Vakıf Katılım web

FİLİSTİN VE KUDÜS-Ü ŞERİF KUTSALIMIZDIR

Ümit G. CEYLAN 14 Ara 2017

Ümit G. CEYLAN
Tüm Yazıları
Kudüs, Mescid-i Aksa'nın bulunduğu şehrin adıdır, ilk kıblemizdir.

HAZRETİ MEVLANA VE NOEL BABA

İki gün önce Beşiktaş Belediyesi tarafından yapılan duyuruya gelen tepkiler nedeniyle Şeb-i Aruz ve Noel organizasyonu iptal edildi. Belediyeden yapılan açıklamaya göre kutuplaşmaya mahal vermemek için bu karar alınmış. Böyle gerekçeler sunarak bir karardan dönmek feraset ve basiret tutulmasıdır. Bir belediye bu tür kararlar alırken bunun neye mal olacağını iyi bilmeli, toplumun nabzını ölçebilmeli. Bu bir yana büyük İslam alimi ve mütefekkir Hazreti Mevlana’nın belirli kesimler tarafından özellikle çarpıtıldığını biliyoruz. Zira ABD’de en çok okunan şair, Avrupa’da hümanizmin piri gibi etiketlerle biliniyor. Ama Türkiye’de, İran’da çok iyi anlaşıldığı da söylenemez. Elbette İslam hoşgörü dinidir. Ama uyanıklık ve basirette en önce istenen şeylerdendir. Hoşgörü adına ortaya siyonizm, evangelizm, noelizm, kapitalizm ve başka izimlerin de çorbasını ısıtıp ısıtıp Müslümanlara sunamazsınız. Bu yüzden Hazreti Pir’in evrensel çağrısı İslam’ın dolayısıyla da insanlığın çağrısıdır. Bu çağrının içinde Noel Baba’yı nereye koyduğunuzu merak ediyorum doğrusu. 

Buluşma Noktasındaki Kudüs fotoğrafları için kıymetli komşum Ekrem Şimşek’e teşekkür ederim.

FİLİSTİN VE KUDÜS-Ü ŞERİF KUTSALIMIZDIR

DSC_06342

Kudüs, Mescid-i Aksa’nın bulunduğu şehrin adıdır, ilk kıblemizdir. Hazreti Peygamber ve Sahabe 16, 17 ay boyunca Medine’de Mescid-i Aksa’ya yönelerek namaz kılmıştır. Yeryüzünde inşa edilen ilk mescid Mescid-i Haram ile sonra inşa edilen Mescid-i Aksa arasında kırk yıl vardır. Hazreti Peygamber, “kişinin evinde kıldığı namaza bir, kabile mescidinde kıldığı namaza yirmi beş, Cuma namazı kılınan yerde kıldığında beş yüz namaz sevabı verilir, Mescid-i Aksa’da kıldığı namaza elli bin, benim mescidimde kıldığı namaza elli bin; Mescid-i Haram’da kıldığı namaza ise yüz bin namaz sevabı verilir” demiştir. Kudüs Peygamberler diyarıdır. 

Sömürgeci ABD’nin Kudüs'ün terörist devlet İsrail'in işgalini haklı göstermek adına ABD elçiliğini Telaviv'den Kudüs'e taşıma kararıyla, tepkilere rağmen tamamen Müslümanların aleyhine bir statü değişikliğini onaylamıştır. 

Allah’ın hesabı...

Bu dava sadece Filistin'in davası değildir. Bu dava bütün Arapların, Müslümanların, ümmetin hatta bütün insanlığın davasıdır. Bazı Arap ülke liderlerinin İsrail'le yakın ilişkisi de bu lanetlenesi kararda payı olduğunu söyleyebiliriz. "İsrail'le savaşmak caiz değildir" fetvası bile verilebildiğine göre artık başımıza taş yağacak demektir.  Unutmamamız gerekir ki; bir kelebeğin kanat çırpınışı depremleri meydana getirebiliyorsa, bir Filistinli çocuğun nefretle, kinle haykırışıyla rüzgar tersine esebilir, taş taş üstünde kalmayabilir. Bir annenin ahı tutar, dünyanın öbür ucundan bir mazlumun duası kabul olur. Allah’ın hesabı bütün planları bozar. 

Asıl kurtuluş...

Üzülerek söylemeliyim ki; siyonizm her zaman olduğu gibi dünyada bozgunluk ve savaş çıkartacak. Sömürü düzeni sürsün, savaşla daha da semirtsin, kanlar dökülsün, insanlık onuru çiğnensin ki; böylelikle siyonizm kutsanmış melun emellerine ulaşabilsin. Bu hesap tutar mı tutmaz mı bilinmez; fakat bildiğimiz şey Hak’kın yanında olmak, zulmün karşısında durmaktır. Ne zaman bu insanlık davasında İstiklal harbinde olduğu gibi varlık yokluk savaşı veririz, asıl kurtuluş o zaman olacaktır.

Allah’ın evi

Savaş kutsal değerler için yapılır. İnsanın canını, hayatını ancak kutsal değerler için verir. Vatanı için verir, devleti için verir, inancı ve namusu için verir. Hürriyet ve adalet için verir. Zalimler karşısında mazlumlar için verir. Velhasıl insan canını Allah, Kitap ve Peygamberi için verir. Bütün bu kavramlar maneviyatımızı oluşturur. Onun için kutsaldır.  Bütün mabedler birer mekan olduğu kadar birer makamdırlar. Mabedlerin birer mekan olmasından öte asıl işlevselliğidir. Mescidler Hak’kın divanı ve Allah'ın huzurudur. Bu değerlendirme bütün mabedler için geçerlidir. Kabe Allah’ın evi olduğu kadar ona yönelen bütün mabedler, camiler, mescidler ve seccadeler de Allah’ın evi hükmündedir. 

Kalbi körlük

Filistin bir toprak parçası sadece bir coğrafya değildir. Mescid-i Aksa sıradan bir mabed olmadığı gibi, Kabe-i Muazzama da sıradan dört duvarı olan herhangi bir yapı değildir. Gözümüz ne kadar bizim için hayatı değeri ve kutsiyeti varsa, inancımıza dayalı her tür yapının tartışılmaz bir kutsal tarafı vardır. Bunu görmemek ve görmemezlikten gelmek, kalbi körlük demektir. Kalbi körlük iman zaafıdır. Kalbi körlük her şeyi sınırlı akla ve zekaya yüklemek, sadece pozitif bilimin kısır döngüsü içinde dibe çökmek demektir. Onun için Filistin ve Kudüs bizim kutsalımız ve kalbimizdir. Onun için Filistin ve Kudüs bizim gözümüz ve bizim hakikatimizdir.

SELAM OLSUN

FotorafınDüşündürdükleri22

Sizi üzenlere hala selam veriyorsanız, bu vicdanınızın sadakasıdır diyen Hazreti Mevlana’ya selam olsun. İçinizden gelen bir selamı sadece Hak istedi diye verebilmek ne büyük erdemdir. Böylelikle Hak sizde tecelli etmiştir. Siz o kişiye hak etmediğini zannettiğiniz bir anda Allah’ın selamını vererek aslında hak ettiğini vermiş oluyorsunuz. Nasıl mı? Her ne oluyorsa Allah’tandır. Buna iman ediyorsak eğer, bizi üzene üzülmemeyi öğrenene kadar, Allah’ın bize selamı kullar vesilesi ile olacaktır. Ta ki siz de sizi üzdüğünü sandığınız kişiye selam verene kadar. Allah sizden memnun olacaktır. Çünkü Allah selamınızı almıştır. 

POZİTİF – NEGATİF

Pozitif

Hazreti Ömer’in uygulaması

Hazreti Ömer kıtlık döneminde hırsızın elinin kesilmesi cezasını askıya alır. Bunu Peygamber efendimizin örneğini takip ederek yapar. Nakledilen hadise göre Abbad Bin Şarahbil anlatır; Baba tarafından akrabalarımla birlikte Medine’ye geldim. Bir buğday tarlasına girdim. Birkaç başak kopardım ve tohumlarını ayırdım. Bir müddet sonra tarla sahibi geldi. Elbiselerimi aldı ve beni dövdü. Ben de Peygambere giderek onu şikayet ettim. Peygamber tarla sahibini getirtti ve sordu:           -Seni böyle davranmaya iten nedir? Adam cevap verdi:

-Ey Allah’ın elçisi, bu adam benim tarlama girdi, başakları kopardı ve tohumlarını aldı.Hazreti Peygamber: -O bir cahildi ve sen onu eğitmedin, karnı açtı ve sen onu doyurmadın. Elbiselerini geri ver. Ayrıca adama bir ölçü buğday ver, dedi.

Hazreti Peygamber bu olayda aslında şeriatın körü körüne uygulanmaması gerektiğini, gerektiğinde şartlara göre şeriatın uygulanmasındaki esasların bile değişebileceğini göstermiştir ki, Ebu Hanife’nin hukuk içtihatlarında bu konuda sayısız örnekler vardır. Ancak ortada olumsuz bir şey yaşanmışsa ilkin kendini sorgulamalıyız. Bu yaşananlardan bunu çıkartabiliriz.

Negatif

Çocuk hırsızlık yaparsa

Günümüzde adli haberlerde zaman zaman rastladığımız bir olaydır hırsızlık. Bir de çocukların yaptığı hırsızlıklar vardır ki çocuk mahkemde genelde örgütlü ve çete işi değilse serbest kalır. Hırsızlığın cezası medeni kanunumuzda şeriatta olduğu gibi elin kesilmesi değildir. Ancak hırsızlığın affedilir bir yanı da yoktur. Arkasının araştırılması, çocuğu hırsızlığa iten sebeplerin bilinmesi gerekir. Çocuk gerçekten aç ve çaresizse onu dört duvar arasına hapsederek ıslah edemeyiz ve  hırsızlık alışkanlığını gideremeyiz. En kötüsü çocukları dilendiren çetelerdir. Bu çete başlarının bulunması ve bataklığın kurutulması gerekir. Yoksa bu iş “tavşana kaç tazıya tut” misali sonu gelmeyen olaylar örgüsüdür. 

PERİSKOP

zeytinlikperiskop2

Zeytinağacı

Hazreti Peygamber’in azatlı eşi Meymune: “Ya Resullallah! Beyt-ül Makdis’e gidip gitmeme hakkında bize ne buyurursunuz” dedim. Allah Resulü: “Orası haşr ve dirilişin gerçekleşeceği yerdir. Gidin ve orada namaz kılın! Çünkü orada kılınan namaz, başka yerde kılınan bin vakit namaz gibidir” buyurdu. Ben: “Peki oraya gidecek imkan bulamazsam ne dersiniz? Dedim. O: “Oraya aydınlanmada kullanılmak üzere zeytinyağı gönderirsin. Bunu yapan, oraya gitmiş gibi olur” buyurdu. 

Bilindiği üzere birçok sivil toplum gönüllüsü Filistin’e çeşitli yardımlar ulaştırmaya çalıştırmaktadır. Ancak benim dikkatimi çeken Genç Aktivistler’in Zeytinağacı projesi oldu. Çünkü Filistin’de yaşayan Müslüman halkın yiyeceğe ulaşması dahi zorluklarla oluyor. Bu nedenle Kudüs’e 10 bin zeytinağacı projesi ile hayat vermeye karar vermiş olan kurum yaptırdığı kalemlerin tepesinde yer alan şeffaf bölümlere tohum yerleştirmiş. Kudüs’te Abdülhamit Han Zeytin fidanlığı ile “Kudüs’te dikili bir fidanın olsun” sloganıyla yola çıkan genç aktivistleri kutluyorum. Peygamber Efendimizin de işaret ettikleri gibi gidemesek bile bir tohum olup toprağı yeşertmek dahi hayır işleme yolunda bir adımdır. Allah tamamına erdirsin. İnşallah hasat alınacak günlere eriştirsin niyazıyla..