"ANTİ-DEMOKRATİK AVRUPA PARLAMENTOSU KAPATILSIN"

Ozan CEYHUN 16 Oca 2019

Ozan CEYHUN
Okurlarımız sakın yanlış anlamasın. Bizim "anti-demokratik Avrupa Parlamentosu kapatılsın" diye bir talebimiz kesinlikle yok. 

Ancak geçtiğimiz hafta sonu AfD (Almanya için alternatif) partisinin Almanya’da gerçekleştirdiği kongrede “Avrupa Parlamentosu kapansın” talebi gündeme geldi. AFD üyeleri Avrupa Parlamentosu’nun “anti-demokratik” olduğunu ve bu parlamentoya gerek olmadığını kararlaştırdılar.

Normalde gülüp geçeceğimiz bir karar. Ancak o kadar basit değil. Bu kararı alan parti Almanya’da “Bundestag’ta (Federal meclis)” 91 milletvekiline sahip olan bir parti. Bundestag’taki üçüncü büyük meclis grubunu oluşturmakta. Almanya’nın eyalet parlamentolarında 193 milletvekiline sahipler. Ayrıca 2014 yılında yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde 7 milletvekili olan AfD, 26 Mayıs 2019 tarihindeki AP seçiminde 15 ve 20 arası milletvekiline sahip olmaları beklenmekte. Yani söz konusu olan parti Almanya’da her geçen gün güçlenen ve milletvekili sayısını arttıran bir parti.

Seçim kampanyalarında mülteciler, Müslümanlar ve yabancılar başlıca propaganda malzemesi. Ayrıca AB karşıtlığını da oy avcılığında ustaca kullanmaktalar.

Hafta sonu yaptıkları kongrelerinde sadece Avrupa Parlamentosu yoktu hedeflerinde.

“Almanya’nın AB’den çıkması”, “Almanya’nın Euro para birimini bırakarak D-Mark’a geri dönüşü” ve “Avrupa’da AB’nin yerini alacak yeni bir ekonomik ve siyasi birliğin” oluşturulması hedefleri de kararlaştırıldı. AB’nin “demokratik olmayan bir yapı” olduğunu ve “siyasi imtiyazlı bir sınıfın işgalinde” bulunduğunu iddia etmekteler. Özellikle “kontrol edilemeyen bürokratlara” düşmanlar. 

Brexit sonrası sıranın Dexit’te (Almanya’nın AB’den çıkması” olduğunu savunan AfD üstelik AB genelinde hiç yalnız değil. Fransa’da, Hollanda’da, Danimarka’da, Belçika’da, İtalya’da, İsveç’te, Finlandiya’da ya da Avusturya’da müttefikleri de her seçimden başarıyla çıkmaktalar.

23 ve 26 Mayıs 2019 tarihindeki Avrupa Parlamentosu seçimleri sonucunda çok sayıda AB karşıtı milletvekili “kapatmak” istedikleri Avrupa Parlamentosu’nda olacak. 200 civarında bir rakama ulaşırlarsa buna kimse şaşırmamalı.

AB karşıtlığının Avrupalı seçmenlerden böylesine destek buluyor olmasının sorumlusu merkez partileri aşırı sağcıların bu yükselişini 2019’da da durduramayacaklar.

AB karşıtı olanların ana sorunu AB’nin tüm demokratlar için çok önemli olan “değerleri”. AfD ve benzeri partilerin AB’nin Kopenhag Kriterleri ile büyük bir sorunu var. “Irkçı” bir mantıkla AB’nin “iyi, değerli ve human” olan tüm kriterlerine karşılar.

İşte bu durum AB için büyük bir tehlike. Aslında mesele artık AB’de değil. Avrupa’da demokrasiyi tehdit eden aşırı sağcı güçler parlamentolarda sayılarını arttırdıkça toplumsal yaşam ve toplumsal huzur için kaygılarımız artmakta.

AB değerlerine sahip çıkarak aşırı sağın bu değerleri ayaklar altına almasına izin vermemeliyiz. Tüm Avrupalılar olarak, muhafazakarlar, sosyal demokratlar, yeşiller, liberaller kısacası hepimiz demokratlar olarak AfD ve benzerlerine meydanı bırakmamalıyız.

23 ve 26 Mayıs 2019 tarihlerinde yapılacak olan Avrupa Parlamentosu seçimleri bugüne kadar Avrupa demokrasisi için hiç bu kadar önemli ve kritik bir seçim olmamıştı. Seçime katılım bu açıdan çok önemli. Aşırı sağcı partiler seçime katlımın az olduğu her ülkede büyük başarılar sağlamaktalar.

Avrupa’da yaşayan Müslümanlar bu tehlikenin farkındalar ve belki ilk defa Avrupa Parlamentosu seçimlerine büyük bir ilgi göstermekteler. İnşallah tüm diğer Avrupalı demokratlar da aynı şekilde tehlikenin farkındadırlar!