AŞURA KADİM KÜLTÜRLER MİRASI

Mehtap DEMİR 23 Eyl 2018

Mehtap DEMİR
Tüm Yazıları
Kültür, Latince kökene sahiptir. 'Ekin' tohumu toprağa ekmek yetiştirmek anlamındadır...

İnanır mısınız yüzlerce tanımı var. Her ekol her bilimci kendine göre tarif eder…

Cemil Meriç, kültür için kaypak bir kavramdır, tarif edemezsiniz demişti…

Fransız ekolünden bakarsak Türkçesi İrfan demek, Amerikan cephesinden konuşursak medeniyet demek…

Ziya Gökalp Kültür’e Hars demiş ve Hars ile Medeniyeti birbirinden ayırmıştı…

Kültür Batılılaşma döneminde kelime dağarımıza girmişti…

Türk ‘Kültüründe’ bir ayırım tanımlama filan yok… Umran derdi eskiler…

Ibn Haldun, Bedevi umran, Hadari umran olarak yazmıştı… Ona göre Umran tabii, organik ve işlevseldir…

Yani Kültürsüz diye bir şey yoktur…

İstisnasız herkesin Kültürü vardır…

İnsanı çevreleyen bütün konular; yemekler, vücut hareketleri, davranış biçimi, dil, düşünme biçimi, müzik, dans, kullandığı eşyalar, adetler, görenekler, an’aneler, alışkanlıklar, ahlak, din, sözlü edebiyat, yazı biçimleri ve daha sayabileceğimiz insana dair her konu kültür meselesidir…

Bunun iyisi kötüsü, eskisi yenisi, alçağı yükseği olmaz… Birikimdir kültür… Süreçtir… Sürer gider…

Kıyaslanmaz, karşılaştırılmaz, özgündür, her toplumda kendine özgüdür… Yargılanamaz…

Hani denir ya ‘kültür elden gidiyor’ bir yere gitmez, telaş yapmayın…

Değişir, dönüşür, dinamiktir, esnektir…

Bunun Milli olanı var, uluslararası olanı var, diyalogu, etkileşimi, unutulanı, yeniden üretileni, yayılanı var…

Lakin, bizim karıştırdığımız nokta, donanımlı olmak, bilgili olmak konusudur… Cahillik, bilgi varken onu öğrenmemektir…

Bu günlerde evlerimizde, çevremizde zikrettiğimiz yaşadığımız kadim bir kültürü hatırlatacağım…

İnsanlığın en köklü kültür ürünü olan Aşura’dan bahsedeceğim…

Kimileri bu sözün kökenin Arapça on anlamında aşir’den geldiğini kabul eder, kimileri ise İbranice Ashara- Asor kelimesinden… Neticede on demektir... Ve aynı kökten gelir…  Onuncu gün olması tesadüf değildir…

İbrani kültürünün en kutsalı, on pişmanlık günü, Tışri orucu sonundaki kefaret günün yani Yom Kipur’dur.

Kureyş'in de Aşure günü oruç tuttukları şeklinde Hz. Aişe ve Abdullah b.Ömer'e dayandırılan rivayetler vardır…

Hz. Peygamberimiz, Medine'ye hicret yolcuğunda, on gün orucunun Yahudi kültüründe olduğunu bilmiştir…

Bilim insanı Biruni, Aşura gününde, Emevilerin bu günleri bayram havasında güzel elbiseler, tatlılar ve şölenlerle yaşadıklarını yazmıştır. Tarihçiler Emevilerin bu zamanı siyasallaştırdığını düşünür..

Müslümanlarda, gerekçeleri farklı olsa da, İran, Hindistan, Pakistan, Türkiye gibi daha birçok İslam aleminde bilinir… On gün orucu Aşura günü, kadim kültürlere ve tarihe dayalı bir gelenektir.

Anadolu insanı, Alevi yolunda, 10 Muharrem’i, Kerbela hadisesinde, şehit düşen Hz. Hüseyin’in ve dönemin matemine istinaden yad ederler… Ülkemiz insanı, Hz. Ali’ye duyulan hürmet, Hz. Hüseyin’e ve Kerbala çölünde yaşanan hadiseye verilen içsel tepki, bu geleneğin, mezhep ve bölge ayrımı gözetmeksizin sürdürür…

Şii’ler ise şehitlerin şehidi Hz. Hüseyin’in vefatını ve yaşadığı acıyı anlatmak için bedenlerine acı çektiren ritüellerle birlikte bu matemi yaşarlar….

Osmanlı saray kültüründe ve dini anlayışında Aşure günü bilinirdi… Gelibolulu Mustafa Ali ve Evliya Çelebi, Nuh tufanı ve açlığı ifade eden bir arka plan yazmıştır..

Yediğimiz bir kaşık Aşura’da sırlı kadim bilgiler…

Yerlerin ve göklerin yaratılması, Hz. Ömer'in tövbesinin kabul olması, Hz. Nuh'un tufandan kurtulması Hz. Yunus'un balığın karnından çıkması, Hz. İdris'in göğe çıkması, Hz. İbrahim'in dünyaya gelmesi ve ateşten kurtulması, Hz. Süleyman'a saltanat verilmesi, Hz. Eyyub'un hastalıklarından kurtulması, Hz. Musa'nın Kızıldeniz'i geçmesi ve Firavunun helak olması, Hz. Hüseyin’in Kerbela’da şehit düşmesi…

İnsanlığın kültür mirasıdır Aşura… Yüzlerce farklı tarihi ve hikayesi vardır…

Her tanesinde, bir olduğumuzu, farklı tarihlere, yönlendirmelere, amaç ve sonuçlara haiz olsak dahi, şu kürede can cana olduğumuzu bilmenin hikayesidir…