“Uyuyan günah işlemez! En büyük günahta, günah işlememek için uyumaktır..”

Uyumamak ve uyutmamak için belki de günahkâr olduk, kapıları aşındırdık, konuştuk, koştuk, düştük, ağladık, kalktık, yorulduk ama hiç pişman olmadık ‘uyumadığımız’ için... Zorluklardan söz etmişken 23 Şubat Pazar günü Van’da yaşanan deprem hepimizin yüreğini bir kez daha kanattı. Hayatını kaybedenlerin ailelerine sabır yaralılara acil şifalar diliyorum...
Çok ama çok enteresan yılları yaşıyoruz. Delinin bini bir para olmuş kim kime dum duma yıllar!
Tamam; deli, çakal, hain, nankör, yalancı, iftiracı çok fakat onlara inanıp ardına takılan, alkışlayan ve dediklerini zikredip paylaşarak sağır sultana bile duyuranlara ne demeli?
Başımızın belası sosyal medya asparagas paylaşımlarla doluyken ve atılan yemlere atlayan bunca sazanımız varken işimiz biraz zor. Bazen anlatarak, bazen kızarak, bazen de cezalar vererek sazanlarla mücadeleye ciddi anlamda devam edilmeli...
Geçtiğimiz hafta sonu zorba bir paylaşım ile beynim şapka fırlattı! Yeni olmayan bu görüntü tam da Almanya’da yaşanan ırkçı saldırı sonrası neden paylaşılmıştı? Hadi hasta ruhlu bu paylaşım yapıldı diyelim peki görenler neden tepki göstermedi? Tam aksine ‘hadi be koçum kim tutar seni’ tarzında zırvalarla gaz verildi, alkışlandı ve yüzlerce kez paylaşıldı! Bayrak, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk ve Osmanlı’ya ait fotoğrafları profilinde kullanan nifak hesapları tohumlarını kasırgalara verip her yana serpiyorken hemen atlamayın! Etrafımızda bunca maskeli balo varken odağımız sadece ve sadece ‘vatana aidiyet duyguları’ ile kenetlenmek, sağduyulu davranmak, toparlayıcı olmak, olumsuz seslere kulak asmamak olmalı...
’Aşil tendonlarımız’ hedefte dikkat!

Evet deli zırvası bu ırkçı paylaşımı gördüğüm an zehri çürütmek için hemen karşı yönde bir paylaşım yaptım. Ve anında bende hakaret yedim! Hiç önemli değil çünkü benim tepkimden sonra o paylaşıma yapılan tepkileri görünce hakaret ödül gibi geldi.

Sosyal medyadaki Afganlıları tartaklayan kişinin görüntüleri karşısında üzüntümü anında aktardığım İçişleri Bakanı Süleyman Soylu her zamanki duyarlı tavrı ile cevap verdi. Ve tabi ki hemen ardından gerekli yasal süreç başlatıldı. Adam haklı; ‘biz büyük bir ülkeyiz ve herkes bizim mantığımızda olmayabilir. Bulur ve gereğini yaparız...’
Demiştim ya içte ve dışta ‘Aşil tendonlarımıza’ yoğun saldırı var, asıl üzerinde durmamız gereken nokta işte bu! Dikkat edin sosyal mecra asker, polis, jandarma, komanda ve güvenliğimize dair bilumum isimlerle açılan sahte hesaplarla dolu! Ve bu hesaplar sözde vatan-millet adına şiddet, hakaret, küfür, ayrıştırma içerikli paylaşımlarla dolup taşıyor... İhtiyacı olana dünyanın neresinde olursa olsun kucak açan askerimizi, jandarmamızı, polisimizi bu denli negatif gösterme çabaları hasta ve kötü zihinlerin yansıması. Sorun işte bu!
Sorun ülkenin ‘Aşil Tendonu’ olan Türk Silahlı Kuvvetleri ve İçişleri Bakanlığı kadrolarını zedelemeye yönelik atışlar ise, bize düşen de bu kurumlarımızın gerçek yüzünü yansıtmak olmalı...