Vakıf Katılım web

​DOLAR KURU NEREYE? MERKEZ BANKASI DOLMUŞA MI BİNDİ?

Prof. Dr. D. Murat DEMİRÖZ
Tüm Yazıları
3 Kasım 2017 tarihli yazımda mart ayında yıl sonu için yaptığım dolar kuru tahminimi yazmıştım.

3 Kasım 2017 tarihli yazımda mart ayında yıl sonu için yaptığım dolar kuru tahminimi yazmıştım. Buna göre, 31 Aralık 2017 tarihinde dolar kuru tahminim 3,77-3,83 TL bandı arasında gerçekleşecekti. Son on gün içerisinde dolar kuru önce 3,88’den 3,98’e kadar çıktı, oradan 3,90’a kadar düştü ve en son 3,94 – 3,95 arasında karar kıldı. Şu halde dolar kurunda 3,94 TL düzeyinde kısa dönemli bir spekülatif dengeden bahsedebiliriz. Ancak benim tahminimin esasını temel değerler oluşturmaktaydı. Buna göre Cari İşlemler Hesabı verilerine dayanarak yaptığım tahminimin başarılı olması için öngörülemeyen spekülatif hareketlerin ihmal edilecek düzeyde olması gerekmekteydi. Türkiye’de gerek dış ekonomik veri akışlarından, gerekse iç siyasetteki gerginlikten kaynaklanan bir risk algısı oluşmuştu. TÜFE bazlı Reel Efektif Döviz Kuru Endeksi Ekim 2017 değeri 87,96’dır. Bu kabaca şu anlama gelmektedir: TL (100-87,96 = 12,04) yüzde 12 civarında aşırı değer kaybındadır. Yaptığım en yeni hesaplara göre şu anda dolar kurunun ideal değeri 3,81 TL civarındadır. Burada 13 Kr.’luk bir fazlalık artan belirsizlik ve risk algısından kaynaklanmaktadır. 

“Hocam hep böyle sayıları verip risk algısı, direnç noktası, piyasa fiyatlandırıyor gibi kavramları kullanıp hiç birimizin hiçbir şey anlamadığı yazılar yazıyor bu ekonomistler. Ya iktisatçılar ne diyor?”, dediğinizi duyar gibiyim. Ben de şöyle derim:  ”Al benden de o kadar…” Bugün yazılı medyada şöyle bir algı oluştu: “faiz indi – döviz bindi” yazıları yazan, iktisat terminolojisine hakim olmayıp iki tane bilgisayar grafiğine göre piyasa argosuyla yazan deha sahibi (!) yüksek teknisyenler “ekonomist”, işin içine insan davranışı, tarih, sosyoloji ve politika gibi gereksiz ve saçma değerleri dahil edenler “iktisatçı” olarak adlandırılır. Tam cehalet… Ekonomi iktisat biliminin incelediği olgular ve süreçler ağıdır. Ekonomist ise iktisatçının İngilizce karşılığı “economist” kelimesinden dublaj Türkçesiyle yapılan tercümedir. İkisi de aynı anlama gelir. Bu “ekonomist” olarak bilinen arkadaşlar, çoğunluk itibariyle iktisatçı bile değildir. Büyük oranda mühendislik eğitimi görmüş, şanslıları ise işletme - finans mezunu olan türedi piyasa profesyonelleridir. Pekiyi, gerçek iktisatçılar kurdaki bu 13 Kr.’luk şişkinliğe ne sebep göstermektedirler? Dediğim gibi bu şişkinlik çoğunlukla iktisadi olmayan etkenlere, bir kısmı da “ekonomist” olarak tabir edilen “piyasa profesyonellerinin” kitle psikolojisi içinde panik dalgasına kapılıp sahip oldukları irrasyonel beklentilere bağlıdır. 

Gerek Sayın Cumhurbaşkanı’nın faiz-enflasyon ilişkisine dair dile getirdiği görüşleri, gerek hükümeti destekleyen medyada ABD ile savaşı çağrıştıran değerlendirmeler, memleketin içinde bulunduğu her kötü olayı “dış mihraklar ve üst akla” bağlayan “dahi” (!) uzmanlar ulusal ve uluslararası yatırımcıları tedirgin etmektedirler. Kimse telaffuz etmezken, Temmuz 2015’ten bu yana NATO’dan çıkılması taraftarı olduğunu açık bir şekilde söyleyen beni bile NATO’cu gibi gösterecek ateşli konuşmalar yapılmaktadır. Adamlar, Türkiye’nin ne yapacağını, piyasanın nereye gideceğini öngöremedikleri için parayı dışarıya kaçırmaktadırlar. Bunun üstüne Merkez Bankası’nın panik dalgasını kontrol etmek yerine, panik dalgasına kapılarak yaptığı döviz satışları da (ki bu Merkez Bankası’nın çizdiği hedef ve strateji ile hiç uyuşmamaktadır, DMD) bu panik dalgasını kuvvetlendirdi.  Cumhurbaşkanımızın Başdanışmanları Doç.Dr. Hatice Karahan ve Dr. Cemil Ertem’in ortalığı yatıştırmak ve güven ortamını tesis etmek amaçlı sağduyulu açıklamaları bu ortamda duyulmadı bile. Dolar kuru, yıl sonunda benim öngördüğüm 3,77-3,83 bandına iner mi? Ya da daha da yükselip 4,2-4,3 aralığına yerleşir mi? Kısaca özetleyeyim.

Eğer bir ay içinde Suudi – İran ilişkileri bir sıcak savaşa doğru gelişirse, Soçi Toplantısı’nın ileriki günlerde somutlaşacak sonuçları Türkiye’nin beklentilerinin tersine sonuçlar verirse, 4 Aralık’ta başlayacak esas Zarrab Davası’nda Türkiye’nin imajını bozacak bilgiler basına verilirse, iktisat biliminden uzak kahvehane muhabbeti benzeri aforizmalar yetkili kişiler tarafından seslendirilmeye devam edilirse ve üstüne üstlük Merkez Bankası dolmuşa binmeye devam ederse dolar 4,5’u da görür.  Ama bunları tersi olursa, büyük ihtimalle dolar kuru sene sonunda benim öngördüğüm 3,77-3,83 bandına iner. 

Cuma günü faiz-enflasyon ilişkisinin ne olduğunu anlatacağım.