ALTAYLI BÜYÜK MUSTAFA

Mehmet Arif DEMİR
Onu hepimiz Altaylı Büyük Mustafa olarak tanıdık ve sevdik.

“Mustafa Denizli, şampiyon yap bizi” tezahüratları bir neslin kulaklarında çınlar durur. Beşiktaş’ı, Galatasaray’ı ve Fenerbahçe’yi şampiyon yapan tek teknik direktör olarak tarihe geçmiştir ve her zaman iddialı ve her zaman “taze” fikirleriyle dikkati çekmiştir. Türk Futbolu diye bir şeyden bahsedeceksek bunun kalınca bir cildini de Mustafa Denizli’ye ayırmalıyız.

Onu hepimiz Altaylı Büyük Mustafa olarak tanıdık ve sevdik. Sol ayağının içiyle, sağ köşeden kullandığı kornerlerden direkt attığı gollerle önce İzmir’de sonra da tüm memlekette efsane olmaya başladığı yıllar neredeyse Milattan Önce gibi gelse de elli sene öncesinden bahsediyoruz. Kariyerinde direk kornerden attığı 18 golle uluslararası bir şöhreti de var Mustafa Hoca’nın. İngiliz The Guardian gazetesi daha on sene önce bile bununla ilgili haber yapmaktaydı düşünün Hocanın şöhretini.

Futbol piyasasına kendisini kazandıran İzmir’in güzide kulüplerinden Altay’ın düştüğü zor durumda can simidi olarak sarıldığı kişi olarak da son bir haftadır gündemde Mustafa Hoca. Hafta sonu İstanbul’da Ümraniye ile oynayıp 1-0 kazandıkları maçla birlikte gene iddiasından bir şey kaybetmediğini ve boşuna Altaylı Büyük Mustafa unvanının verilmediğini dosta-düşmana gösterdi.

İlerleyen yaşına rağmen (Hoca’nın tevellüt 1949’dur, yaşıtları çoktan birer defa Hac, ikişer de Umre yapıp köşelerinde torun-torba sevmekteler) Mustafa Hoca yine-yeni-yeniden teknik direktörlük için kendisine bir “challange” bulmuş, içten içe sevinmekte.

İstanbul’dan gelen teklifleri 1983’e kadar elinin tersi ile ittikten sonra 1983’de Derwall’li bir projenin parçası olmayı kabul ederek Galatasaray’a gelmesiyle başlayan kariyerinin ikinci ve en parlak yılları hep İstanbul’da geçti. Yazının girişinde de dediğimiz gibi İstanbullu üç büyükleri şampiyon yapma başarısını gösteren yegâne teknik adam olarak tarihe çoktaaan geçti.

Arada Milli Takımımızla da oldukça başarılı grafikler çizdi. İzmir’de İngilizlerin efsane takımına sahayı dar edip bir türlü gol bulamayarak berabere kaldığımız maç nerdeyse İkinci Yeni’nin ilk şiiri gibiydi. Daha sonra “içimizdeki İrlandalılar” söylemiyle hatırladığımız ve 0-0, 1-1’le eleyerek tur atladığımız İrlanda maçları da kayda değerdir.

Her zaman kazanma şansımızı yüzde 51’le tarif ederek kaybettiğimiz özgüveni tekrar kazanmak adına yaptığı usta işi dokunuşlar ve Bab-ı Âli’nin kalemşörleriyle girdiği amansız polemiklerden hep tebessümle bahsederiz bugün bile.

Çok çalkantılı ve renkli özel hayatı, şans oyunlarına olan –özel- ilgisi, parayı daima çok sevmesi gibi onu özel kılan defoları bile futbol kamuoyunu hiç rahatsız etmemiş ve spor camiası her daim onu başarılarıyla yüceltmiş ve takdir etmiştir. Almanya’da ikinci lig ekiplerinden Alemannia Aachen’ ı, İran’da PAS Tahran ve Persopolis’i, Azerbaycan’da Hazar Lenkeran’ı da CV’sine ekleyerek 2018 Kasımpaşa macerasında sonra yaş haddinden kendisini emekli etmişti Mustafa Hoca.
İsmet Özel’in Münacaat şiirinde dediği gibi;
 

Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana ya Rabbi
taşınacak suyu göster, kırılacak odunu
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
bileyim hangi suyun sakasıyım ya Rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde?

Mustafa Hocamıza ve Altay’ a başarı dileklerimizle,