BAK! SANA DEMET DEMET HACİZ NE ANLATACAĞIM 

Funda ÖZKALYONCU
Gazete başlık atmış, şöyle atmış, atmasa, bu konuyu asla yazmayacaktım.

Başlık ne.

"Demet demet haciz".

Gazete devam ediyor, şarkıcı, ünlü popçu Demet Akalın, piyasaya 150 trilyon borcu olan ve evine haciz getiren kocasından tek celsede, on dakikada boşandı.

Allah Allah böyle başlık olur mu, bir gazete böyle başlık atar mı?

Belli ki memnun olmuş, oh olsun! der gibi başlık atmış diyorum.

Sonra kadının sosyal medyasına bakıyorum, büyük çoğunluk oh olsun! der gibi yazmışlar, çizmişler.

Çoğunluk oh olsun, pek şımardın, çok şımardın diye yazmışlar.

İnsanlar ne ara bu kadar kötü oldu, bir yuva dağılıyor, küçücük çocukları var, adam iflas etmiş, eve haciz gelmiş..

Daha ne olsun, felaket olmuş.

Sonra Demet'in insanlara verdiği cevaplara bakıyorum ve bu yazıyı yazma ihtiyacı duyuyorum.

Bak Demet.

Evet çok sinirlisin, başına gelen olay gerçekten çok kötü, yuvan dağılmış, çocuğun artık gitmeli gelmeli büyüyecek, bunca yıl kazandıklarını riske girmiş, seni kaybetme korkusu sarmış.

Bunları yaptın diye, bunlar başına geldi diyecek kadar sığ düşünceli, ödeşmeli düşünen biri asla değilim.

Ama bunları yapmamak lazım diye söylüyorum. 

Kocanın tırları ile fotoğraf çektirmek, tek taşını devamlı gözlere sokmak, evini barkını göze sokmak, konser günlerini yazarken, işi olmayanlar düşünsün demek, ona buna laf sokmak, ayar çekmek, devamlı ajitasyon içinde olmak.

Geçmişte hesabın olan kadınların, boşanma hikayelerine yorum yapmak, oh olsun demek.

Olmamalı.

Bak Demet.

Herkes sana oh olsun diyor, iyi düşün.

Bak Demet.

Hiçbir karar mükemmel bir sebebe dayanmaz.

Seninki de değil biliyorum.
Zaten acının etrafından dolaşılmaz içinden geçilir.

Çaresiz kaldın anlıyorum, çaresizlik adına sığındığını her yeri her köşeyi, kaybetmiş olabilirsin, anlıyorum.

Kocaman bir öfken var, anlıyorum.

Asla unutamayacağın kocaman bir acın var, anlıyorum.

Kalbi olan, kalbi olmayan kadınlar vardır.

Senin kalbinin olduğuna da inanıyorum.

Konuşmadan, yazmadan, çemkirmeden önce bir düşün.

Biraz susmalısın.

Hatta susmalısın.

İnsanlar senden yoruldu, boş ver ekstraları, konserleri, her günüm doluları, paraları, malları, mülkleri falan.

Şımarıklık ile imtihan olmamak lazım.

Bazen hayat tek hecelidir, bazen ömür erken şaşırtır.

Şimdi.

Biraz sus.

Ve.

Kimse duymadan sessizce kendine bir şey söyle.

Funda'ya takılanlar… 

… Yavrumun yavrusu, kuzumun kuzusu…

Ben sadece bize has, bize özgü, bizim olan bir duygu sanıyordum.

İngiltere’de, varlıklı bir ailenin 26 yaşında oğlu, motosiklet kazasında ölüyor.

Yıl 2015.

Aile kazadan iki gün sonra, ölen çocuklarının cesedini buluyorlar.

Ve oğullarının cansız bedeninden alınan sperm ile ABD’de taşıyıcı bir anne buluyorlar, suni döllenme ile torun sahibi oluyorlar.

Torun şimdi 3 yaşında, babaanne ve dedesi ile büyüyor.

Bence iyi yapıyorlar.

Çocuklarını o kadar genç yaşta kaybetmişler ki.

Al işte! Kuzumun kuzusu, yavrumun yavrusu.

Uzun ömürlü olsun inşallah.

… Oyuncu şoktaymış.

Oyuncu kim, Feyza Civelek.

Hayatımda ne oyunculuğunu bilirim ne duydum ne de dizisine rastladım.

Feyza, arkadaşı ile Ortaköy’e gidiyor.

Saatler 03.30..

Seyir halindeler.

Polis alkol kontrolü için, herkesi durdurduğu gibi bu kızları da durduruyor.

Feyza ile aracı durdurmak isteyen polis arasında tartışma başlıyor.

O arada Feyza, polisin elini ısırıyor.

Doğal olarak, emniyette işlem yapılıyor, sonra nöbetçi sulh hakimliğine sevk ediliyor.

Soruşturma geçen gün tamamlanıyor.

İddianame hazırlanıyor.

Savcı, Feyza'nın polise tekme tokat saldırdığını ve polisin sol elini ısırdığını, dudağını çekerek yaraladığını, hakaret ettiğini, polisin elinden cep telefonunu alarak yere attığını, kırdığını kaydediyor.

Ve sonunda 10 yıl hapsi isteniyor.

İnanılmaz değil mi?

Olamaz değil mi?

Pes değil mi?

İnsan bu kadar şuursuz, bu kadar cahil, bu kadar saldırgan, bu kadar cesur olur mu?

İnsan devletin emniyet güçlerine, devlet memuruna saldırır mı?

Pek de pişkin.

Sinirlenmiş çok.

Şimdi şoktaymış.