BİR BÜYÜK TAVSİYESİ

Aslı SERTDEMİR 22 Şub 2020

Aslı SERTDEMİR
Ve neden kimse ASIL soruyu sormuyor?

Kadının biri çıkıyor, “Geceleri kendime sarılıp yatıyorum.” diyor. Diğeri çıkıp “Artık aşk yaşamam.” diyor. Sonra da millet yorum yapıp, kitap önerince kıyamet kopuyor. Çoğunluğun aksine ben Deniz Akkaya ve Çağla Şikel gibi açıklama yapanların saçmaladığını düşünüyorum. Acaba Çağla “aşk” derken ne demek istemiş? Aşk yapmaktan mı bahsetmiş? Aşık olup dünyayı gözü görmemekten mi? Zaten Özkök de ilk bunu sormuş…                                                              Kimseye açıklama zorunluluğu olmadığın bir konuyu, niye ulu orta konuşuyorsun ki? Kimle istersen görüş. Kapalı kapılar ardında, bugüne kadar ne yaptıysan yap. Kim duyar, kim karışır. Diyelim ki hadsiz bir muhabir böyle bir soru sordu. “Size ne bundan!” de, geç. Daha önce de örneklerini gördük… “Anayım ben, aşk bitti… Anaların özel hayatı olmaz.” Bu demeçleri kasıla kasıla ver. Daha üstünden 3 gün geçmeden, orada burada haberler çıksın. “Ünlü iş insanı bilemem kimle, yıllardır beraber!” diye. Maalesef artık inandırıcı gelmiyor söyledikleriniz. Ve neden kimse ASIL soruyu sormuyor? Ertuğrul Özkök; Çağla’ya öyle durup dururken kitap tavsiye etmez. Ne duydu ne biliyor ki böyle bir tavsiyeyi ulu orta veriyor?

Daha erken!

Kimilerine göre aykırı özel yaşamı ile Elton John bir dönem çok konuşuldu. Ama tercihleri ne sesinin ne de şarkılarının önüne geçemedi. John, bir süre önce ailesi ile daha çok vakit geçirmek için emekli olacağını açıkladı. Ve tüm sevenlerine veda etmek istedi. Dünyanın çeşitli yerlerinde, 3 yıl sürecek bir konser turnesi organize etti.  Bunlardan biri birkaç gün önce Yeni Zelanda da gerçekleşti. Maalesef konser yarım kaldı!  Elton John; "Şarkı söyleyemiyorum. Sesimi tamamen kaybettim. Gitmem gerekiyor, kusura bakmayın" deyip, ağlayarak sahneden ayrıldı. Ağır zatürre geçiren Elton’u sevenleri alkışlarla, ağlayarak, adını haykıra haykıra sahneden uğurladı. Elton John’u, sesini, şarkılarını çok severim. Hele “Ben Avrupalıyım; aptal, sömürgeci, emperyalist bir İngiliz değil!” dedikten sonra bende bambaşka bir yere sahip oldu bu adam. Bir an öldüğünü düşündüm! O beyni, o zihniyeti, o sesi ve yeteneği kaybetmek için çok erken... Umarım kısa zamanda iyi olur. Ve umarım bende dünya gözü ile ilk ve son kez canlı izleme fırsatı bulurum.

Planlanın ötesi…

Hayat planları sevmez. Stratejilere ihanet eder. Bazen topa gelişene, “Gol olur mu?” diye düşünmeden vurmalı. En çok hesap kitap yapan yorulur, yanılır. Beklentisi, ön yargısı olmayanı yıkamazsın, şaşırtamazsın.  Ara ara akışına bırakmalı. Ana göre, içinden gelini yapmalı. Hiç sevmediğin, istemediğin bir yere mi götürüyor ayakların seni, git! Orada ne bulacağını ne göreceğini bilemezsin. Hayatın değişebilir… Kızdın, çıldırdın mı? Hadi bir kez tutma kendini. Rol, plan yapma! Hiç sana göre olmasa da vur, kır, dök. Bırak ara ara bilmediğin gücün kollarına kendini. “O” en doğru zamanda, doğru yerde oldurur. “O” doğru cevabı verdirip, doğru hareketi yaptırır. Planlayıcı asla biz değiliz. Olana olmayana da içinden gelen sesi dinlemeli bazen. İstediğimiz kadar aslını astarını ölçüp biçelim, hesap yapalım. Hiçbir zaman çarşıya uymayacak.