'EZİYETÇİ'LERİN İSİMLERİ LİTERATÜRDEN SİLİNSİN Mİ?

Mehtap DEMİR 21 Haz 2020

Mehtap DEMİR
Tüm Yazıları
"Viktorya Gölü" Kenya, Uganda ve Tanzanya tarafından ortak kullanılıyor ancak 1850'li yıllardan bu yana İngiliz kaşif John Hanning Speke'in verdiği isimle anılıyor.

İlginç ve bir o kadar da önemli bir haber okudum.

“Doğu Afrikalılar, Viktorya Gölü'nün sömürge döneminden kalma adının değişmesi için mücadelelerini sürdürüyor”

Afrikalılardan, Britanya tarihinin en güçlü hükümdarlarından biri olan Kraliçe Viktorya’ya ve İngiliz sömürgeciliğine bir tepki bu.

“Viktorya Gölü” Kenya, Uganda ve Tanzanya tarafından ortak kullanılıyor ancak 1850'li yıllardan bu yana İngiliz kaşif John Hanning Speke'in verdiği isimle anılıyor.

İngilizlerin 1800’li yıllarda sömürgeleştirip, kelimenin tam anlamıyla kanını emdikleri o coğrafyada hala izleri duruyor.

Ve silin(e)miyor…

****

Kraliçe Viktorya, Büyük Britanya ve İrlanda Birleşik Krallığı Kraliçesi ve Hindistan İmparatoriçesiydi.

63 yıl sürdü hükümdarlığı.

II. Elizabeth’den sonra da en uzun süre saltanat süren isim olarak biliniyor…

Kendisini konu alan pek çok film de yapıldı.

Hatta bunlar arasında -bence- en ilginç olan “Victoria&Abdul” filminde Hintli genç bir adamla kurduğu dostane ilişki, “İngiltere’nin yıllarca sömürdüğü insanlar üzerinde bir imaj çalışması” eleştirilerini de beraberinde getirmişti…

Doğrusu da bu ya,

O dönemlerde gücünün doruğunda olan Britanya refah ve zenginlik içerisinde yaşarken, Hindistan ve Afrika’daki durum ise ortadaydı.

“Victoria&Abdul” filmi bir yandan Britanya’nın gücüne vurgu yaparken diğer yandan da Kraliçenin aslında ne kadar insani bir yanının olduğunu öne çıkarıyordu.

Dünyayı titreten Viktorya sözüm ona bir o kadar da insaniydi.

Abdülkerim Müslümandı.

Yani kraliçe o kadar zulme karşın bir Müslüman hizmetkarı da sevebiliyordu. 

Abdülkerim, Kraliçe’nin 50. yıl kutlamaları adına sarayda görev yapması için Hindistan’dan Londra’ya gönderilmişti.

Ve Hindistan’dan Kraliçe’ye hediye edilmek üzere Hintliler için önemli olan bir altın para gönderilmişti.

Parayı Kraliçe’ye sunacak kişinin yanında duruyordu Abdülkerim. Parayı taşıyan isimdi.

Sıkı sıkıya tembih edilmişti Kraliçe’nin gözlerine bakmaması yönünde.

Ancak o dinlememiş ve merakından Viktorya’ya şöyle göz ucuyla bakmak istemişti.

O sıra tesadüf bu ya, Kraliçe ile göz göze geldi… Ne olduysa ondan sonra olmuştu.

Abdülkerim’den etkilenen Kraliçe, onu, ilerleyen zamanlarda Hintçe öğretmen anlamına gelen ‘’Munshi’’ olarak ilan etti.

Abdülkerim’i sürekli yanında tutuyordu…

Hatta onun ve ailesinin İngiltere’ye yerleşmesini istedi. Öyle de oldu. Kraliçe hayatının son günlerinde Müslüman bir Hintliye ve onun ailesine -sanki günah çıkarır gibi- sarılmıştı.

Bu durumdan İngiliz lordları ise hiç memnun değildi. Ve Kraliçe’nin ölümü beklendi…

Viktorya öldükten sonra da Abdülkerim ailesiyle, Hindistan’ın en fakir şehirlerinden Agra’ya geri gönderilmişti…

***

Film bu ya,

Büyük Britanya’nın en kudretli hükümdarlarından biri olan Viktorya, aslında çok duygusal bir kişiliğe sahipti.

Eziyetin had safhasını dünyanın fakir coğrafyalarına kanlı canlı yaşatan İngilizler unutulur muydu?

Elbette hayır,

Başa dönecek olursak,

Uganda, Kenya ve Tanzanya’dan yükselen “Viktorya Gölü’nün adı değiştirilsin çünkü Viktorya köleliğin önde gelen destekçilerinden biriydi" isteği, çekilen acıların bugünlere yansıması değil mi?

Abdülkerim filmdi,

Bu ise gerçek…

***

Yakın zaman “Nefret”leri

Nefret 1

Hatırlarsanız Kovid-19 salgının ilk günlerinde, daha doğrusu virüsün Çin’den Avrupa’ya yayılmaya başladığı günlerde, Avrupa’nın her köşesinde Çinlilere tuhaf ve tedirgin edici bakışlar atılmaya başlanmıştı.

Bir süre sonra ise bu bakışlar yerini el hareketlerine, en sonunda da irili ufaklı fiziki saldırıya bırakmıştı. 

İtalya’da, Fransa’da, Almanya’da çekik gözlüler –Çinli olup olmadığına bakılmadan- saldırıya uğruyorlardı.

Hatta ülkemizde de Suriyeli nefretinden sonra Kovid-19 kaynaklı çekik göz tedirginliği yaşanıyordu.

Az çekmediler.

Neyse ki garipler, ikinci dalga gelmeden dünyanın her köşesinde biraz rahat nefes almaya başladılar.

Nefret 2

ABD’de etkisi hala süren bir örnekle devam edelim.

Sırf derisi siyah olduğu için öldürülen insanlar zincirine eklenen George Floyd’un yerine bakalım önümüzdeki yıllarda kimlerin ölümünü konuşacağız…

Nefret 3

BBC arşivlerinde Türkiye yönelik bilgiler, tarihi görüntüler verilirken her karede Anadolu’yu kötü resmetmek de nedir?  

Eskiden hiç mi güzel değilmiş bu coğrafya?

Nefret 4

Suriye’den Afganistan’dan savaştan kaçıp çocuklarını ve hayatlarını koruma altına almak isteyen binlerce insan Yunanistan sınırından nereye gitti?

Ne oldu o insanlara… Kim, neden nefret etti de açlığa yoksulluğa mahkum etti o insanları.

Nasıl unuttuk onları?

Nefret 5

Benden olmayanı,

sanat, edebiyat, müzik, siyaset, akademi, futbol, medya, iş dünyası

vs. gibi alanlara sokmamak,

gireni engellemek, 

konuşanı uzaklaştırmak,

kişiliğini itibarsızlaştırmak,

ailesine saldırmak…

Neyin nefretidir?

***

Günün Sözü

“Ey insanların ayıbını arayan kişi!

Cennete girsen oradaki tek dikenli gül sen olacaksın.”

Hz. Mevlana