ALMAN CEPHESİNDE "GARİP" BİR ŞEYLER VAR

Alican DEĞER 21 Mar 2017

Alican DEĞER
Tüm Yazıları
​İstihbarat servislerinin başkanları çok az konuşurlar. Öylesine az konuşurlar ki, onlar konuştuğu zaman zaten olağanüstü bir durum var demektir.

İstihbarat servislerinin başkanları çok az konuşurlar. Öylesine az konuşurlar ki, onlar konuştuğu zaman zaten olağanüstü bir durum var demektir. Hal böyle olunca da söyledikleri şey çok önemlidir. Yani, öylesine, boşa konuşmazlar. Her bir kelime, her bir virgül tartılır biçilir. (En azından böyle olduğu düşünülür). Daha üst makamlar, yani bağlı bulunan bir bakan varsa eğer bakan veya Türkiye’deki gibi bağlı bulunan başbakan ise başbakana bilgi verilir.

Önce bu konuda mutabık kaldıysak Alman İstihbaratının başındaki Bruno Kahl’ın yaptığı açıklamalara şimdi bu gözle bakmamız lazım.

1) Öncelikle konuştuğuna göre önemli bir gelişme yaşanmış olmalı: Öyle ya zaten çok az konuştuklarını kabul ediyoruz ki zaten öyle. Normalde ağzından kerpetenle laf çıkan bir kişi dergiye beyanat veriyor. Ama durup dururken neden konuştu? Acaba Türkiye’de manüple etmek istedikleri bir şey mi var? Veya birilerine destek mi vermek istiyor? Almanlar için bu kadar önemli olan ne?

2) Yapılan açıklamaların yan etkileri hesaplanmış olmalı: Tamam 10-20 ilticacı ile kendilerini birazcık etkilese de temelinde Türkiye’nin iç işleri ile ilgili bir konuda konuşmamalı. İltica edenleri en fazla geri gönderirsin veya her zaman yaptığın gibi topu taca atıp göndermezsin. Bunun için koskoca istibarat şefi açıklama yapar mı? Üstelik Türkiye’nin neredeyse tamamının hemfikir olduğu bir konuda ters bir düşünce açıklamamalı. Böylesi açıklamalardan sonra muhataplarınızın kafasında oluşacak, “ Bayram değil seyran değil. Bunların derdi ne” sorularının oluşması hesap edilmeli. 

3) Yapılan açıklamanın içi dolu olmalı: “Darbe teşebbüsünü FETÖ’cüler yapmadı.” Eeee. Kim yaptı? “Rastgele birbirini tanıyan siviller ile askerler bir araya geldi. Biraz ondan biraz bundan. Meclisi, polis merkezlerini tarayıp sokaklarda ateş açtı, 250 insanı öldürdü. Ama bunlar öylesine rastgele işlerdi” anlamında açıklamalar sadece içi boş laflardır. Bir istihbarat servisine düşen, (Eğer başka bir ülkenin istihbarat servisine düşüyorsa tabii) “O da yapmadı, bu da yapmadı” gibi sonuçsuz açıklamalar yerine, “Şunlar yaptı” demektir. Madem iddia ettiğiniz gibi FETÖ’cüler yok ve bütün Türkiye yanılıyor o zaman siz söyleyin biz bilelim kim yaptı? 

4) Kafa karışıklığı olmaması lazım: FETÖ’cüler için Allah aşkına nedir bu “Dini ve seküler eğitim veren” organizasyon saptaması. İkisi bir arada nasıl oluyor?  Ayrıca bu organizasyonun askeriyeden polise, bankacılıktan adalete kadar bu kadar örgütlenmiş olmasını makul görmek nereden çıktı? Kendi ülkelerinde olsa müsaede edeceklermiş gibi davranmanın anlamı ne ki?

İşte bir köşe yazısında ancak bu kadar irdelenebilecek çarpıklıklarla dolu bu açıklamanın temelinde belli ki Türkiye’den çok Almanya’yı etkileyen bir olay yatıyor. Acaba diyorum, yıllarca iğne işi gibi örülmeye çalışılan bir operasyonun “Faş olması” olabilir mi? Acaba birilerinin, “Neden başaramadınız” diye soracağı sorulara karşı bir önlem falan mı alınıyor? Yoksa bir istihbarat servisi başkanının bu tür açıklamaları hiç görülmüş şey değil.