BİLİRSİN İŞTE!

Aslı SERTDEMİR 11 Ağu 2018

Aslı SERTDEMİR
Tüm Yazıları
Gerçekten sevilirsen bunu bilirsin.

İliklerine kadar hissedersin. İkilemlere, şüphelere düşmeden. Sorgulamadan bilirsin. Hiç olmadığı kadar kendini güzel görür, özel olduğunu idrak edersin. Yüzündeki gülümseme artık daha gerçektir. Gülümsemek istemsiz bir eylem olur. Sebepsiz sırıtırsın öyle olduk olmadık şeylere. Göz bebeklerin parlar, yanakların daha pembe olur. Enerjine herkes hayran kalır. Bilirsin işte gerçekten sevildiğin zaman.

Güne başlamak daha anlamlıdır. O gün güneşin bulutlar ardında olması seni hiç mi hiç ilgilendirmez. Telefonunun sesini daha çok seversin. Kapın çalındığında koşar adımlar atarsın. Pek de sevmediğin elbiseni giydiğinde sana yakıştığını fark edersin. Kalp ritminin artık bir melodisi vardır. Öyle sebepsiz öfkelenmezsin. Daha anlayışlı olursun. İçini sürekli kemiren gelecek korkusu yok olur. Yalnız değilsindir artık. Hiçbir kanıt, neden, sebep aramadan bilirsin işte gerçekten sevildiğin zaman.

Üst seviye zeka

Oturduğum yerden bir şeyler yazıp dikkat çekmem çok basit. Birkaç tiniyetsiz kelimenin ucunda, gündem olmam, olmak. Ama herkes kendine yakışanı yapar. Kabul! Herkesin kendine ait absürt fikirleri var. Bu fikirleri herkes bilmek, duymak zorunda da değil. Susamıyorsan, arkadaşlarınla kahve içerken tartışabilirsin. Ailenle televizyon izleyip, çekirdek çitlerken konuşabilirsin.

‘’Dur ben bir tweet atayım da hayatım renklensin.’’ düşüncesi ile bir şeyler yazmanın adı başka. Üstelik yazılanlarda şunlar ise… “Sunal elbette bizim markamız, değerli, rahmet olsun, ancak bu ülkeye zihinsel anlamda yapılmış büyük bir kötülük. Bu filmler resmen insanın zekasına hakaret.” Yazmak nasıl bir zeka seviyesi? Hakarete varan cümleler kurup, çok büyük bir kitleyi bu hakaretler içine almak büyük hata. Tweetin başına “marka, değer, rahmet” koymakta ayrı bir saçmalık. Madem bir fikrin var, yekten yaz. Rahmetli olması ve değerli olması zaten seni durdurmamış.Velhasıl kelam, bu kadar insan o filmleri hala izliyor ve izleyecek. Madem hepimizden bu kadar üst düzey bir zeka seviyesinde sevgili Cemile Bayraktar izlemeyecek! Kanal değiştirecek! Ve susacak!

Yine dayattılar!

Sosyal medya artık yaşamımızın bir parçası. Yaşadığımız hayatın içinde başka bir yaşam. Hepimiz zaman zaman bu yaşamın içine girip, günlük yaşamın gerçeklerinden kopmayı seviyoruz. Orada her şey daha renkli, daha eğlenceli.Merak etiğimiz kişilerin ne yaptığını oradan izler olduk. Herkes öfkesini, sevincini, yediğini, içtiğini sosyal medyadan paylaşıyor. Kimi düşman çatlatıyor. Kimi düşmanını takip ediyor. Orası bizim olmak istediğimiz paralel evrenimiz. Sosyal medyada herkes mutlu, herkes zengin, herkes kusursuz, herkes güzel...

Hiç fark ettiniz mi? Çektiğimiz fotoğraflar ve videolar ne kadar benziyor birbirine. Gidilen mekanlar, yenilen yemekler, orada çekilen fotoğraflar aynı. Farkında mısınız; günlük dayatmalar ve tekdüzelikten kurtulmaya çalışırken neden sosyal medyada da bu kötülüğü kendi kendimize yapıyoruz? Bir başkasının zevkleri neden bizimde zevk aldığımız şeye dönüşüyor? Sanal dediğimiz sanalda kalmıyor. Gerçek yaşamımıza dönüşüyor. Orada gördüklerimizi hayatımıza uygulamaya çalışırken gerçek yaşamdan kopuyoruz. Bunu yapamadığı zaman mutsuz olan insanlarla doluyor etrafımız.

İşin aslı astarı; sanal alemde, sanal mutluluklarımıza “gerçek dayatmalarımız” var.