Son haftalarda, pandemi döneminin gidişatı ve Kovid-19’un ne durumda olduğuyla ilgili bilgiler, üzerine iyice çöreklenenlerin oluşturduğu anlaşılmaz bir yaşam biçimine doğru sürüklendiğimizi çok net hissettiriyor.

      Nasıl hissettirmesin ki; Sağlık Bakanlığı’nın son açıkladığı (yazıyı yazdığım gün ile   ilgili) raporlara göre durum hiç de iç açıcı değil. Vefat olayları endişeyi iyice arttırıyor. Son iki günlük raporlara göre ne durumda olduğumuzu daha iyi kavrayabiliriz;

      13 KASIM / Test Sayısı; 149.942, Hasta Sayısı; 3.045, Vefat Sayısı; 93,

      12 KASIM / Test Sayısı; 148.942, Hasta Sayısı; 2.891, Vefat Sayısı; 88,

      Açıklanan raporlarda göründüğü gibi, artan test sayılarıyla birlikte hasta sayılarında da belirli bir artış gözlenebiliyor. Bunun yanı sıra, artan vefat oranları da endişeli bekleyişin üzerimizdeki ağırlığını iyice hissettirmeye başladı.

      Sağlık Bakanımızın son söylediklerinde en çok endişe yaratan; büyük şehirlerdeki hastalık yayılma oranındaki artış idi.

      Bu endişeler alınması gereken önlemlerin daha da sıklaştırılması gerçeğini iyice gerekli hale getirdi. İstanbul başta olmak üzere, büyük şehirlerdeki yaşam biçiminin iyice rahat bir görünüm sergilemesi, önlemlerin sıkılaştırılması zorunluluğunu iyice gerekli hale getirdi. Özellikle; şehrin merkezi yerlerindeki yaşamdan yansıyanlar, önlemlerin uygulanması konusunda gözle görülür bir gevşemenin olduğu şeklinde.

      Caddelerde iyice yoğunlaşan kalabalıklar, havaların soğumasıyla açık alanlardan yarı kapalı alanlara sıkışmaya başlayan insan görüntülerinin, yayılma ve bulaştaki hızlı artışın nedeni olduğunu söylemek fazla abartı olmaz. Bu aşamada ilk akla gelenin 65 yaş üstüne sokağa çıkma kısıtlamasından çok daha etkin önlemler olması gerektiğini, bunun yeterli olamayacağını düşünüyorum. Bu durumda enaz 10-14 gün olmak üzere, düzenli ve planı bir şekilde sokağa çıkma kısıtlaması gibi daha sert önlemlere ihtiyaç gerek var.

      Bunu sadece bizler ve uzmanlarımız söylemiyor. Şu an iletişim alanlarında sürekli ve sıklıkla dolaşan bir bilgi yumağında, daha da sert önlemleri gerektiren risklerden söz ediliyor.

      “ABD Hastalık Kontrol Merkezi virüs ile ilişkili gerçekleri yeniden yayınladı. Maske ve mesafenin yeterli olmadığını ek tedbirlerin gerektiğini belirtti.

Buna göre:

      1- Virüsün yüzeylerden bulaşma riski çok düşük.

      2- Açık havada yapılan faaliyetlerden bulaşma riski çok düşük.

      3- Ofis, dini mekanlar, sinema veya tiyatro salonları gibi kapalı alanlarda bir araya gelinmesi halinde bulaşma riski çok yüksek.

      4- Virüsün hasta edecek şekilde bulaşması için yaklaşık olarak 1000 adet virüs içeren zerrecik alınması gerekiyor.

      Nefes alıp verme: ~20 vz/dakika

      Konuşma: ~200 vz/dakika

      Öksürme: ~200 milyon vz (iyi havalandırılmayan ortamlarda bunların sizi hasta etmeye yetecek kadarı saatlerce havada kalabilir)

      Hapşurma: ~200 milyon vz

      5- Virüs taşıyan kişinin yaklaşık 2 metre yakınında bulunulması halinde: Bu süre 45 dakikadan azsa düşük risk

      * Böyle bir kişiyle yüz yüze sohbet edilmesi (maskeli olarak): Bu süre 4 dakikadan azsa düşük risk

      * Böyle bir kişinin yürüyerek/koşarak/bisikletle yanınızdan geçmesi: Düşük risk

      * Mesafenin korunduğu iyi havalandırılan yerler: Düşük risk (sürenin uzun olmaması halinde)

      * Market alışverişi: Orta risk (süre uzamazsa ve hijyen kurallarına uyulursa düşük risk)

      * Kapalı alanlar: Yüksek risk* Herkese açık hamam, sauna vb./Ortak kullanım alanları: Yüksek oranda eşyadan/yüzeyden bulaşma riski

      * Restoranlar: Yüksek risk (açık havada mesafenin korunarak oturulması ve yüzeylere çok fazla dokunulmaması halinde orta risk)

      * İş yerleri/Okullar (sosyal mesafeye dikkat edilse bile): Çok yüksek risk (eşyalardan bulaşma riski dahil)

      * Partiler/Düğünler: Çok yüksek risk

      * İş toplantıları/konferanslar: Çok yüksek risk

      * Spor salonları / Konserler / Sinemalar: Çok yüksek risk

olarak belirtilmiş.”