ÇIKIŞA GEL BLOOMBERG!

Ekin GÜN 23 Şub 2020

Ekin GÜN
Adayların program öncesi adeta ortak bir karar almış gibi Bloomberg'e saldırması normal, hem parası var, bağış toplamasına gerek yok, hem de ön seçimlere şimdiye kadar girmemesine rağmen anketlerde gözle görülür bir artışı var, onu bitirmeyi istemek diğer adaylar arasında eşitler arası bir mücadelenin önünü de kolaylıkla açar.

ABD’de Demokrat Parti’nin başkan adayları arasında Nevada’da gerçekleşen televizyon tartışmasına ilgi büyüktü. Çünkü ilk kez Eski New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg de katılımcılar arasındaydı.

Sona kalmasın başta söyleyeyim, Bloomberg’i adaylar adeta parçaladı.

Bilindiği gibi Bloomberg Demokratların Iowa ve New Hampshire’de yapılan ön seçimlerine katılmadı, ilk kez Mart ayında 14 eyalette ortak yapılacak olan ön seçimlerde boy gösterecek.

BLOOMBERG’İN SEÇİLME ŞANSI

Şu an seçimleri önde götüren Bernie Sanders, Bloomberg’i insan haklarını ihlal etmekle suçlarken, New York Times’in hunharca desteklediği Elizabeth Warren ise Bloomberg’i cinsiyetçi ve taciz iddialarından vurdu.

Öyle ya, kampanyasını Kasım ayında başlatan Michael Bloomberg’in inanılmaz bir parası var, dolayısıyla bu durum alışılmadık bir kampanyanın da önünü açıyor. Diğer adayların da özellikle üzerinde durduğu konu buydu. Onu seçimleri parasıyla satın almakla suçladılar.

Denmedi ama oraya getirildi, adayların hepsi Bloomberg’i “Trump’un Demokrat versiyonu” olarak lanse etti. Adayların program öncesi adeta ortak bir karar almış gibi Bloomberg’e saldırması normal, hem parası var, bağış toplamasına gerek yok, hem de ön seçimlere şimdiye kadar girmemesine rağmen anketlerde gözle görülür bir artışı var, onu bitirmeyi istemek diğer adaylar arasında eşitler arası bir mücadelenin önünü de kolaylıkla açar.

Bu taktik tuttu mu, bana kalırsa tutmuş olması yüksek, en azından Trump’tan nefret eden Demokratların, onun bir benzerine oy verme şansları oldukça düşük. New York Belediye Başkanlığı sırasında hayat kalitesini artırmadı diyemem ama sicilinin pek de parlak olmadığını düşünerek 22 Aralık’ta yazdığım şu cümlelerin arkasındayım:

“Diyeceksiniz, Michael Bloomberg’in hiç şansı yok mu? New York Belediye Başkanı olduğu dönemde ev kiraları tavan yaparken ırkçı polis politikalarıyla siyah mahallelerde terör estirmişti. Her şeyden önce güldürmeyin Allah aşkına, en büyük başarısı büyük boy içecek bardaklarını yasaklayan birinden ABD Başkanı olmaz.”

BUTTIGIEG SANDERS’E, WARREN HEPSİNE BİRDEN

Sürpriz bir şekilde Iowa’daki ön seçimi kazanan ve New Hampshire’de ikinci olan Pete Buttigieg’in Sanders’e sosyalizm üzerinden saldırması, gelecek günlerde daha sık merkeze oynayacağının en büyük göstergelerinden. Kapitalizmi çılgınlar gibi savunurken, yerleşik düzenin sarsılması gerektiğini düşünen Demokratların Buttigieg yerine Sanders’i destekleme şansı da artabilir.

Kızılderili soyundan geldiğini kanıtlamak için DNA testi yaptıran Elizabeth Warren ise en başta Kızılderililerden tepki çekmişti. Şimdi de ne yapsa kimseye yaranamıyor. Ama dünyada böyle bir akım var; May ve Le Pen gibi kadın adaylar üzerinde yoğunlaşan bir kamuoyu baskısı olduğunu düşünmemek elde değil. New York Times’in Amy Klobuchar ile Elizabeth Warren’i desteklemesi politik fikirlerinden bağımsız Hillary Clinton benzeri bir aşkın devamı.

Başka bir açıdan, Warren ile Sanders seçmeni çok geçişken. ABD’de Sanders’in alışılmadık sosyalist tutumunun bir iki tık altında Warren var. Türkiye’de neden Warren sağa daha yakın gösteriliyor anlamıyorum, herhalde geçmişinde Cumhuriyetçi olmasından kaynaklı.

Buttigieg ise giderek bana CHP’yi anımsatıyor, tüm seçmenleri beyaz, elit ve LGBTQ kimliğini kullanmazken pek, siyahilere karşı geçmişteki tutumu hafızalarda. Sol diye çıkıp son zamanlarda kapitalizmi savunarak merkeze oynamak derdinde, bu ise sıradanlaştırıcı bir faktör.

Anlayacağınız “Süper Salı” olarak bilinen ve 14 eyalette ortak gerçekleşecek olan ön seçimler öncesi adaylar arasında makaslar açılıp çizgiler keskinleşirken birleştikleri tek ortak nokta: Bloomberg’i bitirmek.