BAZILARI DAHA EŞİT

Mehmet Arif DEMİR
Tüm Yazıları
Meşhur İngiliz Yazar George ORWELL'ın kısacık ömrüne sığdırdığı en önemli eserlerinden birisi de Hayvan Çiftliği olarak bildiğimiz Animal Farm adlı romandır. 1984 romanında olduğu gibi bu romanda da keskin bir sistem eleştirisi vardır ve yazar bu kez hayvanlar âlemi üzerinden ifade etmeye çalışmaktadır olan-biteni.

Romanı okuyanların hemen hatırlayacağı bir iki özlü söz geçer satır aralarında.  Bunlardan birisi “dört ayaklılar iyi, iki ayaklılar kötü”, diğeri de “bütün hayvanlar eşittir ama bazıları daha eşittir” sözleridir.

Bu hatırlatmanın ardından gelelim konumuza. Geçtiğimiz aylarda Alman Der Spiegel dergisi başta olmak üzere Avrupa’nın önde gelen bağımsız medya kuruluşlarına sızdırılan ve “Futbol Leaks” de denilen yetmiş milyon belge âdeta Pandora’nın Kutusundan ortalığa saçıldı. Bu belgelerin en önemlisi ise; Avrupa’nın önde gelen bazı kulüpleriyle, Finansal Fair Play’den istisna anlaşmaları yapıldığı ile ilgili olanıydı. Yani bizim özellikle büyük kulüplerimizin (BJK-FB-GS) inim inim inlediği ve uymak için kılı kırk yardığı FFP, meğerse “yalan olmuş” diğer büyük Avrupa kulüpleri için. Adamlar resmen yıllardır “Finansal Doping” yapmaktaymışlar.

UEFA 2010 yılında, Avrupa Ligi ve Şampiyonlar Ligi’ne gitmeye hak kazanan kulüplere Finansal Fair Play (FFP) kuralları uygulaması getirdi. Bu kuralların amacı bir kulübün bütçesinin eksiye düşmesine mâni olmak, varlıklı hissedarların kulüp şirketlerine aktarabilecekleri para miktarına sınırlama getirmek ve böylece Avrupa futbolunu daha rekabetçi bir yapıya kavuşturmaktı.

Ancak bazı kulüplerin yöneticileri, bütçe açıklarını kapatmak için değerinin çok üstünde meblağları içeren sponsorluk anlaşmaları üzerinden kulüplere dışarıdan nakit akışı sağlamaya devam etti. Manchester City ve Paris Saint-Germain “finansal doping” yapan kulüplere iki örnek. UEFA’nın araştırmasına göre bu sponsorluk anlaşmalarını kulüplerin finansal tablolarından çıkardığımızda gerçek durum ortaya çıkıyor: Bu kulüplerin aslında milyonlarca avroluk bütçe açıkları var. UEFA yönetmeliğine göre kulüplerin gelir-gider tablolarında 5 milyon avronun üzerinde açık olması yasak; böyle bir bütçe açığı, takımların Avrupa Ligi’nden ya da Şampiyonlar Ligi’nden men edilmesiyle cezalandırılabiliyor. (2010 yılından bu yana Manchester City’nin sahibi Abu Dabi Emirliği Prensi Muhammed bin Zayid El-Nehyan’ın kardeşi Şeyh Mansur bin Zayid El-Nehyan. PSG’nin sahibi ise Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani’nin kurduğu Qatar Sports Investments.)

Müfettişler, Manchester City’nin Emirates’le yaptığı ve kulübü 233 milyon bütçe açığından kurtaran sponsorluk anlaşmalarının finansal fair play kurallarını ihlal ettiğine karar verdi. Buna rağmen UEFA, kulübün bu “hormonlu sponsorluk” anlaşmalarını devam ettirmesine göz yumdu. Varılan uzlaşmaya göre; Kulüp her yıl sponsorluk anlaşmalarını, gerçek değerinden en fazla 26 milyon avro kadar fazla gösterebilecekti. Uzlaşmanın bu kısmı da kamudan gizlendi.

Belgelere göre; 3 Temmuz Komplosu zamanında UEFA Genel Sekreteri iken tanıştığımız FIFA Başkanı Gianni INFANTINO meğer bu kirli ilişkilerin tam göbeğindeymiş. Gizli kapaklı anlaşmalarda arabulucu olarak hep o bulunmuş. Yüksek bedelli transferlerin kitabına uydurulması işlerinde sponsorluk “dümenini” tek başına yönetmiş. Güya Sepp BLATTER ve Michael PLATINI ile kirlenen futbol dünyasını temizlemek için göreve talip olmuştu, her şey yalanmış. Güçleri, görece daha mütevazı bize ve bizim gibi ülkelere (Romanya vb) yetti anlayacağınız.

Eee ne demişti George ORWELL Üstad ?: "All animals are equal. Some animals are more equal than the others."

Bütün hayvanlar eşittir ama bazıları daha eşittir!

Hepimize iyi haftalar diliyorum.