BAŞARISIZ BİR KONSORSİYUMUN HAZİN HİKAYESİ

Halil İbrahim İZGİ
Tüm Yazıları
Magazin haberlerini okumayı çok severim. İnsanların taktıkları maskeler ve maskeleri çıkarma anlarını görmek değme tiyatrolardan daha eğlencelidir. Ünlü olma biçimleri hakkında da bol bol düşündürür.

Şimdi iki ünlünün hikayesini kaynaştırmalarla birlikte anlatmaya başlayalım. Ünlülerimizden biri televizyon dünyasından, komedyen. Toplumun ne istediğini kavrıyor, ona uygun popüler kültür ürünleri sergiliyor ve sonunda başarıya ulaşıyor. Bunu yaparken içinde yaşadığı klanın örfüne uyuyor. Kitabın kuralı neyse ona göre davranıyor.  Sonra ününün doğal sınırlarına yaklaştığını hissedip başka bir ünlüyle konsorsiyum oluşturma amacıyla birlikte poz vermeye başlıyor. Konsorsiyumun iki ana ortağı erkek ve kadın ama hissedarlar arasında medya başta olmak üzere çok fazla paydaş var. Erkek oyuncu, şarkıcı olan ünlü hanımefendiye karşı öğrendiği ve çok tutan mimikleri yüzüne takınıyor. Filmlerini, dizilerini sevenler bu hallerine mest oluyorlar.

Diğer hikayeye giriş yapıyoruz. Ünlü bir şarkıcı. Şarkı sözleri dillere yapışmış, biraz da dünya görüşü etrafında dolanıyor, daha fazla ilgi çekmeye talip. Bir konser iki konser derken konserlerinin sayısını kendisi de unutmuş. Ama konserler kendisine yetmez hale geliyor. Şarkıcıdan sanatçı kimliğine geçiş yapmayı arzu ediyor. Bunun için şarkı sözlerinden kitap yapıyor, şiirler yazıyor. Hepsi popüler kültürün tipik örneklerinden. Sanattan anlamayanlar bile şiirlerini okuyup okuyup gülüyorlar. Ama şarkı olunca milyonlara ulaşıyor ya, mühim olan o. Sonra ünlü oyunculardan biri yanına geliyor. Bedava film işte, karşılığında da bedava konser. Gülüp, eğlenirler.

Eksik olan parçalarını birbirleriyle tamamlamaya çalışıyorlar. Bir dargın bir barışık, malum izlenme oranlarını dengede tutmak için biraz komedi biraz dram olmalı. Tutkulu bir sevda ve yapılan yanlışlar. Dramatik kurgu böyle çalışır. Ayrılırlar ve marazi şekilde yeniden bir araya gelirler.

Sonra işler sarpa sarar, işin içine şiddet girdiği iddia edilir. Televizyon oyuncusunun ekran önünde imalarda bulunduğu bir durumdur bu. Hatta eski dizilerinden birinde bu rolü başarıyla oynamıştır. Şarkıcı ise arabesk sözlerinde dem vurduğu yücelttiği hallerden birine muhatap olmuştur.

Sıradan insanlar için yazdıkları senaryo başlarına gelmiştir. Bu durum milyonlara ulaşabilme imtiyazlarını kullanan, üzerlerinden prim yapan medya figürleri için başka bir kapıyı açar. Herkes ahlak dersleri için en ciddi surat ifadesini takınır ve erkeği pataklamaya başlar.

Kadın şarkıcı mağdur, erkek oyuncu zalimdir. Bu senaryo çağın ruhuna da uygundur. Sesler yükseltilir ve medya üzerinden ahlak vaazları verilmeye başlanır. Medya tabii ki kendi yöneticilerinin karılarını dövmelerini haber yapmaz, halının altına süpürür. Bu kısmını karıştırmayalım. Sonuçta Allah kimsenin başına vermesin, iki kişi arasındaki bu itiş kakış tüm halkın desteğiyle bir trajedi olarak zihinlerdeki yerini alır.  

Olay yerinin medyatik gözlemesini yapanlar ise ortada tüm toplumun ortak olduğu bir suçun bir erkeğin günah keçisi yapılarak örtbas edilmesini gönül huzuru içinde izler. Kayıtlara geçense başarısız bir ünlü konsorsiyumunun hazin hikayesidir.