EMEKLERİ HEBA ETMEYELİM!

Fehmi KETENCİ 30 Haz 2020

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
Genelde evdeyiz. Çalışmak zorunda olanların dışarı çıkma kısıtlamasının dışında, işine gitme durumunda olanlar var.

      Martın ortalarından beri tam anlamıyla aklımızda olan tek şey var. Yaşamımızı ona göre ayarlamaya çalışıyor, salgın önlemlerinin kontrolünde yaşantımızı sürdürmeye çalışıyoruz.

      Genelde evdeyiz. Çalışmak zorunda olanların dışarı çıkma kısıtlamasının dışında, işine gitme durumunda olanlar var. Bu durumdakiler bile, kısıtlama olmasa da, tüm hareketlerini salgına göre ayarlamak zorundalar. Toplu taşıma kullanırken, bir yere giderken, alışveriş yaparken yaşamımızı kontrol eden zorunlu önlemlere göre hareket etmeliler.

      Bu arada, bu kısıtlama ortamlarında en çok zorlananlar; 65 yaş üstü bizler olduk. Olabildiğince “evde kalmamız” gerektiği söyleniyor hep. Bu söylemlerin; olması gerekenden daha abartılı olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Zaman zaman sadece risk grubunda olanlar olarak gösterilen 65 yaş üstü ile ilgili hala giderilemeyen psikolojik durumla ilgili hala bir şeyler yapılamadı. Sadece “aman ha; riskli gruptasınız ve olabildiğince evden dışarı çıkmayın” uyarılarına devam.

      Bakıldığında; önlem olarak öngörülenlere en yoğun şekilde uyanlar da 65 yaş üstüler.

      Gençler, normal yaşamlarının neredeyse önemli bir bölümünü yaşamaya başladılar çoktan. Kafeler dolup-taşmaya başladı. Caddeler, çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu görüntülerle dolu. Bu görüntülerde en dikkat çekenler ise; bu kalabalıklar arasında bir süre önce yasaklanmasına rağmen; maskesiz veya maskeyi aksesuar olarak takanlar. Bunların büyük bölümü gençlerden oluşuyor. Dikkatle bakıldığında uzun süre evde kalan 65 yaş üstüler maske konusuna da olabildiğince özen gösteriyorlar.

      Salgın hala gündemimizin birinci sırasında. “Normalleşme” sıkça dile getiriliyor ama, görünenlerde, normalleşen bir durumdan söz etmek mümkün değil. Televizyonlara çıkıp salgın konusunda bilgi aktaran uzmanlar da bu aşamada, normalleşmeden söz etmenin pek de doğru olmadığını dile getiriyorlar.

      Koronavirüs salgınında endişe duyulan iki kritik eşiği geride bıraktık.

      Birincisi; bir hafta önce cumartesi günü tamamlanan LGS imtihanları, ikincisi; geçen cumartesi-pazar günleri iki milyonun üzerinde öğrencinin girdiği YKS sınavının ne sonuçlar doğuracağı ve geride neler bırakacağıdır. Bu çok önemli bir bilinmeyen olarak öğrencilerin ve ailelerinin kafalarında bir soru işareti olarak durmaktadır. Umarız ve dileriz ki, korkulan olmaz ve salgın konusunda alınan önlemleri heba etmeyiz ve vaka sayısının gidişatında artış göstermez.

      Salgında bu haftaya kadar umut veren bir gidişat vardı. Bunu, normalleşmeye geçiş olarak görmek yerine, daha iyi, dikkatli, inceleme yapılması gereği göz ardı edilmemelidir.

      Salgını, başından beri oldukça iyi yöneten Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu, bu normalleşme konusuna daha serinkanlı yaklaşılması gerektiğini sıklıkla dile getiriyorlar. Bunun en belirgin göstergesi ise; Anadolu’da olumsuz bir seyir izlediği rakamlara da yansıyan vaka sayılarıdır. Sağlık Bakanımız, bunu, baştan beri sürdürdüğü, net ama, kafa karıştırmayan, toplumun anlayacağı dille her gün açıklamaktadır.

      Toplum olarak bize düşen görev; bu açıklamaları dikkatle dinleyip, normalleştiğimiz anlayışını bir süre daha öteleyerek, uymamız gereken önlemleri eksiksiz uygulamaya devam etmeliyiz. 

BİR TUTAM TEBESSÜM

TERMODİNAMİK!   

    Adamın biri berbere gelmiş saçını kestiriyor. Berber sorar;

    - “Ne iş yaparsın?”

    - “Mühendisim ben”

    - “Mezun musun?”

    - “Evet”

    - “En çok hangi dersten zorlandın?”

    - “Termodinamik dersinden”

    Aradan birkaç dakika geçtikten sonra, berber tekrar sorar;

    - “Hangi dersti?”

    Adam biraz şaşkın cevap verir; “Termodinamik dedik ya!”

    Birkaç dakika geçtikten sonra berber tekrar sorar;

    - “Demek en çok Termodinamik dersinde zorlandın ha?”

    - “Evet, eveet Termodinamik dersinde?!”

    Berber birkaç dakika sonra aynı soruyu bir kez daha sormaya kalkışınca, mühendis isyan etmiş, kızgınlıkla;

    - “Yahu kardeşim, en çok zorlandığım ders, Termodinamik dedim ya. Niye aynı soruyu tekrar tekrar soruyorsun”  

    Berber sakince cevap verir;

    - “Sen termodinamik deyince saçların diken diken oluyor, ben de saçlarını daha rahat kesiyorum!”