Vakıf Katılım web

BAŞLADIK!

Fehmi KETENCİ 19 Haz 2020

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
Geçtiğimiz hafta sonu herşeyi bir kenara çektik ve futbolumuza kaldığı yerden start verdik.

      Özlemle beklenen, beklediğimize ne zaman kavuşabileceğimiz konusunda kocaman bilinmeyenler vardı. Geçtiğimiz hafta sonu herşeyi bir kenara çektik ve futbolumuza kaldığı yerden start verdik. Ligde kalan sekiz karşılaşmanın ilk haftasını tamamlarken Ziraat Türkiye Kupası’na da kaldığımız yerden Fenerbahçe-Trabzonspor yarı final karşılaşması ile devam ettik.

      Bugün yazdığım yazı yarın ki Yenibirlik Gezetinde yayınlanacak. Türkiye Kupası yarı finalinde iki karşılaşma vardı. Bunlardan ilki Fenerbahçe-Trabzonspor arasında salı gecesi oynanan karşılaşmaydı ve ilk finalisti belirlemesi açısından oldukça da önemliydi. Trabzon’da oynanan ilk karşılaşma Trabzonspor’un 2-1 galibiyetiyle sona ermişti. Salı gecesi İstanbul’da oynanan ikinci karşılaşmaya avantajlı çıkan Trabzonspor, karşılaşmanın neredeyse tümünde Fenerbahçe’nin oyun üstünlüğünü kabul etmiş gibi görünmesine karşın, karşı kaleye geldiği ilk hücumunda golcüsü Sörloth ile ilk golünü buldu ve 1-0 öne geçti. Sörloth kaleye gönderdiği ilk şutu Fenerbahçe stoperi Serdar’a çarpıp kaleciyi kontripiyede bıraktı ve Trabzonspor maça neredeyse avantajlı başladı. Bu çok önemli bir avantajdı. Fenerbahçe oyun üstünlüğünü elinde bulundurmasına karşın telaşlı, savruk bir oyun sergiledi. Sonrasında, kontrataklardan yediği iki golle Ziraat Türkiye Kupası Yarı Finali’nde kendi sahasında da 3-1 mağlup olarak kupaya veda etti.

      Trabzon galip geldi ama iyi miydi, diye sorarsanız 3-1 galibiyeti hak edecek kadar iyi değildi. Oyunun hakimiyeti Fenerbahçe’de olmasına karşın yakaldığı fırsatları golcüsüyle iyi değerlendirdi. Sezonu çok önceden kapamış, amaçsız gibi görünen Fenerbahçe’yi evinde de yenerek kupa yarı finalinin ikinci karşılaşmasında oynanacak olan Alanyaspor-Antalyaspor maçı galibiyle kupa finalini oynamaya hak kazandı.

      Fenerbahçe ise; üçlü teknik yönetim kadrosu ve sahaya çıkan Teknik Yöneticisi Tahir Karapınar ile bu karşılaşmanın yükünü kaldırabilmenin çok uzağında kaldılar. Yanlış oyuncu değişiklikleri, oyuna geç müdahalleriyle ve yaptıkları hatalarla, kalan yedi karşılaşmda asla Fenerbahçe’yi taşıyamayacaklarını gösterdiler.

      Bir kaç söz de; geleceğinde Fenerbahçe’de çok büyük sorumluluklar almayı hedefleyen Emre Belezoğlu’nun, daha ilk haftada, saha kenarından yaptıklarıyla, bu konuda kısa sürede tüm beklentilere kocaman bir soru işaret yerleştirdiğini söylersek hata etmiş olmayız.

      Bununla ilgili fazla söze gerek yok. Emre Belezoğlu’nun üç gün içinde yedek kulübesinde yaptığı kontrolsüz hareketler; lig karşılaşmasıda sarı kart, kupa finalinde ise, art arda sarı ve kırmızı kart görerek hayal kırıklığı yaratması belki de Fenerbahçe için iyi oldu. Hakkında düşünülenler konusunun daha dikkatle gözden geçirilmesi gereğini akıllara getirecek.

      Ya telefon muhaberatı sonrasında takımı öne taşıyan ve Trabzonspor’un kanadına dert olan Deniz’in çıkarılmasında etkin olan Volkan Demirel’e ne demeli. Oyunun en iyisi, güzel bir gol de atan Deniz’i çıkarmak, o kanadı baştan sona dökülen Dirar’a bırakmak, oyuna çok geç aldığın Ferdi’ye teslim etmek hangi akla hizmettir.

      Yaptığınız tüm değişikliler hatalıydı. Serdar’ın sakatlanması büyük talihsizlik. Ancak, uzun zamandır hiç oynamayan, o mevkide çok büyük hatalar yapan Jailson’u; hızlı Sörloth ve Novak’ın karşısına stopere yerleştirmek, şapkadan tavşan çıkarmaktan başka bir şey değildi.

      Nitekim yaptığı hata ile hiç yanıltmadı, üçüncü gole neden olduğunu görmüşünüzdür.

      Haklısınız, sakatlarınız vardı. Belki “bu kadro ile başka bir şey yapamazdık” diyorsunuzdur. Olayı böyle değerlendirmeyip, biz ne hatalar yaptık konusunu bir kez daha düşünseniz çok daha iyi edersiniz.

      Sorumluluk üstlendiğiniz takım Fenerbahçe. Görünen o ki, size birkaç numara büyük..

      Onu da ben değil, bu takımı yönetenler düşünecek.

      Gördüğünü gibi, bugün, sadece Fenerbahçe yazdık ve maalesefki hafta sonu oynanan Süper Lig karşılaşmalarından hiç söz edemedik.

      Galatasaray’ın Rize’de Beşiktaş’ın kendi evinde mağlup olması haftanın olaylarıydı.. 

      Yazacak çok şey vardı ama, ilk hafta dedik, onlarla ilgili söyleyeceklerimizi haftaya bıraktık.