BİZİMKİSİ HAKKARİ'DEN MUĞLA'YA BİR SUVAT MÜDÜR TANIŞMASIYDI

Yaşar İÇEN 06 Nis 2021

Yaşar İÇEN
Tüm Yazıları
Son süreçte yoğun bir şekilde Doğu-Güneydoğu illerimizi ziyaret ediyorum çeşitli vesilelerle...

Bazı yerler ve bazı insanlar vardır ki; nereye gitseniz, nereye baksanız, kiminle konuşsanız laf dönüp dolaşıp oraya varır ‘bütün yolların Bağdat‘a çıkması’ gibi...

Son süreçte yoğun bir şekilde Doğu-Güneydoğu illerimizi ziyaret ediyorum çeşitli vesilelerle... Ve her ne hikmetse gittiğim yerlerde sözün dönüp dolaşıp vardığı yer “insan yürekliler” oluyor... İnsanoğlu fazlasıyla negatif enerjiyle doldu ve artık sabır taşları çatladı çatlayacak anladığım kadarıyla... Her ne yaparsanız yapın özünde insan yoksa ne İsa’ya ne de Musa’ya yaranamazsınız benden söylemesi...
Son süreçte sıklıkla gittiğim şehirlerden biri de Hakkari. Doğası, kimyası, geçmişi, hizmetten yana mevcut muhteşemliği ve Can Kokulu insanlarıyla bende yer edinen bir şehir oldu Hakkari... Son süreçte  öyle ince ve öyle yerinde adımlar atılmış ki Hakkari’de dinledikçe, gördükçe, anladıkça “işte bu” dedirten türden... Ayrıca bu şehrin çok güzel bir yanı daha var; gelenler gidenlerin bıraktığı çalışmalara başının üzerinde yer verirken devraldıkları görev bayrağını daha ileriye taşımaya devam ediyor...
Gittiğim yerlerde radarlarımı özenle yönelttiğim başlıklar vardır; çocuklar, gençler, kadınlar ve onlara dair sosyolojik yansımalar... Zorlu şartlarına rağmen Hakkari’de bu başlıkların altı çok değerli çalışmalar ile dolduruluyor...
Hepsi bir yana duyduğum zaman en çok ilgimi çeken “Hakkari Polis Gücü Spor Kulübü” olmuştu... Bu kulüp Hakkarili çocukların sportif faaliyetler ile hem gelişimini desteklemek hem de başarılı sporcuların yetiştirilmesini sağlamak amacıyla kurulmuştu... Özelliği de şuydu; çocukların tüm spor eğitmenleri polis abileri ve ablalarıydı... Şimdi bu kulübün geldiği başarılı noktaya bakınca ‘iyi ki bu karar alınmış’ dememek imkansız...
Kim yaptı diye sormadan zikredilen hep bir isim vardı; Suvat müdür...
Hakkarilinin dilindeki bu ismi çok işitince biraz daha merakla sordum soruşturdum ‘nasıl bilirsiniz’ diye... Ve öne çıkan cümleler şunlar oldu; “Suvat müdür öncelikle polislere resmî üniforma giydirip halkın içinde daha çok görünmelerini sağlayarak vatandaş-polis diyaloğunu arttırdı... Toplum destekli polislik faaliyetlerini arttırdı nerede bir ihtiyaç sahibi varsa birebir ilgilendi... Mahalli spor kulüplerine destekler sağladı... Bayan korucuların sayılarını arttırılıp jandarma ve polise destek unsuru olmaları yönünde çalışmalar yaptı... Esnaf ve halkın içinde olarak devletin hem gücünü hem de güven duygusunu üst seviyeye çıkarttı... Yetenekli  genç ve çocukların ellerinden tutarak başarılı sporcular yetiştirerek Türk sporuna kazandırdı...”
Vatandaştan duyduğum bunca cümleyle birlikte kendisinden sonra görev bayrağını devralan Hakkari İl Emniyet Müdürü Atanur Aydın’ın “Suvat abimiz çok değerli işler yaptı bizde ondan devraldıklarımızı üzerine ekleyerek devam ediyoruz” demesi beni daha fazla mutlu etmişti...
Gel zaman git zaman bir süre sonra yolum ‘Yüreğimin Nadidesi’ Ege’ye düşmüştü... Hakkari’de bunca sevgiye, emeğe, sosyal dokunuşa, başarıya dair cümleye vesile olan ismi görmeden dönmek olmaz diyerek dümeni Muğla’ya kırmıştım... Hakkari’den sonra yeni görev yeri olan Muğla’da ziyaret ettiğim Muğla İl Emniyet Müdürü Süleyman Suvat Dilberoğlu ile ‘bugün günlerden Hakkari ve insan olsun’ diyerek çok değerli bir sohbet ettik... ‘Özü İnsan’ ise kişinin gittiği her yere hizmetiyle birlikte canla başla emeğini de götürür... Suvat Müdür her ne kadar “ben sadece görevimi yaptım“ deyip tevazu ile susmayı tercih etse de konuştuklarımız dejavu misali gözümün önünde canlanıyordu çünkü her şeyi yerinde ve hikayenin Hakkarili kahramanlarından dinlemiştim...
“Güzel insanlar uzaktan değil gidilip görülünce, sohbet edilince, dostluğuna nail olununca, yanında durulunca anlam verir kişiye...” diyerek Muğla’ya Suvat Müdüre gitmiştim... İyi ki de gitmiştim çünkü ben Hakkari, çocuklar, gençler, sporcular dedikçe Suvat müdür çaktırmamaya çalışsa da yüreğindeki coşkuyu ve sevgiyi gözlerinden okumuştum daha bir keyif almıştım sohbetimizden...
Cemal Süreyya’nın dillere destan şiiri “Uzaktan Seviyorum” şiirini anımsarım böylesi durumlarda. Kimi insan hiç görülmese de veya sizden uzaklara gitse de Kainat’a yolladığı yürek enerjisiyle tanınır, bilinir ve sevilir kırk yıllık kadim dost misali...