EKONOMİ VE KORONA (KOVİD-19)

Yusuf DİNÇ 17 Mar 2020

Yusuf DİNÇ
Tüm Yazıları
Kriz hükümet tarafından iyi yönetiliyorsa dahi tabana indiği ile ilgili şüphe duymakta hakkımız var ve bu durumun hükümeti ilave tedbirler almaya itmesi olağan bir hal olacaktır.

Korona (Kovid-19) kimsenin anlamadığı bir etki bıraktı. Bunu ciddiyetini gevşetmek için değil gerçekten anlamaya imkân olmadığı için söylüyorum. Zira en başta TV tartışmalarından da istifade edilemedi. Virüs yurt dışındayken komplo teorisi kıvamında tartışmalar TV’lerin reyting kaygısını karşılamak için ekranları kaplarken Türkiye’de vaka görüldükten sonra ani bir dönüşle enfeksiyon uzmanları tartışmaya dahil olabildi.

Fakat ilk tartışmaların ortaya çıkardığı kıvam, sokakta insanlar üzerinde etkili oldu ve olmaya devam ediyor. Kriz hükümet tarafından iyi yönetiliyorsa dahi tabana indiği ile ilgili şüphe duymakta hakkımız var ve bu durumun hükümeti ilave tedbirler almaya itmesi olağan bir hal olacaktır.

Başkaca anlaşılamayan konu ekonomiye ne olacağıdır. Para politikası anlamında kararlar alan merkez bankalarının neyi, nasıl analiz ederek genişleyici yönde politika geliştirdiklerini anlamak da zordur. Kur, borsa, altın, petrol vb geleceğe dönük tüm yorumlar da yeterli rasyonelden uzaktır. Çünkü cari tecrübe içinde ilk defa böyle bir hal ortaya çıkmıştır. Bilançoların iç içe geçtiği, tüm ilişkilerin kompozit kurulduğu bir dünyada hangi etki nereden ucu tutularak tahlil edilecektir? Paranın tağşişi gibi uygulamalar bu krizin büyümesi halinde sosyal kaoslara neden olabilir. Türkiye için bu kriz TL’nin değerini güçlendirmek için bir araç olabilir mi, diye sormak geliyor içimden.

Bunlar yanında içimde bir his yahut dua, bu küresel sorunun içinden Türkiye’nin sıyrılıp çıkacağını düşündürüyor. Yapageldiklerimizden sonra tam bir omuzluk mesafedeyiz. Umudu canlı tutmak gibi de bir sorumluluğumuz var. Gerisinde güçlü analizler olduğu müddetçe neler yapılmalı ve yapılacaksa sonuna kadar zorlamak zorundayız. Dünyadaki tüm çevrelerden daha analitik ya da en geniş tahayyülle iktisadi etkiler üzerine stratejiler geliştirmemiz gerekiyor. Üstelik bunu her bir iktisadi aktörün tek tek yapmasına ihtiyacımız var. İşimizi en iyi kendimiz biliyoruz. Meslek birliklerinin, odaların ve ilgili diğer kurumların hükümetle iş birliği anlamında en etkin olması gereken dönemdeyiz. Hükümetin de meslek örgütlenmelerinden gelen yapıcı çözümleri etkin bir iletişim kanalı üzerinden ele alması gerekiyor. Politika kurulları bu krizin yönetilmesinde iletişimin merkezi ve stratejinin ana aktörlerden birisi olabilir.