AMERİKAN BAHARI

Yusuf DİNÇ 02 Haz 2020

Yusuf DİNÇ
Tüm Yazıları
Amerikan Baharı bekleyenlerin ise boş bir beklenti içinde bulunduklarını söyleyeyim.

Trump’ın yerine olsam hani zar zor yalpalayarak dönerken tekere çomak sokan şu polisleri yargılar sonra da milli güvenlik sorunu diye defterlerini dürerdim. Bununla kalmaz polis teşkilatını lağveder NYPD Cedid’i kurup ıslahatçı başkan unvanını alırdım. Mineapolis’in adını Mineacedid yapar, olaylara da hayırlı olay manasına Fortunate Incident derdim. Ben olsam kesin kendince hayırlı addedilecek bir yere tevil ederdim olayları. Ama ne çıkar ki bu başkanın binlerce yıllık devlet geleneği, tecrübesi, tarihi yok. O yüzden ancak öfkeyi büyütür. Gene de ordu göreve hazır dedikten sonra “istekli” demesini de tuttum. Olması gerekenin tam tersi tarafta epeyce bir mesaj vermiş bu ilave kelimeyle.

Amerikan Baharı bekleyenlerin ise boş bir beklenti içinde bulunduklarını söyleyeyim. ABD toplumu kapitalist karakterdedir. Ekonomik menfaatleri için bir arada durmaktadırlar. Ekonomik menfaatlerinin sürdüğünü düşündükleri sürece şöyle veya böyle bir bahar içindedirler ve yeni bir bahar arama ihtiyacı hissetmeyeceklerdir. Hatta olaylar karşısında ekonomik menfaatleri zedelendiğinde faturayı eylemcilere keseceklerdir. ABD’deki borsa verilerinin bu olaylardan hafifçe etkilenmesi yeter ki güçlü bir etkisi olması beklenmez.

Hatta bu yağmalama görüntüleri ile olaylara karşı kamuoyu oluşturulmaktadır ki yağma tetikçilerinin derin ilişkileri bulunduğunu düşünmemek saflık olur. Fakat bu oynadıkları oyun çok tehlikelidir. ABD toplumunun genelinin canavar gibi algılanmasına neden olmaktadır. Hatırlarsanız 2000’lerin başında aktarılan bilgiye göre güya Kanada sınırında bulunan Niagara yakınlarındaki küçük bir santralde meydana gelen patlama “domino etkisi’’ yaparak New York'a sıçramış, elektrik hatlarında çıkan yangın New York'un 14. Caddesi'nde bulunan Con Edison santralını patlatmış ve böylece büyük çaplı elektrik kesintisi meydana gelmişti (bu olay gerçekleştiğinde bilgisayar korsanlarının parmağı olduğu yoğun tartışılmıştı). Gene hatırlayanlar olacaktır ki yarım saat içerisinde neredeyse New York’taki tüm dükkanlar yağmalanmış, NY Belediye Başkanı, halkı sağduyulu olmaya çağırmış dahası gece evlerinin kapılarını yağmaya karşı sıkıca kilitlemeleri için uyarmıştı. Bu gerçekten olmuştu çünkü yıllar içinde ilk defa elektrik kesintisi gerçekleşmiş ve olağanüstü bir durum olduğu kabul edilmişti.

Bunları tartışma ihtiyacı hissettim çünkü hiç tecrübe etmediğimiz belki de (yani umulur ki) hiçbir zaman tecrübe etmeyeceğimiz bir şeydir de gene de notumuzu alalım; toplumu kapitalist tarafa çok fazla itmek bir tuzak, iki ucu keskin bir bıçak gibidir. Toplumu yönetecek tecrübeniz de yoksa kontrolün elinizden çıkması büyük ihtimaldir. Amma daha da önemlisi toplumu kapitalist tarafa itmek yeni bir toplum yaratmak demektir ki Türk idare anlayışı da bu sosyolojiyi yönetmek konusunda yeterince tecrübeli kabul edilemez. Kapitalist sosyoloji ile aramızda en azından büyükşehirlerde aşılacak ince bir çizgi kalmış görülüyor. Tehlikeli bir yere geldik, bundan sonra çizgiyi aşmamak otosorumluluk meselemiz.

(ABD’de görülen münferit yağmalamalar, kapitalizmin ve kapitalistlerin dünyayı ve kaynaklarını nasıl hunharca yağmaladıklarının ufak bir kompozisyonuna ne çok benziyor değil mi?)