Vakıf Katılım web

​BUGÜN HRANT YAŞASAYDI…

Ekin GÜN 21 Oca 2018

Ekin GÜN
Tüm Yazıları
Zihinleri tazelemek iyidir.

Zihinleri tazelemek iyidir. Özellikle geçmişin karanlık kumpaslarını bilmek geleceğin aydınlık olmasını sağlar.

Cuma günü 19 Ocak’tı… Hrant Dink’in katledilişinin üzerinden 11 sene geçmişti. “Hrant’ın Arkadaşları” denen grup yine Agos binasının önündeydi. Bu grup Hrant Dink’in katilinin FETÖ olduğunun ortaya çıkmasından sonra sessizliğe gömülmüştü. Seslerini her gün birkaç kere duyduğumuz bu grup, katilin ismi açıklandıktan sonra kafalarını kuma gömdü, FETÖ’ye tek bir cümle söyleyemedikleri gibi Hrant’ın bıraktığı mirasa da ihanet ettiler.

Hrant’ı FETÖ öldürdü. Cinayet her ne kadar 19 Ocak 2017 günü işlenmişse de 2006 yılından itibaren Trabzon Emniyeti İstihbaratı Şubesi Dink’in öldürüleceğine dair bilgilere erişmiş, tetikçi ve beraberindekileri takibe almıştı. Polis muhbiri Erhan Tuncel, istihbarat polislerine Yasin Hayal’in Dink’i öldürmek için yeni bir tetikçi bulduğunu ve isminin Ogün olduğunu söylemişti. Trabzon Emniyeti’nin başında 2003 ila 2006 arası FETÖ’cü Ramazan Akyürek vardı. Fakat Akyürek bu istihbarat bilgilerinin hiçbirini ne başsavcılıkla, ne jandarmayla ne de MİT’le paylaştı. Adeta cinayete göz yumuldu! Akyürek, Dink suikastından hemen önce Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı olarak atandı.

Hiçbir bilgiyi ilgili kurumlarla paylaşmayan Trabzon Emniyet Müdürlüğü, 2006 yılının Şubat ayında İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne “Yasin Hayal’in Hrant Dink’i öldüreceği” bilgisini iletti. Peki bu rapor kime ulaştı? İstanbul Emniyeti İstihbarat Daire Başkanlığı C Şubesi’nin Müdürü FETÖ’cü Ali Fuat Yılmazer’e. Yılmazer, suikastı önlemeyi tercih etmediği gibi olaya göz yumdu ve Dink katledildi.

Dink suikastını anlamak önemli. Çünkü 15 Temmuz hain darbe girişimine giden yolda FETÖ’nün ilk kurşunu bu suikast denebilir. Dink suikastıyla birlikte FETÖ Ergenekon kumpasını başlatarak, Ergenekon operasyonlarına karşı çıkan kişileri tasfiye etti. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içinde kadrolaşmasını sağladı ve ardından 15 Temmuz darbe girişimi gerçekleşti. Bunları hatırlamak, nasıl bir sürecin içinden geçtiğimizi anlamak açısından önemli.

Peki bu süreçte “Hrant’ın Arkadaşları” denen o grup ne yaptı? Dink suikastında devleti suçladılar, her gün devlete “katil” dediler. Katilin FETÖ olduğu belgelerle açıklandıktan sonra ise kafalarını kuma gömdüler. Devlete dediklerinin yüzde birini bile FETÖ’ye demediler. FETÖ’den hesap sorma gibi bir gayeleri hiç olmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın FETÖ’yle mücadelesine destek vermedikleri gibi Hrant’ın katillerinin medya organlarında boy gösterdiler. Dün de o medya organlarında boy gösterenler Hrant’ı anmak için Agos’un önündeydi. Utanmadan, umursamadan, yüzleri kızarmadan…

Hrant bugün yaşasaydı muhtemelen FETÖ’yle mücadelede Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında olurdu. Gezi’de vandallığın değil, milletin yanında olurdu. 17-25 Aralık darbesinde seçilmiş hükümetten yana tavrını koyardı. 15 Temmuz darbe girişimine ilk o karşı çıkardı. “Hrant’ın Arkadaşları” en başta Hrant’ı anlayamadılar. Muhtemelen şimdi “arkadaşları” diye geçinen o grup Hrant bugün yaşasaydı onu da aforoz ederdi.

Yine utanmazlardı, yine umursamazlardı ve yine yüzleri kızarmazdı… Onlara alışkanlık yapmış bu durum. İnsanın ar damarı çatlayınca bir daha iyileşmiyor işte…

Kafelerde insanlar ne yapıyor?

Son zamanlarda kafelerde çok vakit geçiriyorum. Hatta bir süredir daimi olarak gittiğim yerleri bıraktım, sürekli yeni kafelerde turluyorum. Hep aynı semtte de durmuyorum, İstanbul’un Anadolu yakasında farklı kafeleri tercih ediyorum.

Bir kere şunu söylemeliyim. İnsanlar kafelerde çok vakit geçirmek yerine kısa ama sürekli vakit geçirmeyi tercih ediyorlar. Bir kere kesinlikle her gün gitmeye çalışıyorlar. Abarttığımı düşünmeyin! Çünkü aynı kişileri birkaç defa gördüm. Bir de özellikle gençlerin gelecekte kafe açma gibi bir hedeflerinin olduğuna son zamanlarda tanık oldum. Bunun sebebi estetik ve lezzet kalitesiyle alakalı olsa da bir çeşit psikolojik doyum olarak değerlendirilebilir. Lezzeti paylaşarak doyuma ulaşmanın başlangıç evresindeyiz sanırım.

Bu konuya gelecek günlerde biraz daha eğileceğim. İnsanların evden daha çok kafelerde neden vakit geçirdiğine ilişkin yazılacak çok şey var çünkü.

Bu haftanın favori Spotify Şarkılarım

• Teoman – İki Çocuk

• Cassie Marin – Remember You

• Zeynep Dizdar – Bir Çocuk Sevdim (Akustik)

• Tuğba Yurt – İnceden İnceden (Akustik)

• Pharrell Williams – Freedom