​ÇOK TEKNOLOJİK OLDUK!

Fehmi KETENCİ 22 Oca 2018

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
Geçtiğimiz hafta "Teknoloji ve Televizyon Yayınlarımız" adlı bir yazı yazmış ve televizyon yayınlarının ülkemizdeki varlığı ve gelişmesini, fazla detayına kaçmadan anlatmaya çalışmıştım.

      Geçtiğimiz hafta “Teknoloji ve Televizyon Yayınlarımız” adlı bir yazı yazmış ve televizyon yayınlarının ülkemizdeki varlığı ve gelişmesini, fazla detayına kaçmadan anlatmaya çalışmıştım.

      Yazı, televizyon yayınlarının konumlanması ve gelişmesi üzerine idi ama, yazının ana fikri, teknolojiyi kullanan televizyon yayınlarımızın yanlış planlanması, yayın kalitesinin yörüngeden çıkması ve toplum üzerindeki etkilerinin yansıtılması yönündeydi. 

      Teknolojinin biçimsel olarak yaşamımıza giren bir başka alışkanlığı olan teknolojinin son aşamasının televizyon yayınlarını nerelere kadar sıkıştırdığından söz etmiş ve; “Teknoloji, bilgisayarın hızla gelişimine paralel olarak, televizyon yayıncılığını da önüne katmış, yaşamımızdaki en etkin kitle iletişim aracı olmasının ötesinde, tek eğlence kaynağımıza dönüşüvermişti. Özellikle, bizim gibi gelişmekte olan ülkeler ve halkları için vazgeçilmez eğlence ve kontrolden çıkan bir yaşam biçimine dönüşmüştü.”

      “...Bilgisayar teknolojisine çarçabuk adapte olurken ‘90’lı yıllarda özel televizyon yayınları ile hızla yayılmaya başlayan televizyon yayıncılığı, en etkin ve hızlı bilgi edinme imkanını da bizlere sundu. Devlet Televizyonumuz TRT’nin yanı sıra, bir çok özel televizyon kanalı kuruldu ve yayına başladı, tek eğlencemiz televizyonlar oldu...” sözleriyle neler olduğunu anlatmaya çalışmıştım.

      Kimse alınmasın ama; ben buna “teknoloji şımarıklığı” diyorum ve teknoloji doyumsuzluğumuzun bizleri nerelere kadar götürdüğünü, aklımızı başımızdan nasıl aldığını, günlük yaşamımızın her anında rahatça görebiliyoruz.

      Evinizden çıkın şöyle, bir kaç saatinizi ayırın, sokaklarda, caddelerde biraz dolaşın, toplu taşıma araçlarıyla kısa bir gezinti yapın, metroya, vapurlara binin, hatta, hatta; sinemaya, tiyatroya gidin, neler gördüğünüz gerçeğini göz önüne getirebilmek için fazla çaba harcamanıza gerek yok. Gördüğünüz tek şey; o “akıllı” denen ama bizleri “aptala” dönüştüren telefonları elinde tutan ve ekranındaki bir şeylerle uğraşan, her yaşta insanlardır. Bazen telefona o kadar konsantre olmuşlardır ki; bir an size çarptıklarını, üstünüze çıktıklarını rahatlıkla görebilirsiniz. 

      Ben çok gördüm; elindeki telefona dalıp ineceği istasyonu kaçıranlara, bazen inmeleri gerektiğini fark edip koşar adım insanları eze eze inmeye çalışanlara çok rastladım.

      O kendini çok akıllı sanan veya onları “akıllı” diye bizlere pazarlayanların bizleri ne hallere getirdiklerini bir bakın.

      O “akıllılar”; çok yakın bir zamanda televizyon izleyicilerini de kendi ekranların mahkum edeceklerdir. Daha şimdiden tüm gençler, hatta hatta her yaştakiler televizyonlarda izleyebileceklerini ellerindeki telefondan izlemeye başladılar bile çoktan. 

      Ya gençler, toplu taşıma araçlarında ellerindeki telefondan televizyon izliyorlar, film izliyorlar, öğrenciler ders çalışıyorlar, ders notlarına oradan göz gezdiriyorlar.

     Öğrenciler bu işi o kadar ileri götürdüler ki, o akıllı telefonları imtihanlarda, çalışmadan, ya dışarıyla iletişim kurarak ve oraya yükledikleri ders notlarından kopya çekerek, imtihanları halletmeye çalışıyorlar. Ancak; artık işleri çok zor. İmtihanlara giren öğretim üyeleri, gözetmenler ve öğretmenler imtihana girdiklerinde ilk iş olarak telefonları ellerinden alıyorlar. 

      Tam anlamıyla teknoloji mahsulü akıllı telefon mahkumu olduk. En büyük zararı da ulusal gazetelere verdi bu akıllı telefonlar. Çoğunluk, gazeteleri canlı olarak okumuyor, çünkü gazete satın almıyorlar. O akıllı telefonların ekranından gazeteleri de takip ediyorlar. Özellikle iletişim fakültesi öğrencileri hiç ama hiç gazete almıyorlar neredeyse. “Gazete tirajları neden bu kadar çok düştü”ye başka neden aramaya hiç gerek yok. 

      İşte teknolojinin nimetleri; kitap okumuyoruz. İnternetten, elektronik ortamdan okumak varken kitap satın almaya ne gerek var!

      Teknoloji iyi, güzel de, bazı alanlarda tam anlamıyla canımıza okudu. En dayanılmazı ise; düşünmüyoruz, üretmiyoruz hazıra konma alışkanlığımız had safhada, her şeyi internetten kopyalıyoruz.

      Çok “teknolojik” olduk vesselam, sonumuz iyi değil.