FANTOMA'NIN SON İKAZI

Mehmet Arif DEMİR
Reklam sektörünün duayeni, Marketing Türkiye Dergisi'nin kurucusu Merhum Attila M. ÖĞÜD'ün sözüydü; "Fantoma'nın Son İkazı". Attila Bey'in Amerika yıllarından o günlere taşıdığı bir klişe idi ve Fantoma aslında bizim Kızılmaske diye bildiğimiz bir anti-kahramandı.

İş ve üretim süreçleriyle ilgili bir sıkıntı, tıkanıklık olduğu zaman konunun muhatabına dönerek, ağzındaki “Cohiba/Bolivar” cigar’ından derin bir nefes aldıktan sonra “Fantoma’nın Son İkazı” sözünü söylerdi ve hepimiz anlardık ki; bazı şeyler yolunda gitmiyor ve bıçak kemiğe dayanmış vaziyette. Sonra hemen “Kriz Komitesi” sürece müdahil olur ve bir çözüm yolu bulunarak sulh sağlanırdı.

Fenerbahçe Başkanı Ali KOÇ’un bir nevi Ulusa Sesleniş’i olan sohbet toplantısının ardından birçok şey söylendi, yazıldı, çizildi. Bab-ı Âli’nin bütün kalemşörleri (gerçi artık Bab-ı Âli mi kaldı? İkitelli-Bağcılar parantezi demek lazım) her türden eleştirilerini bolca yaptılar, satır aralarındaki şifreleri çözdüler, gizlenmiş mesajları keşfettiler, ilgili ilgisiz hepimizi gayet güzel aydınlattılar Ali Bey’in dedikleriyle ilgili. Hatta daha ileri giderek Fenerbahçe’nin yeni başkanını muhalefet krizini çözmesi için siyasete davet edenler bile oldu, düşünün ne kadar geniş spektrumlu bir ilaç var elimizde.

Özetle;

1)       Ali Başkan, son ikaz faslından ilk olarak Camia’nın bozulan genetik kodlarını hedef aldı. 20 yıl süren hükümranlığın ardından taze bir başlangıç yapmaya imkân bırakmayan acıtıcı ve sıkıcı eleştirilere karşı sesini yükseltti ve “Van Persie” konusunu çıtlattı. (Anlayan anlamıştır. Lafın tamamı aptala anlatılır.)

2)       Kongrede kendine oy verenlere ve desteğini esirgemeyen tribünlere de “sükunet ve suhulet” ikâzında bulundu. “Enkaz” edebiyatına girmeden hep destek-tam destek noktasını hatırlattı.

3)       Fantoma’nın Son İkazı’nın en gerçek muhatabı Teknik Direktör Phillip J. W. COCU’ydu. Devre arasına kadar -belki de daha yakın- bir mühleti olduğunu üstüne basa basa söyledi. “Facia olursa B planım hazır kendine çeki düzen ver” dedi. Kızım sana söylüyorum gelinim sen de anla denir ya, Comolli’ye de sağlam bir gönderme vardı aslında bu ikazda.

4)       Bir medya grubunun bilinen anti-Fener tutumunu ifşa ederek taraftarlarını mobilize etti, safları sıklaştırdı. Doğru olmayan yapılmış haberlerden onlarca örnek göstererek medya organlarına “insanların algı ayarlarıyla oynamayın ” ikazını tatlı sert yapmış oldu. (Mesajın ilgilisi tarafından anlaşılmadığı görülüyor.)

5)       Federasyonu da unutmadı Ali KOÇ; hem Ali DÜRÜST’ün Emre AKBABA transferi konusundaki pozisyonunu tartışmaya –tekrar-açtı hem de U-21 Ligi’nin alelacele feshedilmesini sorguladı. Yabancı oyuncu transfer kurallarının sıklıkla ve futbol dışı gerekçelerle değiştirilmesini de anlayamadığını ifade etti.

Başkan’ın 24 Temmuz’daki ilk programdan 11 Eylül’deki ikinci programa kadar geçen sürede yorulduğu ama pes etmediği anlaşılıyordu. Bu periyod devam ederse Ekim sonu Kasım başı bu programların üçüncüsünde kamuoyunun karşısına çıktığında ne durumda olacağı Futbol takımının başarısı ile doğru orantılı. C&C (Cocu ve Comolli) duruma hâkim olup çözümler üretebilir ve bunu score-board’a yansıtabilirlerse ne âlâ, yoksa Muallâ.

Bir hatırlatma yaparak yazıyı bitirelim; Galatasaray’ın geçen sezon dokuzuncu haftada Igor TUDOR-Fatih TERİM değişimini korkmadan yaparak sezonu ve şampiyonluğu kurtardığını hatırlarsak, belki Cocu’da daha fazla ısrar etmeyip “yerli ve milli” bir B Planını erkenden uygulamaya koymak zaman kaybını önleyecektir.

Yeni eğitim-öğretim yılının öğrenci evlatlarımız için hayırlı olmasını diler, iyi bir hafta temenni ederiz.