EROL EVGİN VE İNSAN DİYETİ

Funda ÖZKALYONCU
Erol Evgin ile konser öncesi röportaj yapıyorlar;

“Erol Bey hep gençsiniz, hep formunuzda kaldınız, hep güler yüzlüsünüz, yıllara meydan okuyan mutlu halinizi neye borçlusunuz” diyorlar.

Erol Evgin cevap veriyor;

“Yediklerime dikkat ediyorum, iyi beslenmeye çalışıyorum ve ‘insan diyeti’ yapıyorum.”

Her iki diyeti yaptığı o kadar belli ki…

İncecik halinden yediklerine, beslenmesine dikkat ettiği belli.

Delikanlı gibi, hep aynı.

 Sahnede sanki tüy üzerinde yürüyor, hafif, uçarcasına bir oraya bir buraya.

Çok güzel fıkralar, çok güzel hikayeler anlatıyor.

Sıcacık gülüyor, sımsıcak suratı var.

Kalbimizi ısıtmış, yıllardır eşlik ettiğimiz çok güzel şarkıları var.

İnanılmaz bir gece geçiriyoruz.

Saygın insan, kıymetli insan, ömrün hep uzun, çok mutlu geçsin inşallah…

Bu yaşta, bu tecrübe ile insan diyeti diyor. Ne demek istiyor, görüştüğüm insanları seçiyorum, insanlarla az görüşüyorum, bana zararı olmayacak mesafede kalıyorum.

 O kadar haklı ki...

Şimdilerde ben bunu başarmaya çalışıyorum. Kime merhaba desen canını sıkıyor. Kimse ile ilişki mesafesi ayarlayamıyorsun. Aman ne tatlı dediğin insan ısırıp kaçıyor.

İki kadın sohbet ediyoruz, geçen yıldan bu yıla ilk defa karşılaşmışız, “nasılsın” diyor.

“İyiyim” diyorum. Oradan buradan iki kelam. “Kilo aldım, yanlış bir diyet uyguladım. Hem sağlığımı bozdum hem de bütün kiloyu geri aldım” diyorum.

Yanı başımıza bir arkadaşı türüyor, hiç tanımıyorum, konuşmamızı dinleyerek eşlik ediyor ve birden bire “evet çok kilo almışsınız, ben sizi tanıyamadım” diyor.

Kafamdan aşağı kaynar su iniyor.

Kadına dönüyorum, “siz ve ben hiç tanışmıyoruz, adınızı bile bilmiyorum, siz ne münasebetle bunu söylersiniz, ayıp değil mi, densizlik değil mi?” diyorum.

Diğer kadına dönüyorum, “anladın mi şimdi kimse ile, özellikle kadınlarla neden konuşmak istemediğimi” diyorum.

“Boş ver, konuşmuş olmak için söyledi” diyor.

“Boş ver demek ayıp. Konuşmuş olmak için insan iyi bir şey söyler. Sizi iyi gördüm der, merhaba tanışmak istiyorum, nasılsınız der” diyorum.

Durup dururken hiç tanımadığım bir kadın benim canımı sıkıyor.

Bu sadece bir tanesi. Onlarca hikâye anlatabilirim.

Yarın oluyor, tanıdığım, tanımadığım hiç kimseye kelime ile selam vermiyorum.

İnsansız hava sahası kurmaya çalışıyorum.

Konuşma zorunluluğunu ortadan kaldırıyorum.

Ve böylece kararlı bir şekilde insan diyetine başlıyorum.

Sevgili Erol Evgin.

Sen ne çektiğimi gel de bana sor, nerde nasıl merhaba derim gel de bana sor…

 O kadar kıymetlisin, o kadar değerlisin ki, tavsiyeni mutlaka yerine getireceğim.

Ömrüne bereket…

Funda'ya takılanlar…

Olay İstanbul'da.

Hem de İstanbul'un en kutsal semtlerinden birinde; Eyüp Sultan' da gerçekleşiyor.
Bilal adlı koskoca adam, sapık, 3 aylık kediye tecavüz ediyor ve kedi ölüyor.

İstanbul 14. Asliye Ceza mahkemesinde yargılanıyor.

Duruşmada “ben böyle bir şey yaptığımı hatırlamıyorum, yaptıysam pişmanım ve ölmeye razıyım” diyor.

Be adam! Utanmaz adam, rezil adam, ne yaptın da hiçbir şeyi hatırlamıyorsun? 

Bence de ölmelisin.

Haksız yere sahipli hayvanı öldürmek ve işe yaramayacak hale getirme suçundan 3 yıl hapis cezası veriliyor.

Kediye tecavüz ne oldu Hâkim Bey.

Adam canlıya tecavüz ediyor ve o canlı ölüyor.

Hâkim çok kararlı. İyi hal uygulaması yok diyor ve tahliyesine karar veriyor.

Ömrümde böyle bir dava ve ömrümde böyle bir sonuç görmedim.

Adaletin kestiği parmak acımazmış yalanı çok oyalamış bizi, kandıramaz artık…

Yemezler… 

Gazete son sayfasına kocaman puntolarla başlık atmış; “Alkol tüketiminde sondan ikinciyiz.”

Sanki kötü bir şeymiş gibi. 

Eyvah dedirtecek bize.

Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa ve Orta Asya da yılda kişi başına düşen alkol oranını açıklamış.

Gazete, 3 ülke arasında.

" Yılda sadece 1,5 litre içen Türkiye sondan ikinci oldu" diye başlık atmış.

Litvanya birinciymiş, onu Çekya, Belçika, takip etmiş.

Sanki çok matah bir şey.

Sanki insanlara çok faydalı bir şey.

Nice yuvalar, nice kadına şiddet, nice namus cinayetleri bu alkol nedeniyle işlenmedi mi?

Nice iş yerleri, ortaklıklar bu alkol nedeniyle bitmedi mi.

Başlık şöyle olmalıydı; “Alkol tüketiminde ülkemiz 53 ülke arasında 51. sırada.”

Çok şükür.

Bin şükür.

Ne mutlu bize.