FDD RAPORUNDAKİ "KÜRT" PLANLARI

Faruk AKTAŞ 02 Şub 2021

Faruk AKTAŞ
Tüm Yazıları
Genel anlamda "Türkiye'nin nasıl dize getirilmesi gerektiğine dair öneriler"i içeren raporda bu çerçevede özellikle Suriye ve Irak'taki "Kürt gruplar"a dair izlenmesi gereken politikalarla ilgili tavsiyelerde bulunuluyor.

Joe Biden’ın başkanlık koltuğuna oturmasının ardından ABD’de etkili olan kuruluşlar, ardı ardına yeni yönetime tavsiye niteliğinde raporlar hazırlıyor.

Bu raporların hemen tümünde oldukça geniş yer verilen ABD-Türkiye ilişkileri ile ilgili bölümlerde çoğunlukla Washington’un Ankara’ya yönelik sert politikalar izlemesi tavsiye ediliyor.

Biden’a sunulan son raporlardan birisi, ABD'deki İsrail yanlısı Demokrasiyi Savunma Vakfı'nın (FDD) Ocak 2021 tarihli bir raporu.

Genel anlamda “Türkiye’nin nasıl dize getirilmesi gerektiğine dair öneriler”i içeren raporda bu çerçevede özellikle Suriye ve Irak’taki “Kürt gruplar”a dair izlenmesi gereken politikalarla ilgili tavsiyelerde bulunuluyor.

Yani ABD’nin “Kürt gruplar”a yönelik yaklaşımları, Türkiye’nin nasıl dize getirileceğinin unsurları olarak sıralanıyor.

FDD’nin raporunda bu konuda üç öneri var.

Birincisi PKK’nın Suriye kolu PYD’nin silahlı kanadının ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adlı terör yapılanmasına yönelik desteğin artırılarak sürdürülmesi.

İkincisi PKK ve uzantıları ile Kuzey Irak’taki Barzanilerin partisi KDP ve ona yakın Kürt gruplar arasındaki “ittifak” görüşmelerinin desteklenerek neticelendirilmesi.

Üçüncüsü ise Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeyindeki PKK uzantısı yapıların varlığını kabul etmesinin, hatta bu çerçevede Ankara ile bu kesimler arasında “geçici bir anlaşma”nın yapılmasının sağlanması.

Biden ve ekibinin Türkiye yaklaşımlarının zaten bu FDD raporunda yer alan önerilerle aynı doğrultuda olduğu biliniyor.

O nedenledir ki Biden’ın başkan yardımcısı olduğu Obama döneminde başlayan YPG-SDG desteği son günlerde yeniden artış göstermeye başladı.

Gelen bilgiler ABD’nin bu terör örgütüne son bir ay içerisinde 240 TIR dolusu silah ve askeri malzeme sağladığı yönünde.

ABD’nin desteğinin artmasıyla eş zamanlı olarak YPG’nin terör faaliyetleri de hız kazandı.

Hafta sonu Afrin, Azez ve Bab’daki üç ayrı terör saldırısında 15 kişi yaşamını yitirdi.

Yine geçtiğimiz hafta Kuzey Suriye’nin Haseke kentinin Derik ilçesinde ilk kez ABD askerlerinin devriye gezmesini de, Türkiye’nin muhtemel operasyonlarına karşı ABD’nin söz konusu terör saldırılarını gerçekleştiren terör örgütünü korumaya yönelik “bayrak gösterme” olarak değerlendirmek gerek.

Terör örgütü SDG’nin başındaki Mazlum Kobani kod adlı Ferhat Abdi Şahin’in, Suudi kanalı Al Hadath televizyonuna verdiği röportajda dile getirdiği, "Yeni ABD yönetimiyle SDG arasında ortak bir program hazırlanacak" şeklindeki ifadeleri de bu sürecin bir parçası.

Dolayısıyla Biden dönemiyle birlikte FDD’nin raporunda önerilen “Kürt gruplar”a yönelik yaklaşımlarla ilgili önerilerin ilk maddesinin hayata geçmeye başladığı görünüyor.

Raporda önerilen “PKK/PYD ile KDP ve ona yakın grupları bünyesinde toplayan ENKS arasındaki ittifak görüşmeleri” ile ilgili de sıcak bilgiler var.

Breet McGurk’ün Ortadoğu ve Kuzey Afrika Koordinatörlüğü’ne atanmasının ardından yaklaşık üç aydır ara verilen PYD-ENKS görüşmelerinin bu ay içinde yeniden başlayacağı bildiriliyor.

Mazlum Kobani kod adlı Şahin, sosyal medya hesabından yaptığı son açıklamada söz konusu görüşmelerin önümüzdeki günlerde başlayacağını duyurdu.

Terör örgütü PKK’nın başındaki isimlerden KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık da, ABD’nin hayata geçirmeye çalıştığı “birlik” görüşmelerinin başarıya ulaşması için uzun süredir aralarında ciddi gerilim yaşadıkları Barzanilerin partisi KDP’ye “Türkiye’ye karşı ortak hareket edelim” çağrısı yaptı.

Biden yönetiminin başa gelmesini kendileri açısından bir fırsat olarak gören Bayık, “Kürt halkının karşısına tarihi bir fırsat çıktı, kimse bu fırsatı tepmemelidir. Herkes Kürtlerin özgürce yaşaması için hareket etmelidir. Hareketimiz adına hem Kürt halkına hem de dünya halklarına söz veriyorum. Biz Başur'un statüsünü de (Kuzey Irak’taki federal yönetim), Başur hükümetini de, peşmergeyi de kabul ediyoruz. Onlarla hiçbir sorunumuz yok. KDP'nin de Türkiye'ye ajanlık yapmayacaklarına dair söz vermesini istiyorum… Eğer bunun sözünü verirlerse o zaman yaşanan sıkıntıların çözümü daha rahat olur” ifadelerini kullandı.

Bir süredir PKK terörüne karşı Türkiye ile ortak hareket eden KDP’den PKK’nın bu çağrısına yönelik henüz somut bir açıklama gelmedi.

KDP’nin PKK’yı kendisi için sorun ve tehdit olarak gördüğü biliniyor ancak McGurk’lerin Ortadoğu’da ipleri yeniden ele almalarının ardından Suriye’de PYD-ENKS görüşmeleriyle eş zamanlı olarak PKK ile KDP arasındaki buzların erime ihtimalini yadsımamak gerek.

Suriye’nin kuzeyinde oluşturulması planlanan bir terör devletinin ayakta kalması önemli ölçüde PKK ile KDP’nin barıştırılarak bu terör devletinin Kuzey Irak’taki Kürt bölgesiyle birleştirilmesinden geçiyor.

Ancak FDD’nin raporunda da belirtildiği üzere Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğusu’nun da buna katılmasını öngören planların hayata geçmesi için Ankara’nın, “terör devleti”nin yönetiminin verildiği PKK/PYD piyonu ile “geçici bir anlaşma” yapmasının sağlanması da gerekiyor.

Muhtemelen onu da Biden’ın söylediği gibi “demokratik yollar”dan yıkmayı planladıkları mevcut yönetimin yerine getirmeyi düşündükleri “demokratik muhalefet” eliyle yapacaklar.

Tabi yapabilirlerse…

“Demokratik muhalefet” buna teşne gibi de sorun mevcut yönetimi “yıkıp, yıkamayacakları” meselesinde…