FİLLER VE BÜYÜCÜLER

Mustafa Kadir ATASOY
Tüm Yazıları
Dünyada yazdıklarıyla dolar milyarderi olan ilk yazar, J.K. Rowling. Ama bu ilham verici kafe yeni yazarlara pek hitap etmiyor.

1995 yılı… J.K. Rowling ilk eşinden ayrılmış ve maddi durumu epey kötüymüş. Her sabah Elephant House kahve evine bebeğiyle geliyor, Edinburgh kalesini gören pencerenin önündeki masaya oturuyormuş. Bu manzaralı masa on küsur yayınevi tarafından reddedildikten sonra kabul gören ilk romanını yazdığı yermiş. Harry Potter ve Felsefe Taşı’nı burada yazmış. Aslında Rowling’in oraya oturmasının bir nedeni de bebeği sıcak tutan kalorifer peteğine yakın olmasıymış.

Dünyada yazdıklarıyla dolar milyarderi olan ilk yazar, J.K. Rowling. Ama bu ilham verici kafe yeni yazarlara pek hitap etmiyor. Kırmızı boyalı Elephant House - Fil Evi bugün ilginin boğduğu bir yere dönüştü.

Milletin fazlaca fotoğraf çektirdiği bir yer... Ayhan Sicimoğlu’nun Milano’da bir müzede gördüğü Maria Callas tablosuna bakıp sevgili dostlar işte hastası olduğum yaratık demesi gibi samimi olmayan bir şey de var burada… Hemen akabinde de müzik eğitimi gören kızının görüşleri üzerinden Callas’ın sesini eleştiriyordu.

Bu gece bir süre bulutları izledim. Belki yarım saat onlara anlam vermeye çalıştım. Sürekli başka bir şeye dönüşüyorlar. Dün izlediğim Hurda Avcıları bölümündeki şu şey... 1920’lerden kalma mağaza tabelalarında kullanılan büyük döküm harfleri satın alıp yeni mağazalar için anagram isimler üretiyorlarmış. Hayat da böyle değişiyor işte. Bir de salgın çıktı şimdi.

Dostoyevski’nin Ezilenler’de anlattığı Azorka aklıma geldi.

Ali Türkdoğan’ın çevirisiyle; “hiçbir köpeğin olamayacağı kadar yaşlı görünüyordu. Baktığım zaman daha önce gördüğüm köpeklere benzemeyen hayalimsi bir şey olduğunu fark ettim. Bana köpek kılığına girmiş gizemli bir yaratık gibi geliyordu. Sanki son öğününü yirmi yıl önce yediği için iskeleti çıkmıştı… Sanki bu iki yaratık akşama kadar bir yerlerde ölü olarak yatıyor, güneş batınca gizemli bir görev için dirilip Miller’ın pastanesinde boy gösteriyorlardı.” 

Niye geliyorlardı pastaneye? Isınmak için azizim, ısınmak için…

Belki bugünün koşullarında paragraf şöyle başlayacaktı. 

“Miller’ın pastanesine gelip sobanın yakınına oturdu yine. Köpek de sahibi gibi N95 maskesi takmıştı”.