EURO 2024

Mehmet Arif DEMİR
Tüm Yazıları
Aslında; bu yazımızda hafta sonu oynanan ve "enteresan" sonuçlarla biten birkaç maçı farklı açılardan inceleyip bazı çıkarımlarda bulunmak istiyorduk fakat gündemde Avrupa Futbol Şampiyonası 2024 adaylığımıza dair son durum öne çıktı tabiatıyla.

Yakın geçmişte hepimizin hatırında zamanın UEFA Başkanı Platini’nin 2016 organizasyonunu elimizden nasıl (ç)alıp kendi ülkesine götürdüğüne dair hikâyeler olduğu için milletçe pek ümitli değiliz bu türden tercihlerle ilgili olarak.

Bu sergüzeştin en başında 2016 Nisan ayında başlıca üç aday vardı. Almanya, Türkiye ve İsveç-Norveç-Finlandiya-Danimarka’dan oluşan İskandinav Konsorsiyumu. İlerleyen günlerde İskandinavlar yol yakınken vaz caydılar! ve kala kala Almanlar ve Biz kaldık. Son düzlükteyiz, yarış nefes nefese devam ediyor ve yarın akşamüzeri (27 Eylül 2018 Perşembe) UEFA Genel Merkezi’nin bulunduğu İsviçre’nin Nyon kentinde ilan edilecek. Dosyalar teslim edileli çok oldu, bizim sloganımız Share Together (Birlikte Paylaşalım) olarak belirlendi.

Hümanist ve insani değerlere saygılı bir sloganımız var ama muhataplarımız bundan ne kadar etkilenir orası bilinmiyor. Bu türden organizasyonlarda nelerin döndüğünü yıllardır bilenler biliyor. FIFA&UEFA organizasyonlarının ülkelere üleştirilmesinde farklı bir değerlendirme sistemi olduğu FBI (Amerikan Federal Soruşturma Bürosu) raporlarında bile uzun zamandır yer alan bir konudur.

Fizik derslerinde öğrendiğimiz gibi; NŞA (normal şartlar altında) UEFA Yönetim Kurulu’nun tercihinin bizden yana olması bekleniyor (farklı gerekçeler var ve çoğu bizim lehimize) fakat en büyük rakibimiz ne yazık ki Alman Futbol Federasyonu ve Alman Hükümeti değil, en büyük rakibimiz Adidas.

Alman spor ürünleri markası Adidas çok yakın bir tarihte UEFA ile büyük bir sponsorluk anlaşması yaptı/yeniledi. UEFA’nın en büyük gelir kaynaklarından birisi Adidas’ın sponsorluğu ile elde ettiği milyonlarca €uro.

Spor pazarlamasını biraz bilen herkesin tahmin edeceği üzere; UEFA Yönetim Kurulu Almanya-Türkiye tercihini yaparken bazı iç dengeleri de gözetmeye dikkat edecektir. Maça 1-0 mağlup başlıyoruz anlayacağınız.

Bizim avantajlı olduğumuz konu ve başlıklar da çokça var (ama yetecek mi göreceğiz); coğrafi konumumuz ve yeni yapılan Istanbul Grand Airport (IGA)’un sunduğu ulaşım-bağlantı avantajı ile 53 ülkeden ve 132 ulaşım noktasından dört saatten daha kısa sürede turnuvanın yapılacağı illerimize(İstanbul-Ankara-Antalya-Bursa-Gaziantep-Konya-Trabzon-Kocaeli-Eskişehir) ulaşım mümkün. Farklı ülkelerden 1 milyar 100 milyon kişi kolaylıkla ulaşabilir Ülkemize (ki bu bir rekor bu zamana kadar böyle bir hinterlandı olan ülke olmadı adaylar içinde).

Stadyum kapasitelerimiz aşağı yukarı denk durumda bizim statlarımızın 10’u da gıcır gıcır. 48 tane de (bir kısmının yapımı devam eden) antrenman tesisimiz var misafir takımlar için. Genç nüfusumuz ve futbol tutkumuz bir başka pozitif etken. Turizm potansiyelimiz, otel/konaklama kapasitemiz ile geleneksel Türk misafirperverliği de bizim artılarımız arasında.

20 üyenin oy kullanma hakkı olan UEFA karar toplantısında Türk üye Servet YARDIMCI ve Alman üye (Federasyon Başkanı) Reinhard GRINDELL oy kullanamayacak. UEFA Başkan Yardımcısı Hollandalı Michael van PRAAG’ın bizden yana olduğunu deklare etmesi ne kadar etki edecek bilemiyoruz. (Bizim kulislerde konuşulanlara göre şu anda 9-9 eşitlik durumu söz konusu.)

Almanya’da hafta sonu oynanan bazı maçlarda taraftar grupları “€urolarla satın alınmış turnuvalar istemiyoruz” diye pankartlar açıp değişim isteklerini dile getirdiler. Bu pek alışık olunan bir durum değil, halkın bir turnuvaya dair “istemezük” demesi UEFA Yönetim Kurulu’nu ne kadar etkiler bu da bilinmezlerden.

Pek umutlu olmayalım da (sonrasında netice lehimize olmazsa) hayal kırıklığımız da büyük olmasın diyerek Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz.’nin sözüyle bağlayalım yazıyı;

“Hak şerleri hayr-eyler, zannetme ki gayr-eyler, görelim Mevlâ neyler, neylerse güzel eyler.”