​BİR TÜRK NASIL ALMAN FAŞİSTİ OLUR?

Alican DEĞER 09 Şub 2017

Alican DEĞER
Tüm Yazıları
"Batı'nın İslam'laşmasına karşı Avrupalı Yurtseverler" Kendilerine böyle diyorlar.

“Batı’nın İslam’laşmasına karşı Avrupalı Yurtseverler”  Kendilerine böyle diyorlar. Kısa adları PEGIDA. Bildiğiniz faşist bir hareket. Yabancı düşmanı, Müslüman düşmanı. Kendilerinden başka her şeyin düşmanı.

Abuk subuk bir sürü açıklamalarını görebilirsiniz. Avrupa’da alt yapıları da var. Özellikle Almanya’da. Ama toplumun büyük kesiminden tepki gördükleri de bir gerçek. 

Bu faşist PEGIDA geçen yıl Almanya’nın Dresden kentinde birinci yıl kutlaması yapmayı planlıyor. İnsanlar çıkıp konuşma yapacak. Bunlardan biri de Alman vatandaşı bir Türk. Üstelik ünlü bir yazar. Kitabı milyonlarca satmış. 

Alman ulusal bayrağının yanı sıra eyalet flamaları da taşıyan 20 bini aşkın gösterici seslenen bizim Türk yazar, yabancı düşmanı bir konuşma yapıyor. Ve konuşmasında mültecilere karşı çıkıyor. Sığınmacıları "işgalciler” olarak tanımlayan Türk yazar Almanya'nın "Müslüman çöplüğü” haline geldiğini ileri sürüyor. Bununla da yetinmeyerek Nazi dönemine ait ideolojik bir kavram olan ve halkın etnik olarak dönüştürülmesi anlamına gelen "Umvolkung” sözcüğünü kullanıyor. Üstelik  "Toplama kampları maalesef şu anda çalışmaz durumda ama elbette başka seçenekler var” diye de ekliyor.

Bildiğin faşist, ırkçı, Yahudilerin toplama kamplarında soykırıma uğramasına öykünen bir gönderme.

Üstelik bunu söyleyen bir Türk. Akif Pirinçci.  Türkiye’den göç etmiş bir ailenin çocuğu. 1959 İstanbul doğumlu. 10 yaşında ailesi ile birlikte Almanya’ya göç etmiş. Burada kedilerin baş karakterler olduğu bir dedektiflik romanı yazıp ünlenmiş. Yani, toplama kampları kurulsa belki ilk içine koyulacaklardan. Alman ırkının üstünlüğünü ilke edinen bir hareketin bir Türkü sırf kendileri gibi düşünüyor diye görmezlikten geleceğini mi düşünüyor. Belli ki öyle. Tarih kendisine bu derece yabancılaşan karakterlerle dolu. Ama böylesi ırksal bir ideolojiyi savunan başka ırktan biri herhalde zor görülür. 

Bu konuşma doğal olarak büyük bir tepkiye neden oluyor. Savcılık harekete geçiyor. Hatta onu kürsüye çıkartanlar bile pişman oluyor. “Biz böyle planlamamıştık” falan diyorlar.

Tepkiler sadece bununla da sınırlı kalmıyor. Bizim yazarın kitaplarını yayınlayan ünlü Bertelsmann, bir anda tüm sözleşmeleri iptal edip kitap satışlarını durduruyor. Yayınevi, “Yazar Akif Pirinçci’nin Dresden’de PEGIDA gösterisindeki sözleri bizde büyük dehşet ve tepki uyandırdı. Buna karşı kararlıca tavır aldık...” açıklaması yapıyor.

Yazarın internet sayfasını düzenleyen de bu tepki kervanına katılıyor. “Utanıyorum” diyerek sayfayı kapatıyor.

Aslında geçen yıl “Almanya Çıldırmış Olmalı” adında bir başka kitap da yayınlayan Akif Pirinçci kitabında,

“Türkiye bize hiçbir şey vermedi, hiç bir şans tanımadı, ne birinci ne ikinci bir şans. Hiç bir şans. Biz o kadar fakirdik ki, kışın evimizde yakacak odun ve kömür paramız bile yoktu. Almanya'nın bizi kabul etmesini akıl almaz bir hediye olarak kabul ettik. Eğer bizden istenseydi, önünde diz çökerek, teşekkür ederdik...” diyordu. 

Almanya’ya göçmen olarak gelip parayı bulduktan sonra, başka göçmenlerin bu haklardan faydalanmasını engellemeye çalışmak tam bir içsel çöküş aslında. 

İşte önceki gün, Akif Pirinçci ile ilgili başlatılan dava süreci sonuçlandı. Yazar 11 bin 700 Euro para cezasına çarptırıldı. Mahkemeden yapılan açıklamada cezanın 1 Şubat tarihinde Pirinçci'ye tebliğ edildiği belirtildi. 

Belli ki çok hafif bir ceza. Onu durdurmaya yetmez. İşin en trajik yönü bir Türk kökenli insanın mültecileri bu derece aşağılaması, buna karşılık bir çok Almanın onun karşısında yer alması.