BİR MAYIS GÜNÜ..

Ömer EROĞAN 01 May 2020

Ömer EROĞAN
Tüm Yazıları
Mayısın 1. Günü: 1860'lar da dünyamızın batı cenahında başlayan günde 12 saat ve haftanın 6 günü ağır çalışma şartlarına karşı başlatılan yoğun işçi hareketleri neticesinde 1889'da toplanan II . Enternasyonal'de 1 Mayıs tarihini "Birlik mücadele ve dayanışma günü" olarak kutlanmasına karar verildi.

Bereketi simgeleyen Tanrıça Maia'nın ayı (Maius  Mensis). Gregorian takvimin bu 5. ayı ülkemiz yakın tarihinde çok önemli, sevindirici ve hüzünlü birtakım olayların gerçekleştiği belirleyici bir zaman dilimi olarak yerini almıştır.  

Mayısın 1. Günü: 1860’lar da dünyamızın batı cenahında başlayan günde 12 saat ve haftanın 6 günü ağır çalışma şartlarına karşı başlatılan yoğun işçi hareketleri neticesinde 1889'da toplanan II . Enternasyonal'de 1 Mayıs tarihini “Birlik mücadele ve dayanışma günü" olarak kutlanmasına karar verildi.  Bizim topraklarda ise ilk kez 1911'de Selanik'te,1912'de ise İstanbul'da kutlanmış. 1923'te resmi tatil olarak kabul edilerek amele bayramı olarak kutlanmıştır. Bazen kesintiler olsa da 1980 Askeri Darbesine kadar uzun yıllar devam etmiş ve darbe yönetimi tarafından yasaklanmış ve taa 2009 yılında tekrardan resmi bayram olarak ilan edilene dek de kısıtlama devam etmiştir. Uluslararası emekçilerin bu neşeli / bayram günü ile ilgili maalesef bizler kanlı 1 Mayıs 1977 tarihini hatırlarız. Körüklenen anarşik ortamın yaygınlaştırılması sayesinde fikri ortamdan uzaklaşarak şiddet ortamına sürüklenmeye mani olamayan sol kitle önce 12 Mart 1971 Askeri müdahalesi sonrasında da 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi ülkenin üzerinden silindir gibi geçip ezmesi neticesi darmaduman olmuştur, bu kesim de hep toparlanamamanın gerekçesi olarak maruz kaldığı bu şiddetli hücumları gösterir. 80 öncesi onlarca fraksiyona ayrışıp birbirlerini katleden örgütlerden birinin lider kadrosundan birisinin; “Eğer bizler başarılı olabilseydik ülke Pol Pot (Kızıl Kmer) beteri bir katliam ile karşılaşabilirdi" tespiti ilginçtir. Bir diğer namuslu tespit ise bu cenahın karşısında yer alan ve adeta savaşan ve darbecilerin aynı koğuşlara tıktığı milliyetçi kesimden gelmiştir; “Biz solcuların bizler kadar vatanperver olduklarını bilmiyorduk..” Neticede Türkiye’nin önemli bir dinamiği heba edilmiş, yüz binler telef edilmiştir, sol cenahın arta kalanlarının da bir kısmı bugün ana muhalefeti temsil eden devlet partisinin civarında eriyip kaybolmuştur. Neticede bilimsel sol siyasi görüşün eksikliğinin ülkeye getirdiği zararı görebilmek için illaki bu görüşe yakın ve ya mensup olmak da gerekmez..

Mayısın 14. Günü: Bir diğer bayram günüdür ve Prof. Bernard Lewis'in - Modern Türkiye’nin Doğuşu - kitabında altını çizdiği  “Atatürk sonrası Türkiye’nin demokratik gelişiminde belki en önemli tek olgu. 1950 Mayıs’ında muhalefetin iktidara karşı ezici bir zaferiyle sonuçlanan gerçekten dürüst bir seçim yapılmasıdır. “14 Mayıs 1950 Türk demokrasi tarihinin en önemli dönüm noktasıdır “Beyaz Devrim" gibi deyimlerle anılır ve bu seçimle bir dönem değil, bir tarih kapanmıştır. Nadiren genel mutabakata ulaşabilen Türkiye siyasi yelpazesi mensuplarının büyük çoğunluğu bu hususta mutabık olabilmiştir. Bu seçimde yüzde 89.3 katılım sağlanmış ve DP yüzde 53 oy oranına ulaşarak Meclis'te yüzde 80 çoğunluğa erişmiştir. CHP Genel Başkanı İsmet İnönü bir gün Meclis kürsüsünden şöyle demiştir; “Bir insanın gelecek diye düşünebileceği her şey benim arkamda kalmıştır. Bütün idealim çok partili demokratik sistemin hukuk ilkeleri çerçevesinde işleyip gelişmesini görmektir"!

Mayısın 27. Günü: Milli Birlik Komitası tarafından 3 Nisan 1963 tarihinden itibaren resmi bayram günü olarak ilan edilmiş ve taa 1982 Anayasasının yürürlüğe girdiği tarihe kadar neredeyse 20 yıl boyunca Türk Milletine zorla kutlatılmıştır. 27 Mayıs 1960 tarihi Cumhuriyet döneminin en uğursuz, felaketi getiren tarihi olarak anılacaktır hep.. Türk Ordusunun üniformalı bürokratları kısıtlı da olsa sağladıkları sivil destek sayesinde, vatandaşların vergilerinden oluşan Maliye Hazinesi marifetiyle Vatan savunması için kendilerine teslim edilen silahları milletine karşı kullanmak suretiyle cebren vatandaşın sivil iktidarını yıkıp devleti ele geçirdiği bu mayıs günü en hüzünlü günlerden biridir ve kurulması için yıllarca fedakarlıklarla büyük çabalar ve sarf edilen bütün siyasi – sosyolojik dengeleri yerle yeksan etmekle kalmayıp Askeri vesayet sisteminin yerleşmesini gerçekleştirerek ülkenin neredeyse yarım yüz yılının heba olmasına yol açmıştır. Başlattığı ayrıştırma neticesi takip eden kutuplaşma çok uzun yıllar toplumun başını ağrıtmış ve layık olduğu gelişme ve ilerlemenin önünde en büyük engel teşkil etmiştir.

Mayısın 19. Günü ise, ilk gününden bugüne değin yüz yıldır Milletimizin her kesiminin, her zaman bayramıdır. Mustafa Kemal’in Ordu Müfettişi sıfatıyla beraberindeki heyet ile birlikte Samsun'a vardığı 19 Mayıs 1919 tarihi sembolik olarak varlığın devamı için mücadele ve yeniden başlangıcı simgeler. İlk beyannameler ve nutuklarda ortak değerler Hilafetin muhafazası ve Hilafet merkezi Payitahtın I. Dünya Harbi galipleri – düşmanların işgalinden kurtarılması ve Meclis i Mebusan’ın ilan etmiş olduğu Misak ı Milli doğrultusunda vatan savunmasından  bahsedilir, potansiyel milli refleks harekete geçirilerek diğer unsurlar yanı sıra en organize siyasi örgüt olan, milli çizgideki İttihat ve Terakki mensuplarının temel öncü gücü oluşturduğu Müdafaayı Hukuk cemiyetleri Mustafa Kemal Paşa'nın gayretleri ile kısa sürede bütün memleket sathında teşkilatlandırılır, milli siyasi örgütlenmenin en ihtişamlı biçiminin gerçekleştirmesi sayesinde  böylece büyük direniş başlar ve Yunan savaşı galibiyetine oradan da cumhuriyetin ilanına erişilir. İlk yarısını idrak ettiğimiz bu yüz yılın ilk senelerinde Çanakkale zaferleri, Bakü'nün kurtuluşu ve sair tarihin dönüm noktalarının yüzüncü yıları kutlandı, fakat en anlamlılarından birisi, vatan savunması yanı sıra bağımsızlık, hürriyet, namus ve şeref ve de yeniden diriliş gibi kavramların hepsini barındıran 19 Mayıs tarihidir.  

* 19/05/2019 tarihinde gazetemizde yayımlanan yazının tekrarıdır.