BATTIN HABERİN YOK!

Mehmet Arif DEMİR
Tüm Yazıları
"Rakamlar yalan söylemez, yalan söylemek isteyenler rakam söyler" diye bir piyasa sözümüz var, konunun erbabınca çok kullanılan.

Geçtiğimiz hafta sonu Fenerbahçe Spor Kulübü’nde Yüksek Divan Kurulu’nun Ekim ayı Olağan Toplantısı yapıldı. Bu toplantıda mali konularda yönetim adına Erol Bilecik bir sunum yaptı. Bu sunuma göre 31 Aralık 2018’de 3 milyar 516 milyon TL olan borçlar, 26 Ekim 2019’da 3 milyar 700 milyon TL’ye, 24 Ekim 2020’de 4 milyar 300 milyon TL’ye ve nihayet 6 Kasım 2021’de 5 milyar 420 milyon TL’ye ulaştı. Dört yılda yaklaşık 2 milyar TL artış olmuş kulübün borçlarında.

“Rakamlar yalan söylemez, yalan söylemek isteyenler rakam söyler” diye bir piyasa sözümüz var, konunun erbabınca çok kullanılan. Burada durum biraz daha farklı. Yönetim tarafından yapılan döviz cinsi borçların TL olarak sabitlenmesi operasyonu borç rakamının daha da büyümesinin önüne geçmiş anlaşılan. Bir de son sene gemi azıya alan döviz kurlarındaki anormal artışların etkisi var elbette bu rakamın büyümesinde.

Dolar kuru hesabından yola çıkacak olursak şöyle bir tablodan söz edebiliriz; 31 Aralık 2018’de dolar kuru 5.27 TL ve borç 667 milyon Dolar’a tekabül ediyordu. Yüksek Divan Kurulu toplantısının olduğu Cumartesi günü dolar kuru 9.69 TL idi toplam borç da 5 milyar 420 milyon TL olarak açıklandığına göre dolar kuru üzerinden toplam borç 559 milyon USD’ye tekabül ediyor ki 2018’e göre 108 milyon dolar azalma olduğunu söyleyebiliriz.

Burada kulübün mali yapısının alınan tedbirle belli bir noktada tutulmaya çalışıldığı görülüyor. Ne var ki aradan geçen dört senede sportif olarak başarı hanesinde sıfıra sıfır elde var sıfır durumda olmak taraftarın moralini oldukça bozuyor. Yapılan transfer yanlışlıklarının ağırlaştırdığı mali tablo da bu yönetimin eseri. Ne Türkiye’de ne de Avrupa’da başarıdan söz etmek mümkün değil. Türkiye’nin en büyük sanayi ve ticaret gruplarından birisinin veliahtı tarafından yönetilen kulüpte bu güne kadar 52 futbolcu transfer edilirken altı farklı isim teknik direktör olarak görev yaptı. Futbolcular için 60 milyon €uro’dan fazla bedel ödenirken free bonservis gelen oyunculara da yıllara yayılmış olarak yüklü imza paraları/maaşlar ödendi.

Yüksek Divan Kurulu Başkanı ile bazı yaşlı üyeler arasında yaşanan gerginlik bir tarafa, söz alan divan üyelerinin çoğu eleştirel bir üslup tercih edince oldukça gergin bir Cumartesi yaşandı Kadıköy’de. Hava mis gibi güzel olunca, Caddebostan sahilinde gezinmek veya Kalamış Marina’da takılmak varken; bu toplantıya katılmak zaten başlı başına bir stres sebebi iken;  bir de kulübün borcunun şu veya bu sebepten 2 milyar TL artmış olması ve Ali Bey zamanında sadece bir Galatasaray ve bir Beşiktaş galibiyeti yaşanabilmesi gibi demotive edici unsurlar bir araya gelince Başkan çıkıp da ne söyleseydi zaten? O da çıkıp konuşmadı bile iş uzamasın diye.

Şampiyon olup Şampiyonlar Ligi’ne gidemeden kasaya €uro/dolar giremeyeceği için, Szalai’yi, Kim’i, Pelkas’ı, Valencia’yı, Altay’ı bol sıfırlı milyon €urolara satamadan artı değer üretemeyeceği için, alt yapıdan futbolcu üretip, oynatıp, pazarlayamayacağı için taraftardaki kırgınlık kolay kolay geçmeyecek ve “battık, bunlar daha ne hikâye anlatıyor” anlayışı devam ettikçe o kürsülere çıkıp konuşmak nasıl mümkün olacak ki?

Kalın sağlıcakla.