AVRUPA'NIN DESTEKLEMESİ GEREKEN "BARIŞ PINARI HAREKATI"

Ozan CEYHUN 11 Eki 2019

Ozan CEYHUN
Türkiye haksız eleştirilere maruz kaldı. Oysa Türkiye'nin Suriye'nin "bir karış toprağında" gözü yok. Türkiye'nin tek isteği teröristlerden temizlenmiş ve Esad diktatörlüğünden kurtulmuş demokratik bir Suriye ile komşu olabilmek.

Suriye söz konusu olduğunda Avrupa Birliği maalesef doğru kararlar almayı başaramadı.

Suriye’de insanlar Esad diktatörlüğüne karşı haklı olarak ayaklandıklarında ve demokrasi talep ettiklerinde AB ve AB üyesi olmayan Avrupa ülkeleri Suriyelileri yalnız bıraktılar. Demokrasi mücadelesi veren Suriyelileri sadece “basın açıklamaları” ile destekleyen AB, diktatör Esad rejiminin, halka karşı şiddet uygulamasını da izlemekle yetindi.

Ardından Suriye’den ilk sığınmacılar Avrupa ülkelerine ulaşmaya başladıklarında Türkiye, Suriye içinde bir güvenli bölge oluşturmayı ve sığınmacıların bu bölgeye yerleştirilmesini önerdi. Güvenli bölgede, Esad rejiminin saldırılarına karşı korunacak ve insanca koşullarda yaşayacak olan Suriyeliler bu sayede ülkelerini terk etmek zorunda kalmayacaklardı. AB üyesi olan ya da olmayan Avrupa ülkeleri bu çağrıya destek vermedi.

Çaresiz kalan milyonlarca Suriyeli ülkelerini terk etmek zorunda kaldılar. Sadece diktatör Esad rejimi değil aynı zamanda DEAŞ terör örgütü ve PKK terör örgütünün Suriye’deki uzantısı YPG (PYD/SDG) terör örgütünün de terörü Suriyeliler için Suriye’yi yaşanmaz hale getirdi.

Avrupa gene büyük bir hata yaptı. Avrupa başkentlerine saldıran ve kanlı terör eylemleri bir çok insanın ölümüne neden olan DEAŞ terör örgütünü yok etmek amacıyla en az DEAŞ kadar tehlikeli bir terör örgütü olan PKK’nın Suriye’deki uzantısı YPG (PYD/SDG) terör örgütü ile iş birliği yaptı. Bir grup teröristi yok etmek için başka bir grup teröristi destekledi. Suriye’de biri Esad rejimini diğeri YPG (PYD/SDG) terör örgütünü destekleyen süper güçlerden ABD’nin yanında yer alarak terörü yok edeceği hatasını yaptı. Oysa ABD, kendi yanlış politikası nedeniyle Suriye’de çok güçlü konuma gelen Rusya’ya karşı planların peşindeydi. Avrupa’nın çıkarları ABD’nin umurunda değildi. Suriye’nin kuzeyinin kontrolünü ele geçirmek için PKK terör örgütünün oradaki uzantısı YPG’yi güçlü bir hale getirmek amacıyla bu terör grubuna büyük miktarda silah ve araç-gereç yardımı yaptı.

En başta AB olmak üzere Avrupa ülkeleri ABD’nin oyununa geldiler. ABD’nin esas amacı DEAŞ’ı yok etmek değildi. DEAŞ’ın varlığı istismar ediliyordu. ABD’nin asıl hedefi “DEAŞ’a karşı mücadele ediyoruz” denilerek bölgeye hakim olmaktı.

ABD ve onun kontrolündeki “koalisyon güçlerinin” bir türlü “yok edemediği” DEAŞ terör örgütü sonunda Türkiye’nin teröre karşı top yekün verdiği kararlı mücadele ile bitirildi. Suriye’nin bütünlüğünü korumak ve bu ülkeyi parçalamak hedefi güden terör örgütlerini yok etmek amacıyla operasyonlar yapan Türkiye, DEAŞ ve YPG terör örgütlerinin elinde olan bazı bölgeleri kurtardı. Bu sayede yarım milyona yakın Suriyeli evlerine dönebildi. Şimdi kendi topraklarında Türkiye’nin koruması altında güvenli ve huzurlu bir şekilde yaşamlarını sürdürmekteler.

AB yine büyük bir hata yaptı ve bu gerçeği göremedi. Türkiye haksız eleştirilere maruz kaldı. Oysa Türkiye’nin Suriye’nin “bir karış toprağında” gözü yok. Türkiye’nin tek isteği teröristlerden temizlenmiş ve Esad diktatörlüğünden kurtulmuş demokratik bir Suriye ile komşu olabilmek.

Türkiye’nin Suriye sınırlarında yaşamakta olan Suriyeli Araplara, Türkmenlere ve Kürtlere saldırarak bu bölgeyi ele geçirip Türkiye’ye yönelik terör saldırıları organize eden PKK ve YPG terör örgütlerine kayıtsız kalama lüksü yok. Güçlü bir demokratik Suriye devleti kurulup kendi topraklarını teröristlerden koruyabilecek hale gelene kadar Türkiye kendini korumak zorunda.

Ayrıca 4 milyona yakın Suriyeli mülteciyi ülkesinde barındıran ve bu sayede Avrupa ülkelerinin rahat etmesini sağlayan Türkiye’de artık ülkesine gelecek daha fazla sığınmacı için de yer yok.

Bir yandan diktatör Esad rejiminin diğer yandan YPG terör örgütünün saldırıları ve vahşeti altında yaşamakta olan Suriyeliler için bir güvenli bölge oluşturulması şart. Güvenli bölge oluşturulmadığı takdirde Avrupa ülkeleri de 2015’ten çok daha büyük bir sığınmacı akını ve sığınmacı krizi yaşayacaklarından emin olabilirler.

Türkiye bu güvenli bölgeyi ABD ile birlikte ve Rusya’nın da onayıyla gerçekleştirmek istiyordu. Maalesef ABD bu konuda YPG terör örgütüne verdiği destekten dolayı yapıcı bir rol üstlenmiyor. ABD’nin sığınmacı sorunu yok.

Ancak AB ve tüm Avrupa ülkeleri için durum farklı. Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde sınırı boyunca ve kendi sınırından itibaren Suriye’nin içinde 30 km’lik bir alanda oluşturup koruyacağı güvenli bölge en az iki milyon Suriyeliye kendi ülkelerinde yaşama olanağı sağlayacak. Bu sayede ülkelerini terk etmek zorunda kalmayacaklar. Hatta sığınmacı olarak yaşayan bazılarını da geri dönmeye teşvik edecek.

Avrupa bu kez hata yapmamalı!

Fırat nehrinin doğusunu kapsayacak ve bu bölgede var olan teröristlerin de bölgeyi terk etmesini sağlayacak olan Güvenli Bölge harekatı sayesinde yeni sığınmacı akınları da önlenmiş olacak. Bu harekat aslında en başta Avrupa ülkelerinin desteklemesi gereken bir harekat.

Avrupa, artık gerçekleri görmeli ve Türkiye’yi desteklemeli.