FETÖ: BENZERSİZ BİR İHANET ÖRGÜTÜ

İsmail ÖZCAN 13 Ağu 2016

İsmail ÖZCAN
Tüm Yazıları
Türk tarihinin başlangıcından bugüne kadar hiçbir örgüt, yapı, organizasyon, cemaat, tarikat vb. Türklere ve Türkiye'ye Fetullah Gülen Cemaati kadar ihanet etmemiş; Gülen Cemaati kadar zarar vermemiştir.

Türk tarihinin başlangıcından bugüne kadar hiçbir örgüt, yapı, organizasyon, cemaat, tarikat vb. Türklere ve Türkiye’ye Fetullah Gülen Cemaati kadar ihanet etmemiş; Gülen Cemaati kadar zarar vermemiştir. Yine tarihte ve günümüzde hiçbir örgüt, yapı, cemaat vb. arsız, hasis öz çıkarları uğruna Gülen Cemaati kadar Türkiye düşmanlarıyla işbirliği yapmamış; Türkiye düşmanlarının gönüllü taşeronluğuna soyunmamıştır. Bundan sonraki zamanlarda da bu kadar hain, bu kadar kindar bir yapının görülebileceği şüphelidir. Gülen Cemaati; hilekârlıkta, sahtekârlıkta, riyakârlıkta, cinayette tarihte bilinen bütün bozguncu oluşumlara rahmet okutacak bir performansa ulaşmıştır. “Amaca ulaşmak için her araç meşrudur” diyen Makyavel ve gizliliğin, sinsiliğin, takiyenin simge örgütü olarak bilinen Katolik-Hristiyan Opus Dei bile Gülen’in ayağına su dökemez. Patenti kendilerine ait bu benzersiz kripto taktikleri sayesinde devletin kılcal damarlarına kadar girmişler; orduda, yargıda, emniyette hangi taşı kaldırsan altından bir Cemaat elemanı çıkacak noktaya erişmişlerdir.  

Tarihte bilinen bütün ideolojik totaliter yapılar içinde bu Cemaat kadar bireysel özgürlüğü öldüren, bu alanda Lenin’in “Bir komünistin özel hayatı olamaz!” diye ifade ettiği katılığı dahi aşan ölçüde insanın özgürlüğünü, iradesini ve bunlara dayanan kişiliğini cemaat adına yok eden; kulluğu, biat ve itaati egemen kılarak insanları robotlaştıran bir hareket de görülmemiştir. Bu Cemaat; mensuplarının, bağlılarının beyinlerini yıkamanın ötesinde onu felç eden, mankurtlaştıran o kadar güçlü bir yöntem uyguluyor ki içlerinden hiç kimse açık-seçik kul haklarını yemeye, çalınmış sorularla sınav kazanmaya, onca hileye, sahtekârlığa, hırsızlığa, iftiraya, şantajcılığa, kumpasa mevcut yasalar adına değil; din, ahlak, vicdan adına bile itiraz edemiyor. Tek bir kimse bile hakkın yanında yer alamıyor. Mensuplarından yüzde biri bile bireysel irade ve özgürlüğüne sahip çıkabilseydi bugün bu cemaat adına ortaya saçılan rezaletlerin, sahtekârlıkların, skandalların büyük çoğunluğu önlenmiş olurdu. İşte bütün bu olup bitenler göstermektedir ki Gülen Cemaatinin hiçbir bağlısında vatan ve millet çıkarlarının dünyadaki en yüksek çıkar, her çıkarın üstündeki çıkar olduğu bilinci hiç uyanmamıştır.

Dünyadaki her devletin vatandaşının olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin vatandaşlarının da normal olarak kişisel çıkarları vardır. Bunun yanında siyasi, dini, mesleki vb. aidiyetlerine, başka bir ifadeyle alt kimliklerine ilişkin çıkarları da bulunur. Nihai olarak da Türk devletinin bir vatandaşı, Türk toplumunun bir üyesi olmanın gerektirdiği üst kimliksel çıkarları vardır. İnsanın kişisel ve mensup olduğu alt kimliksel çıkarlarının sınırı, ait olduğu üst kimlik çıkarlarının sınırına kadardır. İnsanın kişisel ve alt kimliğine ilişkin çıkarlar üst kimliğine ilişkin çıkarlarla çatıştığında, vatanseverliğin gereği tereddütsüz bir şekilde üst kimliğin çıkarlarını tercih etmektir. Böyle bir tercihle karşı karşıya kaldığında bir bireyin kişisel veya alt kimliksel çıkarlarını tercih etmesinin adı vatan hainliğidir.

FETÖ’cülerin en büyük sorunları ve çıkmazları budur. Cemaat mensupları, Cemaat çıkarları ülkenin ve milletin çıkarlarıyla çakıştığında Cemaatin çıkarlarının tercih edilmesi konusunda yoğun bir eğitime ve beyin yıkama işlemine tabi tutulmuşlardır. Bu noktada adeta büyülenmişler, hipnotize edilmişlerdir. Bu yüzden ülke çıkarlarını bir kenara itip Cemaat çıkarlarını tercih etmekte hiç tereddüt etmemişlerdir. 15 Temmuz darbe girişimi bu beyinsizliğin, bu ihanetin en son aşamasıdır. Ülkemizi her yönden en az yarım yüzyıl yıl geriye götürecek, belki de bölüp parçalayarak ateşler içindeki Ortadoğu ülkelerine çevirecek bu darbeyi vatan-millet aşkına ihbar edecek içlerinden tek kişi bile çıkmamıştır. Gülen cemaati mensupları kadar alt kimlik çıkarları uğruna ülke ve millet çıkarlarını yok sayan beyinsiz insanlar başka hiçbir yerde görülmemiştir. Dünyanın hiçbir ülkesinde hainliğin bu kadarına rastlanmaz. Sözgelişi ABD vatandaşları tam bir mozaiktir. Dünyanın her milletinden, her etnik topluluğundan, her din ve mezhebinden insanlar Amerikan vatandaşları arasında yer alır. Ama Amerikan vatandaşlığı elde etmiş bir kimse, Amerika’nın çıkarlarını bir üst kimlik çıkarı olarak başka her türlü çıkara tercih etmek zorundadır. Zaten böyle bir bilinç ona kazandırılmıştır.

Gerçek bir demokraside, günümüzdeki adlandırmayla çoğulcu bir demokraside gerekli bilgiye, birikime sahip olan her vatandaş, hangi politik ve ideolojik dünya görüşüne; hangi dinsel ve mezhepsel inanca sahip olursa olsun liyakatine sahip olduğu devlet kadrolarında görev alabilir. Buna hiçbir yasal engel yoktur. Bu hak biz de dâhil bu anlamda demokratik ülkelerin anayasalarının teminatı altındadır. Devletin herhangi bir kadrosunda görevli kimse; inancı, düşüncesi, politik görüşü ne olursa olsun görevini mevcut yasalar çerçevesinde yürütmek; göreviyle ilgili emirleri kendi gibi devlet memuru olan amirlerinden almak zorundadır. FETÖ mensupları ise görevleriyle ilgili emirleri abilerden, ablalardan, Cemaatin en yüksek amiri olan imamlardan almışlardır. Türk devleti işte bu yüzden Cemaat kadrolarının tarihi ihanetine uğramıştır. Yanlış olan onların o kadrolara getirilmesi değil, onların getirildikleri kadrolara ait yetkileri, imkân ve imtiyazları Türkiye’nin çıkarları için değil, bir şer ve ihanet hareketine dönüşen Cemaatin çıkarları için kullanmış olmalarıdır.

Kim ne derse desin, bu hareketin elemanlarının ihanetlerini bu dereceye çıkarabileceklerini hiç kimse öngöremezdi. Kriptoluğu, takiyeyi, hilekârlığı, sahtekârlığı, riyakârlığı tarih boyunca en iyi beceren bir yapı olduğu için ihanetlerini öngörmek mümkün de olamazdı. Bunların ihanetlerinin hiçbir şüphe ve tereddüde yer bırakmayacak şekilde anlaşılması 15 Temmuz kanlı darbe girişiminin başarısızlığa uğraması sayesinde olmuştur. Yoksa birçok insan bunlara inanmaya devam edecekti. 15 Temmuz darbe girişimi tam anlamıyla şerden hayır doğması örneğidir.