BİR RÜYAYDI GERÇEK OLDU KANAL İSTANBUL PROJESİ

Berk MÜHÜRDAROĞLU
Tüm Yazıları
İlk başta şunu belirtmek isterim. Kanal İstanbul projesini ilk günden bugüne savundum ve gelecekte de daima savunacağım.

İlk başta şunu belirtmek isterim. Kanal İstanbul projesini ilk günden bugüne savundum ve gelecekte de daima savunacağım. Çünkü bizim ülkemizde iktidarın her projesine karşı çıkılır. Örnek mi? Başvekil Adnan Menderes'e Muhalefet Ce ha Pe (CHP) zihniyeti İstanbul Barbaros Bulvarı ve Vatan Caddesi yapılırken ‘iki bulvar İstanbul'un kalbini hançerlemektir’ derken hatta ‘bu alanlara tayyare mi indireceksin’ demişlerdir. Yine aynı zihniyet Boğaz Köprüsü bugünkü ismiyle 15 Temmuz Şehitler Köprüsü ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi Köprüsü’ne de karşı çıktılar. Akıllara sığmayan beyin yakan nedenler gösterip yeniliğe karşı bir muhalefetin hezeyanlarını dinliyoruz... Onlar sadece konuşurken Belediye Başkanlığı, Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı görevinde bulunan Recep Tayyip Erdoğan proje yapar ve dünyaya kafa tutar. Türkiye Cumhuriyeti'ni marka bir devlet haline getiren liderdir. Bugün kanal projesine karşı çıkanlar. Kanal İstanbul açılınca ilk karşı çıkanlar o bölgeden ev, dükkan sahibi olacaklar. 

Neden Kanal İstanbul?

Dünyadaki ekonomik faaliyetlerin her geçen yıl artması, İstanbul Boğazı'ndan geçen gemi sayısının da buna paralel olarak artmasına sebep olmuştur. Yılda ortalama 50 bin geminin geçtiği İstanbul Boğazı, en dar yeri 698 metre olan doğal bir su yolu olup, ticari gemiler Montrö Boğazlar Sözleşmesi kapsamında Boğaz'dan geçiş yapmaktadır. Ancak, Montrö Sözleşmesi'nin imzalandığı 1930'lu yıllarda Türk Boğazlarından yılda geçen gemi sayısı 3 bin mertebelerinde iken günümüzde gemi trafiğindeki artış, teknolojik gelişmeler sonucu gemi boyutlarının büyümesi ve özellikle, akaryakıt ve benzeri diğer tehlikeli/zehirli maddeleri taşıyan gemi (tanker) geçişlerinin artması, dünya mirası kent üzerinde büyük baskı ve tehdit oluşturmakta, İstanbul Boğazı'na alternatif bir geçiş güzergahının planlanmasını zorunlu hale getirmektedir. İstanbul Boğazı'nın günümüzde yaklaşık 50 bin mertebelerinde olan trafik yükünün dünya ve bölge ülkelerindeki gelişmeler dikkate alındığında 2070'li yıllarda 86.000 mertebelerine ulaşacağı tahmin edilmektedir. İstanbul Boğazı'nın seyir, can, mal ve çevre güvenliğinin sağlanması Türkiye için olduğu kadar Türk Boğazlarını kullanan tüm ülkeler için de büyük önem arz etmektedir. Planlanan proje ile İstanbul Boğazı'ndaki yaşam ve kültürel varlıkları tehdit eden gemi trafiğinin minimize edilerek, Boğaz'ın her iki girişinde yoğun trafiğe maruz kalan gemilere alternatif geçiş imkanının sağlanması hedeflenmektedir. "ÇED Raporuna göre yaklaşık Marmara Denizi'nden Karadeniz'e uzanacak yaklaşık 45 kilometrelik Kanal İstanbul projesi için yapılacak kazı çalışmaları 4 yıl sürecek. Yapılan hesaplamaya göre kazılardan 1 milyar 155 milyon 668 bin metreküp toprak çıkartılacak. Yaklaşık 18,5 kilometresi Küçükçekmece Gölü ve Sazlıdere Barajı içinden geçecek olan Kanal'ın kara kazıları yaklaşık 24,5 kilometre olacak. İnşaat aşamasında yaklaşık 10 bin kişinin çalışacağı tahmin edilen Kanalın genişliği 275 metre ve derinliği yaklaşık 21 metre olacak. Proje kapsamında; kanal içerisinde acil bağlanma alanları, kanal giriş ve çıkış yapıları, gemi trafik sistemleri gibi alt ve üst yapılar, liman, lojistik merkez, yat limanı, kanal içerisinde ihtiyaç duyulan noktalarda karşıdan karşıya ulaşımı deniz yolu ile sağlayacak kıyı yapıları, tahkimat ve dolgu alanları vb. kıyı tesisleri yapılacak. Raporda yer alan projeye göre Küçükçekmece Gölü'nü Marmara Denizi'nden ayıran kara parçası da yaklaşık bir kilometre açılacak.

Bir hayaldi gerçek oldu. Teşekkürler Cumhurbaşkanım Recep Tayyip Erdoğan 

EPİK ESER İSİMLER EVİ

Lütfen kitap okuyun okuyun ve okuyun.. İşte size kitap önerim İsimler Evi... Anne-baba-oğul-kız kardeşler… Klytaimestra, Agamemnon, Orestes, Iphigeneia, Elektra… O büyük hikâye Aiskhylos, Sophokles ve Euripides’ten sonra, bu kitapta İrlandalı yazar Colm Tóibín’in kurgusal dehasıyla bir kez daha şekilleniyor. İsimler Evi, o eski anlatının ölüm, kurban, ihanet, intikam, aşk, sevgi ve kardeşlik gibi ‘ağır mefhumlar’ ile yeniden yazıldığı bir palimpsest-metin. Tóibín, kan ile kalp, hal ile hayal arasında gidip gelen kahramanların yaşamından dokunaklı sahneleri her birine aynı hassasiyetle yaklaşarak tüm çıplaklığıyla resmediyor. İsimler Evi, yer yer epik bir gösteri, yer yer lirik bir yakarış.

GÜNÜN SÖZÜ: HAMD EDERİM