ÇALIŞTAYDAN İSTANBUL'A DAİR KOMİSYON ÖNERİLERİ -2-

Erol ERDOĞAN 21 May 2018

Erol ERDOĞAN
Tüm Yazıları
11-12 Mayıs 2018 tarihlerinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından organize edilen ve İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün ev sahipliğinde gerçekleştirilen İstanbul Kültür Çalıştayına dair yazılarımın dördüncüsü ile karşınızdayım.

İlk yazımda çalıştayla ilgili genel değerlendirmelerimi, ikinci yazımda üyesi olduğum “İstanbul’un İnsanları” komisyonunda dile getirdiğim tekliflerimi, üçüncü yazımda çalıştaydaki on bir komisyondan altısında alınan tavsiye kararlarından bazılarını paylaşmıştım. Bu yazımda beş komisyondan yapacağım alıntıları bulacaksınız.

Edebiyat Komisyonu (Başkan: Hayati Develi)

İstanbul’daki kültür hayatının koordinesi, kontrolü ve teşviki için “İstanbul Kültür Şûrası” kurulabilir.

Kütüphaneler, yaşayan mekânlar haline dönüştürülmelidir.

İstanbul, uluslararası edebiyat merkezi olarak planlanmalıdır. Kuleli Askeri Lisesi, “Uluslararası Edebiyat Külliyesi” olarak düzenlenebilir.

“İstanbul Takvimi” adıyla İstanbul’un coğrafi ve mevsimlik hallerine yer verilen bir etkinlik takvimi hazırlanmalıdır.

İstanbul, yaz aylarında kültürel faaliyetler bitme noktasına gelmektedir. Yazın İstanbul’a gelenlere edebiyat ve kültür ağırlıklı bir tatil seçeneği mutlaka sunulmalıdır.

Adeta kaybolan İstanbul Türkçesi için çalışmalar yapılmalıdır.

Sanat Komisyonu (Başkan: Erol Parlak)

Uluslararası düzeyde standartları yüksek sergi salonları; günün algısına hitap edecek nitelikte, modern tasarımlı müzeler kazandırılmalıdır.

Milli eğitim müfredatlarında geleneksel sanatlara yer verilmeli, önde gelen sanatçılar tanıtılmalıdır.

Sanatlarında öncü ve uluslararası temsil yetisine sahip ustalara/sanatçılara yeşil pasaport verilmelidir.

Geniş hacimli, büyük bütçeli olanlar yanında küçük ölçekli projeler de desteklenmelidir.

Sanatın sokağa taşınması ve halkla buluşturulması yönünde etkin adımlar atılmalıdır.

Gündelik Yaşam Komisyonu (Başkan: Edibe Sözen)

İstanbul mutfağının inceliklerin ve lezzetlerin korunması ve yeni nesillere aktarılması için “Türk Mutfağını Koruma ve Geliştirme Vakfı” kurulmalıdır.

“Kahve Müzesi” ve “Kap Kacak Müzesi” kurulmalıdır.

Türk dizileri yoluyla, Türk tarzı kıyafetlerin tanıtımına özen gösterilmelidir.

Boğazın beş efendisi lüfer, istavrit, palamut, tekir ve levrektir. Balık kültürünü geliştirme amacıyla, balık sembolleri kullanılmalıdır.

Tarihi mescidlerin çarpık kentleşmeden dolayı görünürlüklerin azalmasının önüne geçilmelidir.

İstanbul hakkında yanlış bilgileri düzeltecek olan bir “İstanbul Tashih Kurulu” kurulmalıdır.

Eski kent bostanları, öğrenciler-gençler için eğitim amaçlı korunarak kullanılmalıdır.

Kültürel Mekânlar Komisyonu (Başkan: Beşir Ayvazoğlu)

Tarihi binalar, tek tek korunması gereken mekânlar olarak değil şehrin yaşayan birer parçası olarak ele alınmalıdır. 

“Süreli Yayınlar Kütüphanesi” kurulmalıdır.

İstanbul’un uluslararası etkileşim alanlarında (havalimanları, istasyonlar, otogarlar vb.) İstanbul’un tarihi ve kültürel zenginlikleri için galeriler oluşturulmalıdır. 

Ezan-minare sesleri akort edilmeli; ses düzeni ayarlanmalı ve takibi yapılmalı; harita üzerinden ses ve yön tayini ayarlanmalıdır.

Camilerimizin mabet özelliği yanında kültürel mekânlar olduğuna yönelik farkındalık arttırılmalıdır.

Arşiv, kütüphane, araştırma merkezi ve atölye çalışmalarını kapsayacak şekilde “İstanbul Sinema Müzesi ve Araştırma Merkezi” kurulmalıdır.

Alışveriş merkezlerinin şehrin kültür hayatına katkıda bulunmaları sağlanmalıdır.

Yayıncılık Kültürü Komisyonu (Başkan: Cevat Özkaya)

“Dijital İstanbul Sözlüğü” ve “Dijital İstanbul Ansiklopedisi” düşünülmelidir.

Belirlenecek kriterlerle “sahaflık” mesleği mensupları tespit edilmeli, bunlar ikinci el kitap satıcılarından ayrıştırılmalı, sahaf vasfını taşıyanlara teşvik mahiyetinde bazı imtiyazlar tanınmalıdır.

Bab-ı Ali geleneğini de içine alacak biçimde “Kitapçılar Sokağı” açılmalıdır.

*

Yahya Kemal, “İstanbul’u fethetmekle o sizin olmaz. Onu kelimelerin dünyasında yeniden inşa etmek gerekir” demiş. Bir şehrin hangi medeniyete olduğunu o şehrin dili-edebiyatı, sanatı-mimarisi, müziği, ağaçları-çiçekleri, taşları-kuşları belirler. Şehrin ait olduğu ruh zerreden kubbeye her yere yansır.