DIŞIMIZ ATEŞ ÇEMBERİ, YÜREĞİMİZ YANGIN YERİ

Faruk AKTAŞ 07 Şub 2020

Faruk AKTAŞ
Acının bizi birleştirmesini umduk ama o da olmadı. Siyasi kutuplaşma bizi o denli ayrıştırmıştı ki enkaz altından cansız çıkarılan bedenler, yaralı kurtarılan canlar konusunda aynı duyguları hissetmediğimiz ortaya çıktı.

ABD-İran geriliminin yansımaları, yanı başımızda bölünmeye doğru giden Irak’taki iç karışıklıklar, Suriye’de Rusya ile yaşanmaya başlayan gerilim, Doğu Akdeniz’deki yüksek tansiyon, Libya meseleleri vs derken 2020’nin Türkiye açısından oldukça zorlu bir yıl olacağı belliydi.

Bu ateş çemberinden yanmadan geçmek için içerde birbirimize kenetlenmemiz şarttı.

Derken yılın ilk ayının sonlarına doğru Elazığ’daki 6.8 şiddetinde bir depremle sarsıldık. Bu doğal afette 41 canımızı yitirdik.

Acının bizi birleştirmesini umduk ama o da olmadı. Siyasi kutuplaşma bizi o denli ayrıştırmıştı ki enkaz altından cansız çıkarılan bedenler, yaralı kurtarılan canlar konusunda aynı duyguları hissetmediğimiz ortaya çıktı.

Muhalif kesimlerin “umudu” bir belediye başkanının toplumun yüreği kanarken soluğu kayak tatilinde alması ayrışmaları derinleştirdi.

Bu tartışmalar sürerken dış politika Ankara-Washington arasında mevcut gerilimi daha da tırmandıracak ABD’nin “Filistin’i yok etme” planı açıklandı.

Derken yılın ikinci ayının ilk günlerinde Rusya destekli Suriye rejim güçlerinin İdlib’deki saldırısı geldi. Sekiz şehit verdiğimiz bu saldırı sonrası Rusya ile ipler daha da gerildi.

Dışarıda Türkiye-Rusya ve Türkiye-ABD ilişkilerinin geleceğini tartışırken içeride yeni bir doğal felaketle karşılaştık.

Van’da aynı yerde arka arkaya yaşanan iki çığ faciasında Elazığ’daki depremde yitirdiklerimiz kadar kayıp verdik.

Van’da çığ altındakileri kurtarmaya çalışırken bu kez İstanbul’dan gelen bir haber yüreğimizi ağzımıza getirdi.

Sabiha Gökçen Havalimanı’nda iniş sırasında yere çakılan bir yolcu uçağı parçalara ayrıldı. Burada da 3 canımızı yitirdik ama Allah’tan facianın boyutu bununla sınırlı kaldı.

2020’nin 40’ını doldurmadan 100’e yakın kayıp verdik.

Yani 100 evde şuan yangın var. Bazı cenazelerimizi toprağa dahi vermedik henüz.

Yaramız o derin acımız o kadar sıcak.

İçeride yüreğimiz kanarken dışarıda sayısız güç, mengeneyi boğazımıza geçirip sıkmak için fırsat kolluyor.

Bombalı eylem hazırlığında olan PKK’nın iki militanı içeride yakalanırken Avrupa Parlamentosu aynı terör örgütüne kapılarını açıp konferans yaptırıyor. Avrupa Birliği, Doğu Akdeniz’de diş göstermek için bazı şirketlerimize yaptırım uyguluyor.

Suriye’de Rusya ile yaşanan gerilim konusunda sırtımızı pışpışlayan ABD, Irak ve Suriye’de PKK’ya alan açmak için tüm kozlarını seferber etmiş durumda.

ABD de Avrupa gibi Türkiye’nin “yumuşak karnı Kürt meselesine” oynuyor.

Ve şimdiler de Moskova da aynı meseleye al atıyor.

Türkiye dışındaki Kürt güçler PKK ile birleştirilerek Türkiye’nin içine uzanacak bir planların hesapları yapılıyor.

Bu planın bir ayağı olarak Irak hızlı adımlarla kaosa götürülüyor.

Suriye’de yaklaşık 9 yıldır süren iç savaşın etkileri düşünüldüğünde Irak’ın parçalanmasının Türkiye’ye maliyeti çok daha ağır olabilir.

Belki Türkiye Irak’ı parçalanmaktan kurtaramayabilir ancak bu ülkenin Kürt parçasının Suriye’deki PYD denetimindeki bölgeyle birleşerek bir bomba gibi üzerine düşmesini engellemek için yapabilecekleri, yapmak zorunda oldukları var.

Hâsıl-ı kelâm Türkiye 2020’de içeride doğal, dışarıda çok sayıda suni felaketle karşı karşıya.

Doğal felaketlere karşı alınacak önlemlerin reçetesini ilgili bilim çevreleri veriyor.

Suni felaketlere karşı içeride kenetlenmiş bir toplumun, her yönüyle destek verdiği güçlü bir diplomasiye ihtiyaç var.