​BÜYÜME RAKAMLARI – CUMHURİYET GAZETESİ – SIRF MUHALEFET İÇİN VERİLERİ ÇARPITMAK

Prof. Dr. D. Murat DEMİRÖZ
Tüm Yazıları
Türkiye ekonomisi hepimizin beklentilerinin üstünde büyüdü.

Türkiye ekonomisi hepimizin beklentilerinin üstünde büyüdü. Yüzde 11'lik bu büyümenin ana unsuru tüketim (Yüzde 7'lik katkı ile). Ancak bu ikisi arasında (Milli Gelir ve Tüketim Harcamaları) bir geri besleme ilişkisi olduğu da bilinmekte. Bu yüzden ikinci sıradaki yatırımlar öne çıkmakta (Yüzde 3,6'lık katkıyla)... Geçen çeyrekte küçülen makine teçhizat yatırımı bu sefer yüzde 15,3 artmış. Eğer bu artış trendi mart ve haziran ayında da devam ederse ekonomideki büyüme daha sağlıklı bir çizgiye oturmuş, KGF gibi önlemler hedefine ulaşmış olacaktır. Haberler olumlu ama devamı gelmesi lazım. Ancak bu sevindirici haber, bazılarında üzüntüye yol açmış gibi. Salı ve çarşamba günkü yayınlarıyla gösterdiği gibi Cumhuriyet Gazetesi, bu görüştekilerin öncüsü gibi görünmektedir. Bugün bu yayınları eleştireceğim.  

12 Aralık tarihli Cumhuriyet Gazetesinin ekonomi haberlerinde şu başlık atılmıştı: “Büyüme sorunlu... Açıklanan veriler yaşanan yoksulluk tablosuyla uyuşmuyor.” Takiben de şu bilgiler paylaşılmıştı: 

“Büyümeye en büyük katkı, 7 puan ile hanehalkı tüketiminden geldi. 2017’nin üçüncü çeyreğinde harcamalar yönünden bakıldığında hanehalkı tüketimi yıllık yüzde 11.9 arttı. Devletin tüketim harcamaları ikinci çeyrekteki küçülmenin aksine üçüncü çeyrekte yıllık yüzde 2.8 artarak büyümeye 0.3 puanlık ılımlı bir katkı sağladı. Yatırımlar üçüncü çeyrekte yıllık yüzde 12.4 büyüyerek son 9 çeyreğin en güçlü artışını gösterdi ve büyüme oranına 3.6 puan katkı sağladı. Yıllık bazda inşaat yatırımları yüzde 12 artarken, önceki bir yıllık dönemde sürekli olarak daralan makine-teçhizat yatırımları üçüncü çeyrekte yüzde 15.3 artış kaydetti.

İkinci çeyrekte 1.8 puan olan net dış talebin (ihracat eksi ithalat) büyümeye katkısı 0.3 puana geriledi. İhtalattaki hızlanma bunda etkili oldu. Üçüncü çeyrekte zincirlenmiş hacim endeksi bazında ihracat yüzde 17.2, ithalat yüzde 14.5 (ikinci çeyrek: yüzde 1.8) arttı.”

Burada maddi bir hata vardır. Tırnak içindeki metinde hiç de olumsuz bir bilgi verilmemektedir, aksine iki çeyrektir küçülen makine teçhizat yatırımları artışa, büyümeye geçmiştir. Buna rağmen yazının başlığı büyümenin “sorunlu” olduğunu söylemekte, ama bunun içini doldurmamaktadır. Bir tek, “açıklanan verilerin yaşanan yoksulluk ile bağdaşmadığını” vurgulamaktadır. Neresinden tutalım bu ifadenin? Bizatihi kendisi “sorunlu”… Her şeyden önce verileri analiz ettiğiniz belgede denilenlerin tersini ispat etmek için hiçbir veri ile ifade edilemeyecek, adeta kahvehane lakırdısı benzeri “yaşanan yoksulluk” diye bir kavram uyduracaksınız. Hangi yoksulluk, neye göre yoksulluk, kime göre yoksulluk? Eğer böyle bir yoksulluk kriteriniz varsa bile, büyüme bir akım değişken, yoksulluk ise bir stok değişken olduğu için karşılaştırmalı analize beraber dahil edilemez. İkisi farklı şeylerdir. Pekiyi, var mıdır böyle bir yoksulluk kriteri? Yazıda göremedim… OECD Türkiye’yi gelişmiş ülkeler sınıfına resmi olarak almışken, bütün AVM’ler hınca hınç doluyken, son 15 yılda asgari ücret reel olarak 3,5 kat artmışken neye göre bu ifadeyi kullandığınızı bilmek isterim. Bana sorarsanız, bu iddialar boş mugalatadan ibarettir.     

Bununla birlikte 13 Aralık Çarşamba günü yine Cumhuriyet Gazetesi’nde Erinç Yeldan “Büyümenin Ardındaki Gerçekler” adlı yazısında sanki yüzde 11 büyüme olmamış, hükümet ve devlet yetkilileri vatandaşa ve bütün dünyaya yalan söylüyormuş gibi mantığını nereye dayandırdığını bilemediğim bir yazı yazdı. Erinç Hoca, bu yazıda büyümenin şişirilmiş olduğunu, baz etkisinde kaynaklanan suni bir değer olduğunu söylemektedir. Dahası, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış çeyreklik büyümelerin baz etkisini de yansıtmayacağını, bunlara bakıldığında büyümenin yükselmediğini aksine düştüğünü iddia etmektedir. Burada da Hocamız’a hiç yakıştıramadığım ucuz bir demagoji yapmıştır. Dilerseniz ufak bir alıntı yapalım: 

“O halde ekonomik büyümenin nicel boyutlarını bu yanılsamanın etkilerinden arındırmamız gerekecektir. Bu amaçla gene TÜİK’in yayımlamakta olduğu mevsimsel ve takvim etkilerinden arındırılmış büyüme rakamlarına bakmamız yeterlidir. Bunun ötesinde, söz konusu “baz etkisini” bertaraf etmek için geçen yılın eşdeğer dönemine görece yıllıklandırılmış bir karşılaştırma yapmak yerine, çeyrek dönemlerdeki büyüme oranlarını tek tek sıralamak daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Aşağıda TÜİK’in resmi verilerinden derlediğimiz böylesi bir analiz sunuyoruz. … 

…Tablodaki veriler, milli gelirin (gayri safi yurtiçi hasılanın - GSYH’nin) ve önemli makroekonomik göstergelerin büyüme oranlarını, mevsim ve takvim etkilerinden arındırarak vermektedir. TÜİK verilerine göre, baz etkisinden arındırılmış milli gelirin büyümesi 2016’nın son çeyreğinde yüzde 4.9 iken, sonraki çeyrek dönemlerde, sırasıyla yüzde 1.6 ve 2.2 olmuş; içinde bulunduğumuz veri döneminde ise sadece yüzde 1.2 olarak gerçekleşmiştir. Yani, mevsim ve takvim etkilerinden arındırıldığında yüzde 11.1’lik cila silinmekte ve Türkiye ekonomisinin son dört çeyrek dönemde aslında yavaşlamakta olduğunu belgelemektedir!”

Erinç Hoca’nın görüşlerinde maddi hatalar vardır. İlkönce “baz etkisi” diye bahsedilen etki matematiksel bir etkidir, doğrudur ama arındırılması gereken bir değer olmadığı gibi arındırılması da mümkün değildir. Bunu açıklayacağım. Sonra çeyrek büyümeleri de sizi baz etkisinden kurtarmaz, bunu da ispatlayacağım. Ve üçüncü olarak Erinç Hoca’nın çeyreklik büyümeleri ne düşük büyümedir ne de yavaşlama sergilemektedir. Bunu da göstereceğim.

BAZ ETKİSİ 

Örneğin başlangıçta GSYİH 100 birim olsun. Bir dönem sonra bu 90’a düşsün ve üçüncü dönemde tekrar 100’e çıkmış olsun. 2. Dönemde ‘Yüzde10 küçülme varken [(90-100)/100 = - Yüzde 10] 3. Dönemde yüzde 11,1’lik büyüme vardır,  [(100-90)/90 = +Yüzde 11,1]. Baz etkisi kesirin paydasındaki değişimden kaynaklanmaktadır. Yoksa 10 birim azalmış ve 10 birim artmıştır. Peki baz etkisinden arındırmak ne demektir? Yukarıdaki örnekte (Yüzde 11,1 – Yüzde 10 = Yüzde 1,1) midir? Bu çok mümkün değildir. Çukura girmiş bir ekonominin tekrar yükselişe geçmesi mi yanıltıcı olan? Bu arındırılması gereken bir sahtekârlık mı? Ben hiçbir akademik makalede baz etkisinden arındırma diye bir şey görmedim.  

ÇEYREKLİK BÜYÜMELER

Çeyreklik büyümeler baz etkisinde arınmıştır iddiası kahvehane muhabbetidir, mugalatadır. Hoca’nın 2016 4. Çeyreğe ait yüzde 4,9’luk büyüme oranı da bir önceki çeyrek için (ki bu çeyrekte fetullahçı çakalların hain darbe girişimi olmuştur) de bir baz etkisi içermektedir. Hoca çeyreklik büyümeleri gösterirken bunu yıllık büyümelerle karşılaştırmaktadır. Onun verdiği verilerden en düşük çeyreklik büyüme oranı olan yüzde 1,2’nin yıllık büyümedeki karşılığı yüzde 4,89’dur, [(1+ 0,012)4 -1= 0,0489]. En düşük büyüme bile yıllık tarihi trend olan yüzde 5 büyümeyi yakalıyor. Bu mudur?

ÇEYREK BÜYÜMESİNDEN YILLIK BÜYÜMEYE

Hoca’nın aldığı çeyreklik büyümeleri bileşik hesapla yıllık büyümeye tamamlarsak ne buluruz? Hadi hesaplayalım: [(1+0,049) x (1+0,016) x (1+0,022) x (1+0,012) - 1 = 0,1023] = Yüzde 10,23! Demek ki baz etkisi hesaplansa ve Erinç Hoca’nın veri ve yöntemi uygulansa bile bir baz etkisi olsa olsa (Yüzde 11,9- yüzde 10,23 = Yüzde 1,67) çıkacaktır. Allah aşkına, baz etkisini kabul etsek bile, kalan yüzde 10’luk büyümeye sevinmez misiniz?      

MUHALEFET ETMEK İÇİN VERİLERİ ÇARPITMAK

Sorun nettir: Ne olursa olsun, sonu komediye de çıksa, hainliğe de çıksa her şartta muhalefet edin. AK Parti doğru bir şey mi yapıyor? Karşı çıkın, yalan söyleyin, verileri çarpıtın. Böyle muhalefet olur mu? AK Parti’nin ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın o kadar hatası varken, bunları bir tarafa bırakıp onları en kuvvetli oldukları yerde vurmaya çalışırken işte böyle komik duruma düşersiniz. 

Neyse, büyüme rakamları beni ümitlendirdi… Eğer büyüme trendi (özellikle makine teçhizat yatırımlarında) böyle devam ederse gelecekteki bir ikiz kriz ihtimali ortadan kalkar… Bekleyip göreceğiz. Hayırlı Cumalar…