BU GENÇ TAKIMDA HAYAT VAR!

Fehmi KETENCİ 13 Eyl 2018

Fehmi KETENCİ
Bir haftalık milli maç arasından sonra Sportoto Süper Ligi Lefter Küçükandonyadis Sezonu beşinci haftasıyla hafta sonu yeniden başlayacak.

      Bu hafta Uluslar B Ligi, 2.Grup elemeleri için iki milli maçımız vardı. Grubumuzdaki takımlardan en iddialısı olarak gösterilen Rusya ile geçtiğimiz cumartesi akşamı Trabzon’da karşılaştık. Neredeyse tamamen gençleştirilmiş ulusal takımımız oldukça iyi oynadığı bu karşılaşmadan 2-1 yenik ayrıldık. Gruba mağlubiyetle başlamamız sporseverlerimizin moralini bozdu. Gençleşen ulusal takımımızın bu mağlubiyetinden oldukça umutsuz bir hava oluştu. Pazartesi akşamı, deplasmanda oynanacak İsveç karşılaşması için, olumsuz ortamda, ulusal takımımızı İsveç’e uğurladık.

      Ulusal takım teknik ekibimiz, başta Mircea Lucescu olmak üzere, herkes, İsveç maçından iyi bir sonuçla döneceklerini ifade etmelerine rağmen, futbolseverlerimiz Rusya karşısında yaşananların yarattığı olumsuzluk ortamında, bu ümitvar görüşleri pek inandırıcı bulamadılar. Gençleşme hareketi konusunda bazı soru işaretleri oluşmaya, çok yüksek sesle olmasa da, Lucescu’nun hatalı takım oluşturduğu konusunda sitemler dillendirilmeye başladı.

      Böylesine bir ortamda ulusal takımımızı İsveç’e yolcu ettik.

      Tüm bu ortamdan tek etkilenmeyen Mircea Lucescu idi. Gündeme getirilen ligimizdeki yabancı sayısının ondört olması ve yerli oyuncuların çoğunluğunun kendi takımlarında oynamaması konusu, o bir kaç günde sürekli kafaları karıştırdı. Çeşitli eleştiriler öne sürüldü. Ama teknik sorumlumuz Lucescu bu ortamdan pek etkilenmemişti. Gençleştirdiği, yeni yapılanma sürecinde olan takımına güvendiğini her ortamda dile getirdi ve genç futbolcularının etkilenmemesi için her şeyi yaptı. Söylenti ve eleştirilere kendi cesur, soğukkanlı tavrıyla yanıt verdi. Kolay pes etmeyeceğini ve bildiğini uygulayacağı konusunda kararlılığını gösterdi.

      Ve bu ortamda; Rusya karşılaşmasında oynayan takım kurgusunda, bana gore taktik açısından ve maçın deplasmanda olmasını da düşünerek radikal değişiklikler yaptı. Kaleye Sinan Bolat’ı koydu. Sakatlanan Serdar Aziz’in yerine gurbetçi genç Kaan Ayhan’ı yerleştirdi. Sağ ve solbek mevkiini gençlere teslim etti. Yaptığı genç takviyelerle takımı iyice gençleştirdi ve çok koşan, gençliği ve diriliği ile daha dinamik bir takım kadro kurgusu ile İsveç karşılaşmasına çıktı. Yaş ortalaması iyice düşen genç ulusal takımımız. Karşılaşmanın başlangıcında bu radikal değişiklikleri biraz yadırgamış olacak ki, karşılaşmada kısa sürede 2-0 geriye düştü. Bu durum karşılaşmayı izleyenleri iyice umutsuzluğa sürükledi. Hakan Çalhanoğlu’nun erken golü, ikinci yarı bambaşka bir takımın habercisi gibiydi ve öyle de oldu. Bir iki değişiklikle takım daha derli toplu oynamaya başladı. Oyuna giren Yunus Malli, Emre Akbaba ve Serdar Gürler hücum hattımızı iyice canlandırdı, cesaretlendirdi. İleride yalnız kalan ve kötü gününde olan Cenk Tosun da yenilere ayak uydurunca çok daha iyi oynamaya başladık. Ve Emra Akba’nin  2-2 beraberliği sağlayan golü ile iyice oyuna hükmetmeye başladık. Bu canlanma oyun hakimiyetini takımımıza geçirdi. Bu dinamizme karşılık veremeyen İsveç, oyun hakimiyetini kaybettikçe, millilerimizi, başta Emra Akbaba ve Yunus Mallı olmak üzere iyice cesaretlendirdi ve son dakikalarda oyunu iyice rakip sahaya taşımamızı sağladı.

      Ve uzatma dakiklarında bu baskı semeresini verdi. Emre Akbaba’nın ikinci golü ile maçı 3-2 galibiyete taşdık. Bu, 2-0’dan 3-2’ye uzanan muhteşem bir geri dönüştü.

      Bu genç ulusal takımımız, olması gereken yere çıkabileceğini gösterdi pazartesi akşamı. Cesartlendiklerini, karşılaşma sonrasındaki sevinçlerinde görebiliyorduk. Bir şey var ki; Lucescu ne yapmak istediğini iyi biliyordu ve de kararlı olduğunu gösterdi.

      Şimdi aslolan, bu genç takımın önünü açmak ve onları cesaretlendirmek. Bunu yapabilirsek ulusal takımımızda uzun süre yararlanabileceğimiz yeni bir kuşak yakalamış oluruz.

      Umarım eski alışkanlık ve anlayışlarımıza tekrar geri dönmeyiz.