DEVLETLERİ DOLANDIRAN TÜRK'ÜN HİKAYESİ

Musa ALİOĞLU 17 Kas 2019

Musa ALİOĞLU
Tüm Yazıları
Ayşe Başçı, 1974 yılında, Yeşilköy-İstanbul'da doğdu. 1997'de Boğaziçi Üniversitesi Mütercim-Tercümanlık Bölümü'nden mezun oldu.

Para kazanmak için yaptığı işlerde Uluslararası İlişkiler Koordinatörü, Okutman, Metin Yazarı, Projeler Koordinatörü gibi unvanlarla anıldı. Gönlünden geçen meslek hep yazarlık ve çevirmenlik oldu. Başı sıkışınca kitaplara sığındı. Birçok yayın evine çeviri ve redaksiyon yaparak avundu. Remzi Kitap Gazetesi’nde, “Lafı Çevirmeden” adlı köşede 4 yıl yazarlık yaptı. Halen bir özel medya şirketinde “yazmaya” devam ediyor.

Ne oldu, nasıl oldu bilinmez bir gün ona çok ilginç gelen bir “dolandırılıcık olayı”nın peşine adeta bir dedektif gibi düşerek, çok ilginç bir kitap yazdı ve bu yılın ilk yarısında kamuoyuna sundu.

Kitabın adı: “KÖNİG: Dünyayı dolandıran Türk’ün romanı.” Kitabın konusu havacılıkla ilgili olunca kendisiyle maille iletişim kurdum ve bu kitabın yazılış hikayesini öğrendim. Yazar der ki:

“Konu hakikaten pek bilinmiyor, çünkü Türkiye'nin siyasi gündemi pek izin vermemiş anladığım kadarıyla. Ayrıca König ismiyle maruf Ekrem Hamdi Bey'in siyasi ilişkileri de olayın üstünün örtülmesinde etkili olmuş. Ben de meseleyi iki satırlık bir Twitter post'unda gördüm açıkçası. İlgimi çekti, internette havayolu101.com'da (Konunun geniş özetini buradan okuyabilirsiniz. M.A) bu konuda bir makale olduğunu gördüm ama bilgiler çok kısıtlıydı. Bu enteresan mevzuyu, bir kitaba dönüşecek kadar genişletebilir miyim diye uzun bir araştırma sürecine girdim. Türkiye'de bu konuda çok sınırlı kaynak var. Cemil Koçak ve Sinan Kuneralp’in makaleleriyle yola çıktım. Cumhuriyet, Tan gibi gazetelerin arşivlerinde de konuyla ilgili haberler buldum fakat çelişkiler, tutarsızlıklar vardı. Bunun üzerine yabancı kaynaklara yöneldim. Olayla ilgili en kapsamlı bilgiyi Kanada Ulusal Arşivi’nden buldum; 350 sayfayı aşan bir dosyayı satır satır inceledim. Yabancı basını taradım, bazı Fransız, ABD ve Kanada gazetelerindeki haberleri okudum. Ayrıca İngiliz Ulusal Arşivi’nden de yararlandım. Böylece parçaların büyük bölümü birleşti. Yine de Ekrem Hamdi'nin hayatıyla ilgili bilmediğimiz çok şey vardı. Aileye de ulaşamadığımız için o kısımları da olayın ruhuna uygun bir kurgu içinde yerleştirmeye çalıştım.”

Ben kitabın yazarı Ayşe Başçı’yı geçen haftalarda sona eren Kitap Fuarı’nda ziyaret edip, kitabını imzalattıktan sonra kendisinden bu ilginç adamın hikayesini ve bilgi toplama sürecini daha ayrıntılı olarak dinledim. Ayşe Hanım yaptığımız sohbette anlatmaya şöyle devam etti:

“Bu zamana kadar Ekrem Hamdi'nin babasının Kiraz Hamdi Paşa, dayısının ise Süleyman Şefik Paşa olduğu söyleniyordu. Oysa Ekrem Hamdi, 21 Temmuz 1943 tarihli Cumhuriyet Gazetesi haberine göre, ilk duruşmasında usulen hüviyetini açıklarken babasının isminin Mahmut Hamdi, annesinin isminin ise Didar olduğunu söylüyordu.

Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivlerinde yaptığım araştırma da bu hüviyet bilgisini doğruladı. Divan-ı Muhasebat Reisi Mahmut Hamdi Bey'in Nevrekoplu olduğuna, Didar Hanım'la evlendiğine, Ekrem adında bir oğlunun bulunduğuna ilişkin evraklar vardı. Arşivde ayrıca Ekrem Hamdi'nin annesi Didar Hanım'ın, Konya Sabık Valisi Ali Kemali Paşa'nın kızı olduğu da yazıyordu. Böylece bilmece çözüldü: Ekrem Hamdi esasında Nevrekoplu Mahmut Hamdi Bey'in oğlu, Süleyman Şefik Paşa'nın da yeğeniydi. Kiraz Hamdi'nin konuyla bir ilgisi yoktu. Kiraz Hamdi Paşa iddiasının nereden kaynaklandığı ise bir muamma. Bizzat Ekrem Hamdi menfaati için kendini bu şekilde tanıtmış olabilir.

Araştırmalarımda farklı kaynaklardan yararlandım: Bunlardan ilki, dönemin yerli ve yabancı gazeteleridir (Akşam, Son Posta, Tan, Cumhuriyet, İkdam, The Times, The New York Times, Journal des Débats Politiques et Littéraires, The Gazzette, Le Temps, The Ottawa Citizen vb.). Bu haberler, özellikle olayın Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa ve Kanada’daki yansımalarını karşılaştırmak açısından önemliydi. Türkiye gazeteleri kimi zaman birbiriyle çelişkili açıklamalar yapsalar da basının bugünkü gibi o dönemde de desteklediği tarafa göre yorum yaptığı aşikâr. 

Gazetelerin yanı sıra, Kanada Devlet Arşivlerinde (Library and Archives Canada) 72-K dosya numarasıyla saklanmış olan “Export of Aircraft and Submarines to Turkey” başlıklı Dışişleri Bakanlığı dosyasındaki belgeler ve yazışmaları inceledim. Bildiğim kadarıyla König olayı hakkında yapılan araştırmalarda Kanada kaynakları ilk defa bu kitapta kullanıldı. Söz konusu kaynaklarda, ABD yetkilileriyle yapılan yazışmalar ve İngiliz istihbaratından gelen evraklar da yer alıyor. Adı geçen

Leo Katz ile ilgili bilgilerin büyük bölümü de İngiliz Ulusal Arşivi’ndeki (The National Archives) KV-2-1403 numaralı dosyadan alındı. Türk basınında her ne kadar Katz bir silah kaçakçılığı şebekesinin üyesi olarak yansıtılsa da İngiltere Gizli İstihbarat Servisi MI5’ın dikkatle takip ettiği, aktif bir komünist. Söz konusu dosyada Leo Katz ile Ekrem Hamdi de ilişkilendiriliyor.

Son olarak da tarihçi ve gazeteci Gerald Howson’ın İspanya, Avrupa, Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri’nde onlarca yıl boyunca yaptığı araştırmalar sonucunda yazdığı Arms for Spain kitabını birincil kaynak olarak kullandım. Özellikle Fuat Baban’ın (Kürt iş adamı) olaya dahli konusunda bu kaynaktan yararlandım.

Bütün gayretlerime rağmen, Ekrem Hamdi Bakan’ın ailesine (gerek anne gerek baba tarafına) ulaşmak mümkün olmadı. Ailenin görüşünü alabilmek kuşkusuz kitaba bambaşka bir bakış açısı katacaktı. Bu imkân söz konusu olmadığı için, kitabın yazımı boyunca Ekrem Hamdi’yi günahları ve sevaplarıyla bir “insan” odağında ele almaya çalıştım.”

Ayşe Hanım’ı dinledikten sonra, ben bu kitabı, polisiye tadında bir tarih kitabı gibi çok da keyifle okudum. 50 uçak siparişi o zamana göre de, şimdi de çok önemli bir ticari faaliyet. Ama Bakan imzasının taklidi ve bir bakanı istifaya kadar götüren bu ilginç olaylar zincirini anlatan kitabı sizlerin de okumasını çok isterim doğrusu. Türkiye adına, Milli Savunma Bakanı’nın imzasını taklit edip, Kanada’ya savaş uçağı siparişi vererek, bunları da o sırada iç savaşın yaşandığı İspanya’ya satmaya kalkan bir profesyonel dolandırıcı mı, yoksa bir ticaret dehası mı? Buna siz karar verin. Ne müthiş (?) Türkler varmış meğer.!...

İyi okumalar Türkiye’m...

KÖNİG: Dünyayı dolandıran Türk’ün romanı. Mundi Yayınları-2019.

296 Sahife. (31.00 TL)