ÇAĞRI'DAN KIRK YIL SONRA...

Muhammed AKAYDIN 28 Eki 2016

Muhammed AKAYDIN
Tüm Yazıları
​Suriyeli Mustafa Akkad'ın "Çağrı" filmi 1976 yılında çekildi. Yani aradan tam kırk yıl geçmiş. 40 boyunca Çağrı'nın denginde başka bir film çekilmedi. Bu tüm Müslümanların özellikle de sinemayla ilgilenenlerin ayıbıdır bence.

Suriyeli Mustafa Akkad’ın “Çağrı” filmi 1976 yılında çekildi. Yani aradan tam kırk yıl geçmiş. 40 boyunca Çağrı’nın denginde başka bir film çekilmedi. Bu tüm Müslümanların özellikle de sinemayla ilgilenenlerin ayıbıdır bence.

İranlı Mecid Mecidi de Çağrı’dan tam kırk yıl sonra böyle film çekmeye niyetlendi ve uzun bir ön hazırlıktan sonra “Hz. Muhammed (s.a.v.): Allah’ın Elçisi” filmini çekti. Bugün (Cuma) vizyona girecek. Çarşamba günü filmi galada seyretmek nasip oldu. 

Filmle ilgili yazılanlara/söylenenlere baktığımda acımasızca eleştirildiğini gördüm. Kısmen eleştirilere katılsam da eleştirinin dozunun kaçmasından şikâyetçiyim açıkçası. 

Filmde Şia’dan izlenimler varmış. Çok fazla mistikmiş. Öncelikle şunu belirtmem gerekiyor ki beni rahatsız eden, gözü çıkarırcasına bir Şia izlenimini ben almadım. Ayrıca bunu söyleyenlerin de yönetmenin İranlı olmasından kaynaklanan bir ön yargıları olduğunu düşünüyorum. Kusura bakmayın ama Çağrı’nın üzerinden kırk yıl geçtikten sonra böyle bir film için elini taşın altına koyan bir İranlı ve kendi zaviyesinden bakması da çok doğal. Ayrıca bunu söyleyen Sünni arkadaşlardan çok daha güzel çalışmalar bekliyorum!

Mistik tarafına gelince, evet, filmde birçok mistik unsur var. Fakat bu mistik unsurlardan neden rahatsız olunuyor anlayamıyorum. Ayrıca bu tarz eleştiride bulunanların da tasavvufi/sufi öğelere ön yargılı olduklarını düşünüyorum. Filmin konusunu ve karakterlerini bir kenara koyarak soruyorum: Başka ne bekliyordunuz ki? Yoksa Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk çağındaki fıkhî mevzuların anlatılmasını mı istiyordunuz? Sadece sinematografik açıdan bile baktığımızda bence çok sıkıcı bir iş çıkardı. Ayrıca İslam dini sadece fıkıhtan ibaret değil, bunu da bir kenara not etmek isterim.

Haa şunu da söyleyeyim niyetim ne filmi ne Mecidi’yi ne de İran’ı aklamak değil. Sadece kendimce literatüre katkıda bulunmak istiyorum o kadar.

Filmin içeriğine gelince; açıkçası çok da net tanımlayamadığım bir şeyler eksik filmde. Yani alıp götürmüyor sizi film. Bazı yerlerde sıkıcı bile gelebiliyor. Fakat teknolojinin imkânları sonuna kadar kullanılmış ve bu da çok güzel sahnelerin ortaya çıkmasına vesile olmuş. En etkileyici sahnelerin başında Fil Vakıası’nın anlatıldığı sahnedir diyebilirim. Ebabil kuşlarının Ebrehe’nin fillerle dolu ordusunu darmadağın etmesi gerçekten muhteşem çekilmiş. Bundan güzel nasıl tasvir edilebilirdi bilmiyorum.

Ayrıca sürekli Çağrı filmiyle kıyaslanmasının da çok doğru olmadığını düşünüyorum. Fakat maalesef elde yapılmış sadece Çağrı filmi olduğu için ister istemez Çağrı’yla kıyaslanıyor. Buna da hak vermemek yanlış olur. Yine de iki filmin farklı konseptlerde değerlendirilmesinin uygun olduğunu düşünüyorum.

Filmle ilgili en çok tartışılan noktalardan biri de Hz. Muhammed’in (s.a.v.) suretinin gösterilmesi mevzusu. Filmde Hz. Muhammed’in (s.a.v.) yüzü hariç tüm uzuvları gösteriliyor. Bu konuyla ilgili tereddütlerimin olduğunu söyleyebilirim ama şiddetle karşı çıkmadığımı da belirtmeliyim. Mecidi, filmi çekerken birçok İslam âliminden görüşler alıyor. Bunun kıymetli olduğunu düşünüyorum. Belki tasvir konusunda eleştirilebilir fakat Hz. Muhammed’in (s.a.v.) sesinin kullanılmaması da ayrı bir hassasiyet olarak karşımızda duruyor. Ayrıca malumdur ki İslam’ın doğuşundan bu yana İslam âlimleri her zaman her konuda hemfikir olmuş değiller. Hz. Muhammed (s.a.v.), “Ümmetimin ihtilafı rahmettir.” der.

Mevzu aşırılığa, tekfire götürülmediği sürece ihtilaf etmek iyidir. Eğer hiç ihtilaf olmasa “doğru” da bulunamaz diye düşünüyorum. Özellik sinemayla ilgilenen arkadaşların bu filmdeki eksikliklerden ders çıkararak daha güzel eserler ortaya koymalarını temenni ediyorum. Malum eleştirmek kolay, yapmak zordur.

Söylemeden edemeyeceğim, filmi öyle ayak ayak üstüne atıp ya da yayılarak izlemiyorsunuz. Sürekli edepli oturmak ve sürekli Hz. Muhammed’e (s.a.v.) salâvat getirmek zorunda olmak hissi bile bu filmin en güzel yanlarından biri bence…

Son olarak Türkiye’de birçok lüzumsuz film izlenme rekorları kırmıştır. Bence tüm Türkiye izlenme rekorunu bu filme vermeli.