BİR AVUÇ İSTİKRAR İÇİN

Halil İbrahim İZGİ
Tüm Yazıları
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Kaşıkçı cinayetiyle ilgili konuşmuş: Korkunç bir olay ama Suudi Arabistan'ın istikrarını da bozmamak lazım. Katil belli, suç ortakları da bu ifadelerle kendilerini belli ediyorlar.

Cemal Kaşıkçı’nın cesedi hala ortada yok. Asitle eritildiği söylenenler arasında. Nerede olduğuna dair Suudi Arabistan yetkililerinden yapılan herhangi bir açıklama da yok. Gündemin değişmesini bekliyorlar. Cemal Kaşıkçı’nın Washington Post gazetesi yazarı olması münasebetiyle konu gündemde sıcaklığını muhafaza ediyor. Suudi Arabistan içinde bu vahşi cinayetin nereye kadar uzanacağını görmek için İsrail’in tepesindeki ismin ifşaatı andıran açıklamalarına bakmak yeterli.

İşin “istikrar” kısmına takıldım. Dünya düzeni böyle vahşi bir denklem üzerine kurulu. İsrail’in kurucu tezlerinden olan Yahudi soykırımı Nazi subaylarının aktif şekilde rol almasıyla gerçekleşmişti. Naziler çuvallayıp Almanlar teslim olunca her ülke bir tarafına çöreklendi. Ruslar savaş ganimeti olarak fabrikaları söküp götürürken Amerikalılar bambaşka bir girişimde bulundu. Eski Nazi subaylarını Almanya’da ve Amerika’da işe aldılar. Bunlardan bir kısmı CIA bir kısmı da NASA’da görev aldı. Sovyetlerle girişilen teknoloji yarışında bu bilgi birikiminden yararlandı Amerika Birleşik Devletleri. Kısaca şöyle söylenmişti: Naziler korkunç şeyler yapmış olabilirler ama Almanya’nın istikrarını düşünmek gerekir. İnsanlar üzerinde korkunç deneylerin yapıldığı tımarhane-hapishane adasında Leonardo Di Caprio’nun oynadığı karakter, adadaki bilim adamıyla görüşürken birden aksanında Alman izi olduğunu fark eder. Caprio, İkinci Dünya Savaşı’nda Almanlara karşı savaşmıştır ve adamın eski bir Nazi olduğunu fark eder. Adam bunu gizlemez ve yeni bir hayata başladığını söyler. Di Caprio tiksinir. Çünkü ahlakının nelere müsait olduğunu çok iyi bilmektedir.

Osmanlı sonrası dönemde önce İngiltere ve Fransa, ardından Amerika ve Rusya yakın doğumuzda nüfuz savaşına girdiler. Görünen o ki ortaya çıkardıkları iki düşman, Araplar ve Yahudiler birlikte onların yerini almaya talip. Elbette tüm Araplardan ve tüm Yahudilerden söz etmiyorum. Sadece Arap ve Yahudileri temsil yetkisi verilen kişilerden. Osmanlı’yı ortadan kaldırmak için kullandıkları istikrarsızlık yöntemleri, kurmak istedikleri yeni nizam için tehdit oluşturur hale gelmiş ve sadece iktidarları için tüm cinayetleri meşru gösteren bir ahlakı kendilerine yakıştırır olmuşlar.

Tarihi okumadıkları kesin. Değer yargılarının yüce olmasını da beklemiyorum. Ancak içine düştükleri ahlaksızlık tuzağı orta vadede kurmak istedikleri her şeyi yutmaya başlayacak. İşledikleri cinayetleri örtmek için yeni cinayetler işlemekten başka seçenekleri kalacağını da sanmıyorum. Civarlarında yaktıkları ateşin evlerini sarmasına sadece bir kıvılcım mesafede olduklarını unutmamaları gerekiyor. İstikrar ancak adaletle sağlanabilir ve yakın doğumuzdaki lügatlerde bu kelime çoktan güçle yer değiştirmiş. İsrail, varlık sebebi olan cinayetleri savunur duruma düşmüş, Araplar düşman belledikleri İsrail’le suç ortaklığına girmek için ağızlarından su akıtıyorlar. Hem de ne uğruna? Sadece bir avuç istikrar. İnsanların cesetlerinin bile ortada olmadığı bir kabusa verdikleri isim bu.