"ARABESK YENİDEN" Mİ GELDİ?

Micheal KUYUCU 07 Mar 2021

Micheal KUYUCU
On altı bölümden oluşan bir kitap, Türkiye'de müziğin iki binli yıllarda Arabesk ile olan kesişmesini anlatıyor.

Yakın geçmişte çok kaliteli bir kitap yayınlandı. Müzik temalı araştırma ve kitapların sayısı çok az. Bu nedenle bu kitabı daha da büyük bir heyecanla okuyacaksınız. Kitap Arabesk müziği üzerine. On altı bölümden oluşan bir kitap, Türkiye’de müziğin iki binli yıllarda Arabesk ile olan kesişmesini anlatıyor. Bu kitabın mimarlarından biri Müzikolog Uğur Küçükkaplan ile “Müzikte, Sinemada ve Edebiyatta 2000 Sonrası Arabesk Yeniden” adlı bu kitabı ve Arabesk müziğinin 2000’li yıllardan sonraki gelişimi konuştuk. Arabesk müzik tekrar geri mi geliyor?

“Bu tür kolektif çalışmalar piyasada pek yok”

Müzik alanında bu tür kolektif çalışmalara pek sık rastlamıyoruz. Fakat daha öncesinde, birkaç yıl öncesinde de yine farklı bir konu üzerine kitaplar, kolektif çalışmalar yayınlandı. Fakat bu çalışmanın farkının şu olduğunu söyleyebilirim; burası önemli bir nokta aslında, bu çalışma daha önceki bazı örneklerinde olduğu gibi birtakım yazarların yazacakları konu ile ilgili bir fikir birliği oluşturup, maalesef ki bir taraf olarak konuya yaklaşıp ortak bir tavırla, adeta el ele tutuşurcasına girdikleri kolektif çalışmalara şahit olduk, ki ben bu tür kolektif çalışmalardan bir müzisyen/müzikolog/sosyal bilimci olarak açıkçası pek keyif almıyorum.

“Her yazar aynı fikri savunmadı”

Bizim çalışmanın farkı şu oldu; kalabalık bir ekip tarafından ortaya kurulmuş kolektif bir çalışma olmasına rağmen her ne kadar birbirimiz ile ortak noktalarımız, bakış açılarımızda benzer noktalar varsa da aslında birbirimiz ile aynı fikirde olmadığımız farklı açılardan baktığımız bununla birlikte doğrudan farklı düşünmesek de meseleye bakarken düşüncelerimizi şekillendiren ağırlık noktalarımızın farklı olduğunu, yoğunlaştığımız noktaların farklı olduğu konular ciddi anlamda var.

Zaten okuyucu da bunu kitap üzerinden rahatlıkla görebilir. Dolayısıyla bu bir kolektif çalışma olmakla birlikte, yazarlarının yek vücut şeklinde aynı noktaya aynı açılardan baktıkları bir çalışma değil. Dolayısıyla çokça ortak nokta olmakla birlikte birbirlerinden farklı yerlerde durdukları noktalar da var. Ben zaten kolektif çalışmaların ancak bu sağlanırsa amacına ulaşabileceğini düşünüyorum. Dolayısıyla belki tek çalışma değil veya uzun zamandır ilk kez yayınlanmış bir çalışma değil ama bu yönüyle çok uzun zaman sonra yayınlanmış ilk çalışma denebilir.

“Böyle bir kitaba ihtiyaç vardı”

Aslında kitabın çıkış noktasından hareketle bu soruya cevap vermek gerekiyor. Yazarların ve kitabı hazırlayan arkadaşlarımızın ortak noktası aslında her şeyden önce böyle bir kitaba ciddi anlamda ihtiyaç duyulduğu idi. Hepimizin aynı fikirde olduğu nokta diyebilirim buna. Böyle bir kitaba, çalışmaya ihtiyaç olmasıdır. Bu kitabın bir ihtiyaçtan doğduğunu söyleyebilirim öncelikle.

“Arabeski 2000’li yıllarda değerlendirmesini yapan başka çalışma yok”

Benim arabesk ile ilgili çalışmam da dahil olmak üzere arabesk ile ilgili yapılmış çalışmaların hemen hepsi 2000 yılına kadar gelen ve son 20 yılı kapsayan çalışmalar değildi. Ben kendi adıma söyleyecek olursam beni yazdığım kitabın yayınlanış tarihi 2013’tür. Kitap 2013’te yayınlanmış olmasına rağmen ben bilhassa 2000’li yılların ilk on-on iki yılını kitaba dahil etmedim. Çünkü bu benim şahsi görüşüm; bir dönemin incelemesi yapılırken olabildiğince o dönemin sindirilmesi, olabildiğince nesnel olaya bakılması gerektiğini düşünüyorum. Dolayısıyla fotoğrafın içindeyken fotoğrafı yorumlamanın çok sağlıklı olmayacağını düşünüyorum. O yüzden de 2000’li yılların değerlendirmesinin biraz daha olgunlaşması gerektiğini düşünmüştüm. Dolayısıyla son 20 yılın değerlendirmesini yapan bir çalışma yoktur.

“Arabesk Yeniden” bir dönem okuması

Bu anlamda kitap gerçek anlamda bir ihtiyaçtı ve hepimizin ortak görüşü de bu yöndeydi. Olabildiğince bir cephesinden tutarak meseleyi resmetmeye gayret ettik. Arabesk yeniden ismine gelecek olursak da yazarların büyük bir bölümü için şunu söyleyebilirim; son 20 yıl içerisinde özellikle Türkiye’deki siyasi dönüşüm ve değişim ile paralel olarak Arabesk kavramının müzikteki karşılığından ziyade genel olarak Arabesk kültürü Türkiye’deki son 20 yıldır siyasi dönüşüm ve değişim ekseninde farklı alanlarda birtakım yansımalarının olduğu kısmen aynı kısmen değişerek dönüşerek farklı kavramlarla ilişkilendiği yönünde bir ortak görüş vardı. Dolayısıyla Arabesk yeniden meselesi son 20 yılın siyasi dönüşüm ve değişimini de okumamızı kolaylaştıran bir dönem okuması aslında.

“Yazarlar bir araya gelmeden birbirinden bağımsız çalıştılar”

Kitabı hazırlayan arkadaşlarımız İsmail Afacan ve Sibel Öz daha önce bununla ilgili bir dosya hazırlamışlardı. Aslında o dosya kitabın çıkış noktası oldu. Daha sonra böyle bir kolektif çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu görmüşler ve çalışma başlamış. O süreçte bana ulaştılar, bir görüştük, bana çalışmanın içeriğinden bahsettiler. Nasıl bir niyetleri olduğundan bahsettiler. Bununla ilgili bir fikir alışverişi yaptık. Yazarlar belirlendi fakat bu belirlenme aşamasında yazarlara konular sipariş verilmedi. Tamamen yazarların kendisine bırakıldı. Her yazar başlığını kendisi belirledi, ki bu da olması gereken çalışma yöntemidir. Dolayısıyla böyle bir sürecin sonunda bir araya gelindi. Bence olması gereken buydu.

Yazarlar bir araya gelip bu meseleyi birlikte tartışmadılar. Herkes kendi cephesinde eteğinde biriktirdiklerini nesnel bir şekilde ortaya koydu, dediğim gibi bunların arasında birbirleri ile uyuşan fikirler de var, birbirleri ile uzak düşen görüşler de. Aslında çok doğal bir şekilde olabildiğince nesnel bir şekilde, kimsenin kimseyi tesir altında bırakmadığı ve hiç kimsenin de özellikle yek vücut olarak ortak bir şey koyalım şeklinde davranmadığı ve bu şekilde de çalışmadığı bir kitap oldu bu.

“RAP müziğini iki açıdan İincelemek gerekiyor”

RAP müziğin Türkiye’de aşağı yukarı doksanlı yılların ortalarından itibaren var olduğunu düşünürsek Türkçe Rap’in, 2000’li yıllarda bunun Arabesk ile yönünün kesişmesi ya da kesiştirilmesi çok da araştırılmış, çok da konuşulmuş bir mesele değil. Fakat buna bakarken meseleyi ikiye ayırabiliriz.

Birincisi teknik anlamda yani müzikal anlamda ikisi arasında ne gibi ortaklıklar var yani Arabesk müzikten etkileniyorsa onda birtakım öğeler kullanıyorsa neleri kullandığı bunun nasıl bir mahiyette geliştiği. İkincisi meselenin sosyolojik boyutu. Arabesk Rap dediğimiz müziği üreten ve tüketen kesim. Müziği dinleyen kitle yani. Dolayısıyla bu meseleye iki açıdan bakmak gerekiyor. Müzikal açıdan baktığımızda yani benim gördüğüm kadarından daha ziyade ikisi arasında sözler üzerinden bağlamdır. Yani daha sözler üzerinden kurulu bir anlam vardır. Fakat ben biraz da bu ilişkinin kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum 2000’li yıllarda. Çünkü en nihayetinde ister arabeskin kullanıldığı ister arabesk öğelerin kullanılmadığı bir Rap üslubu tarzı olsun, neticede 2000’li yıllarda gelişip serpilen bir şeylerden bahsediyoruz.

“Arabesk Yeniden” meselesine vurgu yapacak olursak, işte o yeniden ortaya koyulan o Arabesk ile Rap’in ilişki kurması zaten kaçınılmaz. Çünkü Rap’i aslında besleyebilecek bir güçte de değil, aynı şekilde popüler müzik de Rap’i besleyebilecek güçte değil. Dolayısıyla onun da geçmişteki bir köklü yapıyla ilişki kurarak, bir biçimiyle teknik olarak, sosyolojik olarak ondan beslenerek varlığını devam ettirmesi onunla ilişki kurması kaçınılmaz.

“Senden Uzak” 25 yıl sonra yeniden yorumlandı

Ege’nin klasiklerinden biri olan “Senden Uzak” 25 yıl sonra yeniden hayat buldu. Sanatçının, ilk albümüne ismini veren “Senden Uzak” şarkısını; 2000li yıllarda Ukrayna’da kullanan ve bu şarkı ile popüler olan Viktor Pavlik ve Ege düet için bir araya geldi.

Şarkının düeti ile ilgili Ege; “Şarkılarda insanlar gibi onlarında bir kaderi var. 25 yıl önce Türkiye’de can bulup, 2000’li yıllarda sınırları aşarak, Viktor Pavlik’in yorumuyla Ukrayna’da meşhur olan şarkı, iki yorumcuyu yıllar sonra bir araya getirdi. Bu o yıllarını yaşayanlar için hoş bir sürpriz olacağı gibi, bu dönemin çocuklarının da seveceği bir şarkı olmasını dilerim…” dedi. Klibin çekimleri; Antalya, Kiev, Bodrum ve İstanbul’da gerçekleşti. Şarkının söz ve müziği Ege’ye, düzenlemesi ise Soner Kıvanç’a ait.

Eren Sandal’ın Rap Rap’ı piyasada

"Sev Beni", "İki Sıradan", "Bir Bahane Lazım" gibi şarkılarıyla dikkatleri çeken Eren Sandal kısa bir aranın ardından "Rap Rap Rap" isimli yeni şarkısını müzikseverle buluşturdu. Ersen Sandal, sözü ve müziği kendisine ait olan şarkısında yeni aşk heyecanını farklı bir dille anlatıyor.