BU BİR TEZGAH, TUZAĞA DÜŞÜLMEMELİ!

Abdullah AĞAR 17 Nis 2019

Abdullah AĞAR
Tüm Yazıları
Güvenlik Stratejileri Uzmanı Abdullah Ağar, S-400 konusuyla gündemin değiştirilmeye çalışıldığını söyledi. Ağar, "Önümüzdeki en büyük tehdit, ABD himayesinde Fırat'ın doğusunda kurulmak istenen terör devletidir. S-400'lere odaklanırken asıl meseleyi kaçırmayalım" dedi.

Türkiye’nin S-400 almasıyla ilgili gündemin, ABD’nin Suriye’deki terör devleti kurma girişimlerini gözden kaçırmak için bir yem olacağına dikkat çeken Güvenlik Stratejileri Uzmanı Abdullah Ağar, “Önümüzdeki en büyük tehdit, ABD himayesinde Fırat’ın doğusunda kurulmak istenen terör devletidir. S-400’lere odaklanırken asıl meseleyi kaçırmayalım” uyarısında bulundu.

Türkiye’ye kurulan bir tezgah
YeniAkit gazetesine verdiği mülakatta, Türkiye’nin S-400 alma konusunun ABD tarafından sert, NATO tarafından ise yumuşak ve uzlaşmacı bir şekilde ele alındığına vurgu yapan Ağar, şu noktaya dikkat çekti: “NATO bir yandan olumlu mesajlar verirken ABD tarafı sert mesajlar veriyor. NATO’dan da sert mesajlar gelirse gerilim veya kopuş dahi yaşanabileceği için bu yöntem tercih ediliyor. Türkiye’nin direncinin test edildiği bir süreç bu. Bana göre S-400’ler üzerinden büyük bir sorun oluşturulurken, Suriye’deki esas meseleyi gözden kaçırmaya çalışıyorlar. Bu bir tezgah. Bu tuzağa düşülmemeli. Bizim esas meselemize odaklanmamız, konsantre olmamız lazım. S-400 üzerinden yaygara çıkartarak Suriye’deki planlarını perdeliyorlar. ABD Suriye’nin kuzeyinde bir terör devleti kurmak istiyor ve bunun için gereken adımları atıyor. Jeostrateji de yapılan hamlenin neresi için yapıldığını çok iyi okumak gerekiyor. Odaklanmamız gereken konu; Fırat’ın doğusunda kurulmakta olan terör devletidir.”

ABD alacağını aldı, şimdi meşrulaştırmak istiyor
ABD’nin Suriye’de konuşlu S-300’ler varken Türkiye’ye ‘S-400 alma’ dayatmasının altında yatan nedenleri doğru okumak gerektiğini belirten Ağar, şöyle devam etti: “Şuan ‘güvenli bölge’ adı altında ABD ile bir süreç yürüyor. PKK’nın elindeki konvansiyonel silah gücünün korunmaya başladığı bir soğuma süreci bu. Bu süreci etkileyebilecek tek ülke Türkiye. ABD zaman kazanma evrelerini geçti. Yani alacağını aldı. Şimdi ABD aldığını koruma ve meşrulaştırma aşamasında. Alanı kontrolü tamam, YPG’yi silahlandırma tamam, personel tamam. Bu aşamadan sonra artık meşrulaştırması lazım. Güvenli bölgeyi kabul ettiğin zaman ‘PKK’yı da kabul et’ diyecek. Belki de bu süreçlerle karşı karşıya kalınıyor zaten.”

Golan Tepeleri kararı ABD’nin niyetini ispat ediyor
‘Güvenli bölge’ fikrinin de bir yem olarak düşünülmesi gerektiğini değerlendiren Ağar, “Burada Türkiye inisiyatif almak zorunda. ABD’ye, Türkiye’siz bir oluşumun ABD’ye çok daha fazla kaybettireceği gösterilmelidir. ABD ‘sen nasıl istersen öyle olsun’ demez. Ancak siz inisiyatif alarak ABD’yi buna zorlarsınız. Şuan zaten terör devleti kurulmuş durumda. ABD’nin Golan Tepeleri’yle ilgili aldığı karar, ABD’nin kötü niyetini ispat ediyor. Suriye’nin güneyinden bir parça koparıldıysa pekala kuzeyinden de bir parça koparılabilir.” şeklinde konuştu.

Gerekirse askeri bir harekatla ABD Türkiye’nin tezlerine razı edilmeli
Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı ikilem arasında Fırat’ın doğusuna yapılacak bir harekatın fayda mı zarar mı sağlayacağına ilişkin soruya da Ağar şu cevabı verdi: “Bu zor bir soru. Türkiye harekat yaptığı zaman risk alacak. Harekat yapmadığı zaman diğer tehditlerle boğuşacak. Harekat yapmaması sadece günü kurtarırken, orta ve uzun vadede Türkiye’yi çok daha büyük risklerle karşı karşıya bırakır. Harekat yapması durumunda kıza vadede sorunlarla kaşılaşabilir ama orta ve uzun vadede risklerini azaltmış olur. Gerekirse bir askeri harekatla ABD Türkiye’nin tezine razı edilmelidir. Mesele sadece YPG ve PKK’nın fiziki varlığı değil. Bundan sonraki süreçte en büyük tehdit kurulacak terör devletinin ABD tarafından himaye edilmesi olacaktır. ABD orada dokunulmaz bir yapı oluşturacak. Asıl bu tehdit ortadan kaldırılmalıdır.”