ÇALINTI ROLLER ATLASI

Halil İbrahim İZGİ
Tüm Yazıları
Güzel bir sanat eseri vücuda getirilir. Sonra onun daha geniş kitlelerle buluşması için tiyatro ya da sinemaya uyarlanması düşünülür.

Oyuncu seçimlerine girişilir ve her rol için en iyi oyuncu bulunmaya çalışılır. Başrol bellidir, oyuncuları da… Sonrasında eser seyirciyle buluşurken başrol alamayan oyunculardan biri yardımcı oyuncu rolünü başrol edasıyla oynamaya başlar. İşin kötüsü iyi şekilde de oynuyordur. Ama oyunun aktarmak istediği temel duyguyu ve dramatik ahengi yerle bir eder.

Durum izleyicinin umurunda bile değildir ama kötü bir yol açılmış olur. Yapım disiplini kaybolur ve rol çalmanın kötü bir şey olmadığını ve hatta takdir gördüğünü düşünen diğer oyunculara sirayet eder. Hatta yönetmenliği emanet ettiğiniz kişi bile nasıl rol çalabileceğinin kaygısına düşer.

Bunu yazma nedenim geçen gün görüştüğümüz sanat yöneticisi bir arkadaşım. Yeni kurduğu sanat galerisinde işleri ve sanatçıları ön plana çıkaracağını ve pasif bir sanat yönetim anlayışı sergileyeceklerini söyledi. Contemporary İstanbul geçeli fazla zaman olmadı ve ne demek istediğini gözlerimle gördüm. Fuarın girişinde kalın kağıda basılmış gösterişli bir gazete vardı. Aldım ve içindekilere göz attım. Heykelden resme, fotoğraftan yerleştirmeye pek çok “iş” yer alıyordu. Sonradan fark ettim ki bu aslında bir galerinin kendini tanıttığı bülten. Gazete kılığına sokulmuş bir katalog da diyebiliriz. Anlaşılan o ki eleştirmenleri ve sanat yayınlarının yetersiz olduğunu düşünmüşler ve kendi mecralarını oluşturmuşlar. Rol çaldıkları sadece gazeteciler, eleştirmenler değil. Aynı zamanda sanatçıların eserleriyle gerçekleştirdikleri üretimi de yeterince iyi bulamıyor olacaklar ki daha fazla destek verme ihtiyacını hissetmişler. Sanatçılardan da rol çalmak söz konusu. Islık çalarak kendilerini bir kültür tüketicisi olarak göstererek sanatseverlerden de bir rol çaldıklarını söyleyebiliriz ama oraya kadar gitmeyelim.

Pasif sanat yönetimi, sanatçıya bir soluk alanı bırakmak ona altın yumurtlamasını istenen bir besi tavuğu muamelesi yapmamak. Kısa vadede zahmetli ama gerçek sanat eserlerinin, organik ürünlerin ortaya çıkması için gerekli bir ortam. Büyük eserlerin herkesin rolünü hakkını vererek oynamasıyla vücut bulacağı gerçeği bir sanat galerisinin manifestosu aracılığı ile yeniden zihinlerimize ulaşıyor.

Bu sorunun yaşandığı tek yerin çağdaş sanat eserleri ve galerileri olmasını yürekten dilerdim. Siyasetçiden rol çalmak isteyen gazeteciler, gazeteciden rol çalmak isteyen oyuncular, oyuncudan rol çalmak isteyen varlıklı zevat, varlıklı zevattan rol çalmak isteyen suni ünlüler. Zincirleme hatalar herkesin kendi işi dışındaki tüm alanlarda kafasını çıkarmasına neden oluyor. Sonuç: Vasatlıklar cumhuriyetinin mutsuz bireyleri olarak hayatımızı sürdürüyoruz. Kendi işine saygısı olmayan ve başka işlere de saygı duyamayan, mesleki tatmin nedir bilmeyen kocaman bir kalabalığa dönüşüyoruz. Oysa yapmamız gereken şey çok basit. Rol çalmadan kendi hayatımızı yaşamak ve güzel bir ömür sürmek. Çalınan roller bizi daha iyi oyuncular yapmaz, sadece kurnaz hırsızlar arasında yer almamızı sağlar.