma, bir uyumsuzluk var. Neden böyle olduk bilmiyorum. Bu haberleri okurken, dinlerken de epey şaşırıyorum.

Bunun son örneğini Ahmet Kaya’nın hayatını anlatan “İki Gözüm Ahmet” adlı filmde yaşadık. Daha önce Müslüm filminde de tartışmalar olmuştu. Ahmet Kaya’nın filminde sorunlar daha da derinleşti. Film tamamlandı tam gösterime girecekken, filmin gösterini mahkeme kararıyla engellendi. Bunu yapan Ahmet Kaya’nın eşi oldu. Gülten Kaya filmin yapımcısı olan X Yapım adlı firmayı mahkemeye şikayet etti ve filmin gösterimini durdurdu. Bunun üzerine yapım şirketi gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gideceğiz diye açıklama yaptı.

İki Gözüm Ahmet’e mahkeme yasağı

Şu an mahkemenin Ahmet Kaya’nın eşi ve iki kızının talebi üzerine ihtiyati tedbir yoluyla “İki Gözüm Ahmet” adlı filmin ve filme ait her türlü görüntünün paylaşılmasına ve gösterilmesine dava sonuçlanıncaya kadar yasak koydu.  Yapım şirketi açıklama yaparak bunun “sansürcülük” olduğunu söyledi ve “bu karar Türk sinema sektörü üzerinde ciddi bir baskı ve sansürdür” yorumunu yaptı.

Ahmet Kaya olsaydı izin verirdi

Çok garip bir durum. Dünyada eşi benzeri olmayan şeyler yaşıyoruz. Gülten Kaya neden filmin gösterimine izin vermedi? Bir yıldır yılan hikayesine döndü bu film. Bir izin verdi, bir vermedi. Bunun altında ne var acaba? Para pul işleri mi yoksa manevi nedenler mi? Hani olabilir eşinizin maneviyatını korumak adına onun bir filmde bir kitle iletişim mecrasında yer almasını istemeyebilirsiniz. Ama bunu baştan söyleyip tavır koymanız lazım. Bir böyle bir böyle olmaz. Eğer filmden bir maddi beklenti söz konusu ise o işte çok üzücü. Ahmet Kaya’nın kendisi olsaydı ben adım gibi eminim bu filmden bir lira para almazdı. Filminin yayınlanmasına izin verirdi. Çünkü rahmetli tam bir demokrattı. Yasaklardan çekmiş bir adamdı. Kendi çektiği bir şeyi başkasına yapmazdı. Bu filmde eğer iş para pul kavgasıysa çok kötü. Çünkü Ahmet Kaya bir popüler ikon değildi, bir misyon adamıydı, hiçbir zaman parayla pulla işi olmadı. Gönül adamıydı. Şimdi sen böyle adamın arkasından para pul kavgası yapıyorsan onun ruhuna da saygısızlık yapıyorsun.

Şimdi film hazır ama mahkeme nedeniyle yayınlanamıyor. Bu bir yandan film için PR’da oluyor aslında bakmayın. Ama çok saçma, anlamsız. Biz ne zaman toplum olarak uzlaşma konusunda gayret etmeye başlayacağız?  Her şeyde kavga var. Her konuda uyumsuzluk var. “vay sen benim bilmem neyi mi aldın,  vay ben sana izin vermem”.  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine en çok zırt pırt giden ülkelerden biri olduk, bir de sinema filmlerimiz için gidelim, sokak kavgaları için gidelim. Ahmet Kaya gibi hassas bir sanatçı yaşarken bin tane sıkıntı yaşamıştı ülkesini Avrupa’ya şikayet etmemiş, şimdi rahmetlinin filmi için mi Avrupa’ya gidilecek. Artık toparlanmamız lazım. Sözüm X Yapım ile Gülten Kaya’ya. Oturun güzelce anlaşın, bu filmi izleyelim. Sonra bu film yurt dışında da gösterime girsin. Biz kendi aramızda birbirimizi yemekten yurt dışına hiçbir sanatçımızı tanıtamaz olduk. Nedir paylaşılmayan anlamıyorum. Bu toplumun geldiği bu noktayı inanın anlayamıyorum artık.

Sevgililer Günü düeti

Sinan Akçıl çok güzel bir Sevgililer Günü projesi hazırladı. 21 Şubat günü yayınlanacak olan yeni albümü “Piyanist”te yer alan “Çok Sevmek Yasaklanmalı” adlı şarkısını Sevgililer Günü’ne ithafen paylaştı. Şarkıda çok güzel bir örnek buluşma var. Sinan’ın bu şarkısında İrem Derici -  Mustafa Ceceli ve Sinan Akçıl feat yapmış. Bir de güzel klip çekmişler. Ne güzel böyle ortak çalışmalara şahit olmak. Bu üçlü çok çalışkan ve uyumlu bir üçlü. Bu samimiyetlerini çok beğeniyorum. Şarkı da çok güzel olmuş. Anlamlı bir şarkı sözü: “Çok sevmek yasaklanmalı”. Vallahi de yasaklanmalı, çünkü çok sevince ardında çok üzülüyorsun. Güzel yazmış Sinan.

Dijital çöpçatanlıkta rekor artış

Bir uygulama var. Adı Tinder. Son yıllarda çok duyuyorum adını. Arkadaş bulma sitesiymiş. Bazı gençler sadece arkadaş değil, kendilerine evlenecek kız da arıyormuş. Bu Tinder adlı uygulama aldı yolunu gitti. Çok ciddi kullanıma ulaştı. Tinder’ın 100 milyondan fazla yüklenmeye sahip olduğunu duyduğumda çok şaşırdım. Küresel bir dijital çöpçatan olmuş.

Bu dijital çöpçatanlık konusunda hizmet veren diğer uygulamalar diğer popüler uygulamalar ise Badoo, Tantan, Happn, Bumble, Meetme, Plenty of Fish, Lovoo, Grindr ve Skout gibi uygulamalarda bu alanda iddialı. Tinder abonelik sistemine göre çalışıyor. 2019 yılında 1.2 milyar dolar gelir elde etmiş. Dr. Nabat Garakhanova “Türkiye’de sadece Tinder’ın 1 milyonun üzerinde kullanıcısı var ve her 80 kişiden 1’i Tinder kullanıyor” diyerek işin ehemmiyetini sayılarla açıklamış. Garakhanova, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ilişkilerin dijital ortama taşındığını sözlerine ekliyor. Garakhanova, “Online tanışma uygulaması kullanan erkeklerin oranı yüzde 67, kadınların oranı ise yüzde 54. Yine uygulamayı kullananların yaş aralığı ise 25-34. Her 10 kişiden 3’ü ise yeni biriyle tanışmak için online ortamları tercih ediyor ve trend, eğlenceli olduğu için uygulamalar da aktif.” açıklamasında bulunmuş. Çok garip günlere geldik. Manukyan’ın geçmişte yaptığını artık dijital Manukyanlar yapıyor. Bu dijitalleşme öyle bir noktaya geliyor ki artık ahlak, din, dil hiçbir şey kalmayacak. Eminim Amerika bile bu interneti dünya kullanıma açarken işlerin bu noktaya geleceğini tahmin etmemiştir.